Tünel translate English
2,135 parallel translation
Şuna bakın. Hiçbir yere giden bir tünel yok. Sadece büyük bir boşluk.
There's no tunnel, just this big space.
Aslında, Albay Hogan'ın kahve fincanında telsizi olduğunu düşünüyorum, ama tünel belki de kapatılmıştır.
Actually, I think colonel Hogan has got a radio in the coffee pot, but the tunnel might have been filled in.
Birçok kadın tünel görüşü ile ilgili problem yaşar.
I find a lot of women have problems with tunnel vision.
Ben de tünel görüşü şeyi var...
I got that tunnel vision...
İki mağara ve bu mağaraları birbirine bağlayan bir tünel var.
There's two caves with a tunnel that connects them.
Doğruca tünel kesişim noktasına gidiyoruz.
Going firm at tunnel intersection.
Tünel desteklerine ateş edin.
Take out the tunnel supports.
Adanın derinliklerine dalıyor ve uzun bir tünel aramaya başlıyor.
She dives beneath the island. To find the entrance to a long underwater tunnel.
Bunun için kendine çamurda bir tünel kazıyor.
So he digs himself a tunnel down into the mud.
Tünel yalnızca güneşten korunmak için bir sığınak değil. Çok daha önemli başka bir işlevi daha var.
The tunnel is more than a refuge from the sun, it serves another very important purpose.
Tünel aslında U şeklindedir. Diğer ucunda, duvarlarında yumurtalar olan çıkmaz bir oda var.
The tunnel is actually U-shaped and at the far end is a sealed chamber, the walls of which are lined with eggs.
Sonra da tünel boyunca geri dönüp, yumurta odasına bırakıyor.
Back he goes down his tunnel where he releases it into the egg chamber.
Bir de ağacımız olur. Sahte bir ağaç ama, aslında tünel.
Okay, there will be a fake tree but it's not a tree, it's a tunnel.
Her neyse, ağaç değil bu, tünel ve sizi bir bölmeden geçirip kaleye sokacak.
So anyways, it's not a tree, it's a tunnel, and it'll lead you into the fort through a compartment.
Ana tünel seni iki sokak kuzeye çıkarır.
A maintenance hatch will let you out two blocks north.
Şehirdeki ev ve işyerlerini birbirine bağlayan Altgeçit tünel ağı günışığında yürümenin en güvenli yoludur.
Linking homes and businesses wide across the city The Sub walk tunnel network is the safest way to walk around during daylight.
Yere ayak bastığım anda tünel kazıp sizi kurtarabilirim.
Once I'm in the ground, I can tunnel to freedom and rescue you.
- Nerede o tünel?
- Where's this tunnel?
Öylesi bir teknoloji teorik olarak uzay zamanında bir tünel açmak için kullanılabilir. Lanet olsun, dostum.
Such technology could theoretically be manipulated to create a tunnel through space-time.
Bu tünel gerçekten de çalışmak için ideal bir yer.
This is a perfect place to play in, the tunnel.
Dover Kalesi'nin altında Napolyon savaşlarından beri bir dizi tünel vardır.
Under Dover Castle, ever since the Napoleonic Wars, there's been a series of tunnels.
İnsanların tünel açıp içeri girmesini önlemek için sarayın zemini 15 kat tuğlayla takviye deildi.
The floors of the palace were reinforced with brick 15 layers deep to prevent anyone from tunneling in.
Bu tünel bazen bir zaman kapsülünün içinde gibi hissettiriyor.
This tunnel feels like a time capsule sometimes.
Tünel direkt rögara çıkıyor. Git hadi!
The tunnel leads to a channel exhaust.
Belki tünel hâlâ oradadır, Max.
Maybe the tunnel's still there, Max.
Tünel buranın altından bir yerlerden geçiyor ve orada bir yerlerde sona eriyor.
The tunnel runs somewhere under here and ends up somewhere in there.
Bir tünel olduğunu biliyor muydun?
Did you know there was a tunnel?
Bir tünel varmış.
There was a tunnel.
Aslına bakarsan, o tünel...
As a matter of fact, that tunnel...
O tünel...
That tunnel was um...
Banka, kasa, tiyatro, tünel.
The bank, the vault, the theater, the tunnel.
- Bir tünel var.
- There's a tunnel.
Osama's Tunnel Diggers Usame'nin Tünel Kazıcıları
Osama's Tunnel Diggers.
Biz şövalyeyiz Merlin, tünel faresi değil.
We are knights, Merlin, not tunnel rats.
Tünel kapanıyor.
" A tunnel closing
Tünel okuluna beraber gittik.
Went to mining school together.
Alman hattının altından tünel kazıyoruz.
Tunnelling under German lines.
Şimdi de altlarından tünel kazılıyor.
Now they're being mined from underneath.
Demeniz gereken o puştun tünel çıkışına varması halinde vasıta bulamayacağı.
Word is that bastard won't catch a train in case it's going down a tunnel.
Duyduğuma göre tünel arkadaşların vombatlarmış
I heard you tunnelling chaps were wombats.
İşi tünel savaşına döktüler.
They've formed a mining battalion.
Tünel kanalı sağ tarafta.
Sap's over to the right.
Her tünel yüzeye doğru tetikleyici ve kurşunlarla sarılı.
Each mine has detonators and leads running to the surface.
Şu andaki asıl projemiz, Londra'nın Victorian kanalizasyon sistemi üzerindeki baskıyı azaltacak sekiz metre çapında bir tünel.
Ah, yes. Well, right now, the main project is an eight-metre-diameter tunnel, which is going to alleviate the pressure on London's Victorian sewage system.
Uzun tünel gibi bir şey vardı ve bir türlü...
It was a long, long tunnel thing and I couldn't...
Pekala, tünel B'den tahliye!
All right, evac tunnel B!
Şu anda tünel bravo'dan tahliye ediliyorlar.
Current location : evac tunnel bravo.
Tünel üzerimize çöktü.
The tunnel collapsed on us.
Kapatabilecekleri bir sürü köprü ve tünel vardır.
So many bridges and tunnels they can block off.
Belki bir tünel vardır.
Abby. Or-or a tunnel maybe.
Başlangıçta bilirsiniz, ahmaklık yapıyorduk, kavga ediyormuş gibi yapıyorduk ve raylara yuvarlandık... o zaman sanki bütün tünel aydınlanmış gibiydi, ağır çekimde gibi... Çok severdim o herifi.
I really loved that guy.