Ucuyorum translate English
888 parallel translation
Bu gece uçuyorum efendim.
I'm flying back tonight, sir.
450 metrede doğuya uçuyorum.
Flying at 1500 due east.
- Hala uçuyorum.
- I'm still flying.
İki aydır körlemesine uçuyorum.
I've been flying blind for two months.
Ben havalarda uçuyorum.
Personally, I'm delirious.
Duyduguma göre sizin için uçuyorum beyler.
I understand I'm flying for you gentlemen.
- Hala uçuyorum, sizin sayenizde degil.
How are you? - Still flying, no thanks to you.
Bende uçuyorum, ama bu konuda sïkïcï degilim.
You know, I fly too, but I'm not such a bore about it.
Bugün Miami Beach'e uçuyorum... Ted ve Lila için bir nişan ayarlamak için.
I'm flying down to Miami Beach tonight to set an engagement for Ted and Lila.
- Evet, uçuyorum.
- Yeah, I'm high.
Ama sormanız gerekirse eğer Mutluluktan uçuyorum
But if you should ask me Why I feel sublime
- Yarın evime uçuyorum.
- I'm flying home tomorrow.
Bu gece Paris'e uçuyorum, Harry.
I'm flying to Paris tonight, Harry.
Kara üzerinde uçuyorum.
My feet are dry.
Yarın Havana'ya uçuyorum.
- Only tonight.
- Uçuyorum.
- I'm jumpin'.
- Şimdi mutlu musun? - Uçuyorum.
- Ecstatic.
Sözleşme imzaladım ve iki saat içinde uçuyorum.
I signed the contract and am flying out in two hours.
Ben Hurghada uçuyorum.
I'm flying in Hurghada.
Ben Hurghada'ya uçuyorum.
I am flying to Hurghada.
Ben uçuyorum.
Oh, that's because I'm flying.
Uçuyorum.
I am flying.
Bu büyük karanlık mağaranın etrafında. Sadece aydınlığın üzerime çökmesini bekliyorum. Uçuyorum!
I'm flying around in this big dark cavern just waiting for the light to come crashing in on me.
Uçuyorum!
Zoom!
Bir saat içinde Londra'ya uçuyorum.
I'm flying to London within the hour.
# Gözlerini açtığında, göklere uçuyorum...
~ When you turn'em on, I'm gone right up to the skies ~
Yeah, ben uçuyorum.
Yeah, I'm flying!
Olmaz, ben Richmond'a uçuyorum.
I can't. I'm flying back to Richmond.
Öğleden sonra tekrar Paris'e uçuyorum.
I'm flying back to Paris this afternoon.
Ne kadar zamandır uçuyorum ki?
How long I been flying?
batıya uçuyorum ve cömert kalbimde uçuşum dünyaya hükmeden kötülüğüne sahip oluyor.
I fly towards the Occident and my flight absorbs in my generous heart the evil which dominates the world.
batıya uçuyorum ve geçişim basit bir tarlakuşu'nunki gibidir mayısın geleceğini ilan ederek.
I fly towards the Occident and my passage is like the passage of an ordinary swallow which announces that May is arriving without doubt.
Batıya uçuyorum, ve hayatım barışça göği işgal eden bir düşman gibidir.
I fly towards the Occident, and my life is like an enemy which invades peaceably the sky.
Bu gece iş için... doğuya uçuyorum.
It's good to see you. I-I'm flying East on business tonight.
Mutluluktan uçuyorum!
I'm mad with joy!
Ben zevk için uçuyorum.
It used to be fun.
Fakat sana şunu söylemeliyim. ben uzunca zamandır uçuyorum... ve hiçbir zaman bu tür işe yaramaz teçhizatlarla uçulduğunu görmedim.
I just want you to know that I've been flying for quite some time now... and it hasn't always been for crummy outfits like this one.
3000 km'den uçuyorum.
I'm flying at 10,000 feet.
Çabucak kaçıyor, uçuyorum
I fleetly flee, I fly
Uçuyorum!
I'm flying!
11'de Paris'e uçuyorum. Fazla kala...
I'm catching a plane for Paris at 11 : 00, so I can't...
Bu akşam New York'a yarın da İsviçre'ye uçuyorum.
I'm flying to New York tonight, and on to Switzerland tomorrow.
Hemen uçuyorum!
I'm off!
Uçuyorum!
Flying.
Uçuyorum.
I'm flying.
Ayağa kalkıyorum, ve size doğru uçuyorum.
And then I'd just stand up and? oat towards you.
Kafam tamamen iyi Hippiyim, uçuyorum
I'm completely stoned I'm hippie, and I'm trippy
Mutluluktan uçuyorum.
I feel a sun of happiness within my heart.
- Kablo yok. Uçuyorum.
i am not on a wire ;
- Uçuyorum!
you're on a wire.
Hayır, Jane, ben sadece Çöl üzerinde uçuyorum. Tatiller için kullanacağımız evimize bakmak için.
No, Jane, I'm just flying over the desert to look for our new home for the holidays