English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ U ] / Ufacik

Ufacik translate English

25 parallel translation
Ufacik b ¡ r kazada b ¡ le ¡ nsanlar p ¡ rey ¡ deve yapar.
Everyone seems to make such a to-do out of a simple little accident.
Ufacik b ¡ r dokunusta... açiImaya hazirdim.
I would've just opened up at the slightest touch.
Ufacik küresel bir dünya, uzayin uçsuz bucaksiz boslugunda ve zamanin içinde sürükleniyor.
A tiny, spherical world, afloat in an immensity of space and time.
Ufacik bir parcasi bile kalmadi.
There's not a single bit left.
Bu ufacik küçük monopoli aracini, iyi sans için tasiyacagim.
I carry around this tiny little Monopoly piece for good luck.
Ufacik rahatsizlik dahi duymuyorum.
Not even a slight unease.
Bizim icin ufacik bir tercume yaparken bile yanlis bir sey yaptigini hissediyorsun.
Even doing a little translating for us, you feel like you're doing the wrong thing.
Bunu yap ve geriye kalan ufacik serefinle birlikte ol.
Do it and die with what little honor you have left.
Ufacik bi kiz ama nasi lafi yedin.
You know you're just a girl underneath all that.
Çok ilginç birsey, büyük cüsseli ve ufacik gözleri var.
He's very interesting, with a big body. ... and tiny little eyes.
Ufacik bir an gelir ve kazanan sen olursun
Only for one brief second you become the winner.
Adam gözlerinin içine bakarak sana "artik çocuk yok" dedi ama ayni gece, o ufak çocuk o ufacik çocuk...
I mean, the man looked you straight in the eye and told you, "No more children." But that very night, that little boy he just... He winds up...
Bir yuz, bir isim, ufacik birsey.
A face, a name, a little snippet of something.
Ufacik da mi merak etmiyorsun?
Not a tiny bit curious?
Hadi, lütfen, olaylara anlam verecek ufacik bir sey söyle bari.
Come one, please, just give me something to make sense of this.
Ufacik bir sey ugruna tüm davami yirtip atmami...
Oh, you'd like to see my whole case fall apart just on some little...
Bu sadece ufacik bir kaza
This is just a little speed bump.
Sonra kizimla ilgili ufacik bir sey ögreniyordum ya da...
And then, I'd discover some new breadcrumb, or some clue about my daughter, or...
- O UFACIK.
- She's tiny.
Ufacik bir fikir.
Just a hunch.
Ne var ki Basak Süperkümesi'nin tamami da evrenimizin yalnizca ufacik bir kismini olusturuyor.
Yet, the entire Virgo Supercluster itself forms but a tiny part of our universe.
Sirf Gold karti olmadigi icin ufacik cocugu olume terk etmezler.
They're not gonna kick a sick toddler to the curb'cause doesn't have a gold card.
Yavru hukuk sirketimi reklam etmek adina ufacik bir atilimda bulundum.
A tiny foray into advertising for my fledgling law firm.
Lucien, ufacik parça bile olsa ak mesenin varligindan haberdar olsaydin elbette bana direkt söylerdin degil mi?
any fragment of white oak still existed, of course you would tell me.
Biz de çok zaman ufacïk yanlïşlïklar yüzünden işin içinden çïkamadïk.
- It would? We've been thrown hundreds of times ourselves by the slightest error. Hmm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]