Ufak tefek translate English
1,509 parallel translation
Şu ufak tefek uzaylıyı yağdan bahsederken gördünüz.
You see this puny little alien talking about fat.
Bazı ufak tefek sorunlar vardı, ama normal çalışır görünüyorlar.
Some slight irregularities, but they appear to be functioning normally.
Ufak tefek bir kadına göre...
Ooh, wow, for a little woman... Sookie, will you just...
Her zamanki tayınımızı bekliyorduk. Ama sonra ufak tefek bir fırıncı bir araba dolusu taze pişmiş pizzayla ortaya çıktı.
We were just expecting our usual K rations, but then this little baker showed up with a wagon full of freshly baked pizza pies.
Yaşlı, ufak tefek, evsiz bir bayan ölmüş.
A little old homeless lady died.
Ufak tefek mi?
Little?
Ufak tefek şeyler, ödevlerine yardımcı olmak gibi.
It's little things, like helping them with their homework.
Westem'deki alışveriş merkezinde ufak tefek İşlerimi hallediyordum.
I wanted to tell you that I was running errands at the mall.
Öyle ufak tefek şeyler değil.
Not just minor code stuff.
- Ufak tefek bir cocuktu.
- Little lump of a boy.
- Ufak tefek bir çocuktu.
- Little lump of a boy.
Peki ufak tefek ya da hoş şeyleri?
But nothing petty or cute?
Ne ufak tefek ne hoş şeyleri.
Nothing petty or cute.
Bu yüzden hep ufak tefek işlerde sözleşmeli işçi oldum.
That's why I've always remained an independent contractor, an odd job man.
Herkesin ufak tefek sorunları olur.
We all have our little problems.
Craterus'un öncü birliği, ağaçlarda yaşayan, ufak tefek ve kıllı adamlarla... dövüşmek zorunda kalmıştı!
Craterus, in the advance party, fought against men with hairy skins who were tiny and lived in the tops of trees.
Ufak tefek işlerimi görür. Ondan size eşlik etmesini istedim.
He does my errands I asked him to escort you
Fikirlerimin hepsini ufak tefek bir Çinli'den alırım.
I get all my ideas from a little Chinese man in Poughkeepsie.
Ufak tefek aile sorunlarım var.
I have some minor family problems.
Birlikte baş başa geçirdiğimiz saatler ve babanla benim senin için aldığımız ufak tefek şeyler olmayacaktı. N'Sync biletleri, Gap'ten kıyafetler,.. ... "Ben and Jerry" den aldığımız dondurmalar.
All the time we spend together, just you and me, and the little treats your father and I pick up for you - the'N Sync tickets, the Gap account, hand-packed quarts of Ben and Jerry's.
Belki erkek kitabında ufak tefek hatalar olmuştur ama kadın bölümünde bunları hep düzelttik.
Maybe there were small mistakes in the male study, but we`ve corrected them in the female volume.
Fakat ufak tefek delikler.
But they're only a few drops.
- Bahse girerim Bradford'lı ufak tefek biridir.
I bet he's a wee plooky ferret from Bradford.
- Şu ufak tefek adam mı ; kel olan hani?
- Is he the little bloke- - bald? - No.
- Bizim çocuklar ufak tefek.
I saw me some small boys.
Hiçbir işten iyi anlamam. Sadece kitap okur, ufak tefek işlerle oyalanırım.
I just read books, putter about.
Burada ufak tefek şey için olduğumuzu düşünme.
Don't think we're here for the small stuff
Ufak tefek olanlar sorun çıkaracaksa yalnızca genel bir...
If line items are too much trouble, then just give me a general...
Ufak tefek şeylerden bahsetmiyorum.
I don't mean the little stuff.
Biz iyi konuşlandık, sadece ufak tefek kaçaklar oldu.
Casualty is minimum thanks to careful planning
Ufak tefek işler yapıyorum ama esasında grafiker olacağım.
I'm doing odd jobs, but I want to be a graphic designer.
Ve sen 8-10 tane ufak tefek çocuk doğurduktan sonra..... hep beraber ziyarete geleceksiniz.
And after you've had eight to ten children.. .. bring everyone along for a visit.
Bunun dışında öykü yazıyorum ufak tefek.
I write some short stories, stuff like that.
- Ufak tefek biri olmalı.
- He'd have to be smallish.
Capo. Ufak tefek bir adam olmalı.
- Must have been a wee fella.
Ama ufak tefek riskler alınmazsa hayat çok sıkıcı olurdu, değil mi? Görüyorum.
However, without a little risk... life would be so dull, wouldn't it?
Asyalı ufak tefek bir kıza üç dolarlık Leziz Mönü sattım.
I sell this tight little asian chick a $ 3 tasty meal.
Polis raporlarını bir kaç kez kontrol ettim. Kimliği belirlenemeyen ufak tefek bir erkek olay yerinden kaçarken görülmüş, bunun gibi şeyler.
I made the police reports a couple of times, you know, unidentified male slender built seen fleeing the premises, that kind of things.
Arasıra gelirler ve ufak tefek işler çevirirler.
They come in sometimes and conduct a little business.
Bazı ufak tefek şeyleri garajına koyabilir miyim? Tabikide.
Say, um, can I store some odds and ends in your garage?
Ufak tefek ve mızmız görünüyorsun ama bazen ahırın çatısını uçuranlar tavşan tipli kızlardır.
I mean, you look all small and squeaky, but sometimes it's exactly... the bunny-looking girls who can blow the roof off the barn.
Bize ufak tefek bir temizlikçi gerekecek.
WE'RE GONNA NEED A TINY CLEANING LADY.
Peki, San Remo Kuru Temizlemecisine ne diyeceksin? Hani şu ufak tefek Çinli kız sana terbiyesizlik yapmıştı.
Or how about San remo dry cleaners, huh, where that little Chinese girl sassed you?
Ufak tefek top sakallı, kısa boylu, beceriksiz bir tip gibi.
A little goatee, sort of medium height, kind of gawky.
Daha ufak tefek birini kastediyor.
- He means someone smaller.
Ufak tefek şeylere takılmayacağını sanıyordum.
I thought you weren't gonna sweat the small stuff.
Ufak tefek bir şeye ihtiyacım var.
I need a little something.
Teknik elemanlar bizim bulduğumuz ufak tefek şeyleri tekrar gözden geçirdi.
The technical people have gone over the bits and pieces we've found.
Cidden, Okul müfredatında öğrencilerin ufak tefek işleri yaptığını sanmıyorum
Seriously, I don't think it's school policy to have students do chores.
Eğer sizi köşelerde görürsem tekrar, bu sefer size karşı kibar olmayacağız ufak tefek suçlarla, suçlamayacağız.
You're on a corner in my district, it ain't gonna be about no humble... it ain't gonna be about no loitering charge, nothing like that.
Ufak tefek işler işte.
This and that.