Ukalalık translate English
574 parallel translation
Ukalalık yap demedim.
I didn't ask you for any lip.
- O yüzden ukalalık ediyor.
- That's why he can be a wise guy.
Demin ukalalık ediyordun.
You just done some jackassing.
Askerler, beni dinleyin yaptığım ukalalık değil.
Now, listen, men I'm not doing this to be a bluenose.
Bana ukalalık yapmasından sıkıldım, tokadı basacağım.
I'm so fed up with her high-hatting me, one of these days I'll slap her face.
- Bana ukalalık etme.
- Don't get cute with me, Leo.
- Ukalalık edecek bir şey yok.
- Nothing cute about it.
Ukalalık etme bana!
Don't get smart.!
Bu kadar ukalalık yeter.
Don't be so cocky.
Ukalalık etme.
Oh, don't be so smart.
Ukalalık etmek istemem ama sana Anayasa'yı ve şu ifadeyi hatırlatmak isterim : " Arama emri, İnsan Hakları Beyannamesi'ni kelimesi kelimesine bilen
At the risk of sounding stuffy, I'd like to remind you of the Constitution and the phrase, "Search warrant issued by a judge"
Ukalalık etme, Sloan.
Don't be a wise guy, Sloan.
Ukalalık için zaman yok.
No time for wisecracks.
Bu ukalalık değil tatlım.
Honey, that is not smart talk.
Ukalalık yapma.
Don't get fancy.
Ukalalık etme.
Don't be a wise guy.
Bana ukalalık mı taslıyorsun?
[wrinkIing ] [ soft wrinkIing] YOU A WISE GUY OR SOMETHING- -?
Bir oyunu eleştirdiğinde, öteki beş para etmezler gibi ukalalık da yapmıyor.
When he reviews a play, he just doesn't make wisecracks like the rest of those bums.
- Bu kadar ukalalık yeter.
- Don't be so arrogant.
- Bana ukalalık etme.
- Don't sound off on me.
Bana ukalalık yapma, Danny.
Don't get fresh with me, Danny.
Ukalalık etme, İngiliz.
Be not clever with me, English.
Lütfen ukalalık taslama.
Don't try to be clever, please.
Ukalalık istemez.
Stop being a know-it-all.
Dinle, bana ukalalık taslama.
Listen, don't try to be an intellectual.
Bir gardiyana ukalalık etti.
He back-sassed a free man.
Ya yine bize ukalalık edersen?
Suppose you was to back-sass?
Ben doktorum ve ukalalık olarak görmezseniz düşmeden önce oturmanızı öneriyorum.
I'm medically qualified, so I hope you won't think it presumptuous if I say you should sit before you fall down.
Kuralları koyan kim? Yani, hep dokunulmazı oynamak, hep herkese ukalalık etmek.
I mean, always play it cool, always put everybody down.
ukalalık yapmayın?
some kind of wise guy?
Ben seni buraya teşekkür için çağırdım ve sen bana ukalalık ediyorsun.
I ask you in here to say thanks, and you smart-mouth me.
Ukalalık etme.
Don't get wise with me.
Ukalalık yapma, bu bir oyun değil.
Don't be a smart-ass, this isn't a game.
Ukalalık etme, George.
Don't get smart, George.
Son zamanlarda Jesse and Chadwell'e ukalalık yapmıyor muydun?
You been wise-assing with old Jesse and Chadwell a bit much lately, haven't you?
Bana ukalalık etmeyin, asker!
Don't get smart with me, soldier!
Bana ukalalık etme!
Don't you get smart with me!
Bana ukalalık taslama Rico. Bugün hiç zamanı değil.
Don't you get cute with me, Rico, it's the wrong day.
Bana ukalalık taslama.
Don't crack wise with me, flatfoot.
George ukalalık yapma.
Don't get smart, George.
Ukalalık taslayıp durma, tamam mı?
Don't be so sure you know what you're talking about all the time.
Ukalalık etme de, pamuk sat.
Don't be a wise guy, sell cotton.
- Ukalalık taslama.
- Don't be such a smart-ass.
Bak, ailenin senin burada olduğunu bilmelerini istemiyorsan ukalalık yapma.
Look, if you don't want your mom and dad to know you were here... - don't be such a smart-ass.
- Ukalalık yapan kim?
- Who's a smart-ass?
ahlâki ukalalık...
about moral outrage...
"Git" derken dahi ukalalık taslardın.
Prig from the word "Go."
Öğretmenlerine de böyle ukalalık yapma. Unutma, onlar senin annen değil.
You better not be so smartass with your teachers.
- Ukalalık etme.
- And a wiseass.
Ukalalık etme.
Don't come funny, lad.
Ukalalık etme.
Stop being a wise guy.