English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ U ] / Ulaşılmaz

Ulaşılmaz translate English

212 parallel translation
"Bayanlar ve baylar, Ay'ın ulaşılmaz olmadığını..."
"A document of a great interest, Ladies and Gentlemen..."
Göz önünde olmadığında ise hapse atılıyor ve daha da ulaşılmaz oluyordu.
When she was not making public appearances, she was in prison and still more inaccessible.
En cazip üzümler hep ulaşılmaz yerlerdedir.
The most desirable grapes are always out of reach.
Her ne kadar sık sık ulaşılmaz olduğunu düşünsem de...
Inaccessible as it often seemed to me...
Orası neredeyse ulaşılmaz.
Almost inaccessible.
Kojiro Sasaki'nin hayalleri ulaşılmaz mı?
Will Kojiro Sasaki's dream remain unattained?
Ben işimi yaptım, herkes harika olduğumu söylüyordu, ulaşılmaz biriydim.
I did my job, everybody said I was great and nobody gets to see me.
Ona ulaşılmaz, mahallede, bir plajda
It's only just out of reach Down the block, on a beach
... "ulaşılmaz, çok uzak bir diyardan geldim", der.
an unreachable country, a long way to go.
Son Mançu'lu dul imparatoriçe, ulaşılmaz bir izolasyon içinde burada yaşıyor.
Here, in untouchable isolation lives the Dowager Empress, last of the Manchus.
Bir kez daha, anlaşılan Kleopatra ulaşılmaz yerde ve ben ardından acele etmeliyim.
Once more, it seems Cleopatra is out of reach and I must hurry after.
Bazen ulaşılmaz oluyorsun : " Tanrı'nın sessizliği.
You're impossible at times : " God's silence.
Diğer yeni gelen sizi ulaşılmaz olarak değerlendirmişti ama şimdi durumun değiştiğini anlıyor.
The other new arrival has considered you unreachable but now is realising this has changed.
Benim ulaşılmaz prensesimsiniz.
You're my fairy princess.
Kasası ulaşılmaz olabilir ama belki bir şey yapabilirim.
I know the casing looks impenetrable, but I may be able to do something.
Hayatı sevenler ulaşılmaz olanı arayamazlar, onlar aşırı dikkali olmak zorundadırlar.
Those who love life cannot afford to search for the impossible. Instead, they have to tread cautiously.
Ulaşılmaz, saydam, şeffaf değilsin artık.
You are no longer inaccessible, the limpid, the transparent one.
Ben ulaşılmaz değilim.
I'm not inaccessible.
Sen ise... güzel, genç ve ulaşılmaz bir kıza saplanmışsın.
You're just obsessed... by a beautiful, young, unattainable girl.
Ulaşılmaz ve saplantılı kelimelerini kullanmayı kes.
Stop saying things like obsessed, unattainable.
Gerçeklere bu kadar kolay ulaşılmaz.
You don't come across truth that easy.
Üssleri ise... sandığınız kadar ulaşılmaz değil!
You thought that the base must be in some big residence.
Ama tabii bir problem var, çünkü sen ne kadar bir başka insana yaklaşırsan o kişi de bir o kadar gizemli ve ulaşılmaz oluyor.
Of course there's a problem, because the closer you come, I think, to another human being... the more completely mysterious - and unreachable... that person becomes.
Mutlu sona hikayenin ortasında ulaşılmaz.
The happy ending cannot come in the middle of the story.
Mutluyum, çünkü kendime ulaşılmaz engeller ve ulaşılmaz görevler koymadım.
I'm happy because I don't set myself unattainable and unachievable tasks.
Beni ulaşılmaz varsayın.
Consider me unreachable.
Ya ölüm? Diğer yeni örneğimizse seni ulaşılmaz buluyor, ama şimdi bunun değişiyor olduğunun farkında.
The other new arrival has considered you unreachable, but now is realizing this has changed.
İşte ordalar. Hayatımda gördüğüm en ulaşılmaz kayanın üzerinde oturuyorlardı.
And there they were sitting on the most inaccessible roost
Elbette onlar ulaşılmaz görmüyordu.
I had ever seen. Of course it didn't seem inaccessible to them.
Ama o kendi Cehennem'inde, çocuk. Ve oldukça ulaşılmaz.
But he is in his own Hell, child, and quite unreachable.
Seninle dünya arasında ulaşılmaz garip, boş bir tünelin olduğunu fark ettim.
I realized that, between you and a world forever out of reach, there is a strange and empty tunnel.
Bana ulaşılmaz bir prenses gibi davranıyorsun.
You treat me like a princess that you can't touch.
O, Bay Ulaşılmaz.
He's Mr. Untouchable.
Kendilerini ulaşılmaz gibi gösteriyorlar.
They make themselves so rare.
İlk randevuda tırmanılamayan, ulaşılmaz bir dağ olmalısın.
You want to be Kilimanjaro on your first date - inaccessible.
Çünkü soğuk mesafeli, ulaşılmaz, inatçı ve soğuk bir adamsın.
How should I expect anything out of you? You are the most cold, unapproachable, stubborn, cold man I've ever known.
Yani bu kadın inanılmaz derecede seksi ve güzel, zeki, ulaşılmaz.
Right? I mean, this woman was unbelievably sexy and beautiful, intelligent, unattainable.
Belki de ulaşılmaz olan hayalim,... tüm aromaları içeren bir aroma yaratmaktır.
My dream, perhaps unattainable, is to create a perfume that will concentrate all perfumes in one.
Hayvanlar ulaşılmaz değildir.
They can be possessed.
Özel dünya turu içinde özel bir aşama olduğuna hiç şüphe yok. Sadece daha derinlere dalan bir yüzücü olduğunu düşünürken ulaşılmaz zirveleri arayan bir kaşife dönüştüğünü görmek beni şaşırttı.
No doubt you regarded it as another stage in your odyssey... only by plunging ever deeper, if I may mix my myths... will you gain the right to graze on the slopes of Parnassus.
Ulaşılmaz olan daha çekici geliyor.
The more unattainable, the more attractive.
Eric'e gelince, ulaşılmaz olanlar, canlı olan herkes.
And for Eric, the unattainable would include everyone that's alive.
- Ulaşılmaz.
Out of reach.
Ve seyircilerin cinsel hazla ağızlarının suyu akarken, o kadar para kazanan o iki dev baş bir araya geliyor ve o kaçınılmaz sona ulaşılıyor.
And as the audience drools with sublimated sexual pleasure, the two enormous and highly paid heads come together for that ultimate and inevitable moment.
O kadar para kazanan o iki dev baş bir araya geliyor ve o kaçınılmaz sona ulaşılıyor.
The two enormous and highly paid heads come together for that ultimate and inevitable moment.
Oval pist ile birlikte inanılmaz hızlara ulaşılıyor.
And combined with the oval track, it should give some phenomenal speeds.
Hesaplarınız kaçınılmaz olarak boyutların kesişmesinin tam bir anlatımına ulaşır.
Of course. Your computations would inevitably lead to a total description of the parabolic intersection of dimension with dimension.
Nihayet, sen, kaçınılmaz fakat en hatalı sonuca ulaşınca, oradan ayrılmıştın.
At last, when you had all formed your inevitable but totally erroneous conclusions, you departed.
# Oh, Charlie, lütfen hatırla # # aşağıdaki dünyada bir dolu kullanılmış arabalar # # ve tek düze yaşamlar # # kırılmış hülyalar # # ve ulaşılmaz yıldızlar # # ama sonu değil her şeyin # # bu serserinin #
♪ Oh, Charlie, Please remember ♪ Down There's A world of used cars ♪ And Singles Bars
Kesinlikle, ama bu yöntemle inanılmaz bir hıza ulaşıyorlar- - saniyede 3000 km den daha hızlı.
Exactly, but they're achieving incredible speeds... over 3,000 kilometers per second.
Duygusal olarak ulaşılmaz birini arıyorum.
- Why?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]