Umursamıyorsun translate English
533 parallel translation
Umursamıyorsun, değil mi?
You don't care, do you?
Anladım, rozetlerden korkan heriflerle takıla takıla sende umursamıyorsun.
Too busy going around with a big badge frightening people.
Eskiden bana soru sorardın, sonra emir verdin, şimdi umursamıyorsun.
First, you used to ask me about things, then you told me, now you ignore me.
Kendin dışında hiçbirşeyi umursamıyorsun.
You don't care about anything except you.
Umursamıyorsun, sorun da bu.
You don't care, that's the trouble.
Bana ne olacağını umursamıyorsun artık.
You don't care what happens to me anymore.
Beni fazla umursamıyorsun, değil mi?
You don't care much for me, do you?
Tamam, kendini hiç umursamıyorsun.
All right, you don't care about yourself.
Bu son olan biteni umursamıyorsun, değil mi?
You're not... going to argue at the last moment? No.
Geç gitmeyi umursamıyorsun yani.
I suppose you don't care if you're late.
- Beni umursamıyorsun.
- You don't care about me.
- Hiç mi umursamıyorsun?
- Don't you even care?
Ama gözlerin Yukiko'dan başkasını görmüyor. Beni umursamıyorsun.
But you only have eyes for Yukiko and disregard me altogether
Benim umursamadığım gibi umursamıyorsun.
You dont care like I dont care.
Yeni kıyafetleri falan umursamıyorsun.
You don't care about new clothes or anything.
Beni umursamıyorsun.
You don't give a hoot about me.
Beni umursamıyorsun. Öyle değil mi?
You're mocking me, aren't you?
Beni umursamıyorsun ki.
You don't care what happens to me.
- Hiç umursamıyorsun, değil mi?
- You just don't give a damn, do you?
Yalnız olmamı, bir zavallı ve kimsenin acıma duymadığı bir öksüz olmamı umursamıyorsun.
You don't care that I am so alone, that I'm just a poor abandoned orphan whom no one pities.
- Çalışmamı umursamıyorsun.
- You don't care about my work.
Artık beni eskisi kadar umursamıyorsun.
You don't care as much for me as you did.
İyi ya da kötü biri olmamı umursamıyorsun bile.
You don't care whether I'm good or evil.
Hâlâ cezaevi kurallarını umursamıyorsun, öyle değil mi?
Still ignoring prison regulations, aren't you?
Yine de uyuyamıyorsun, ama o kadar gevşiyorsun ki artık umursamıyorsun. Bir düşün.
You still can't sleep but you're so relaxed you don't care.
Hukuk bir şehir planı şekillendiriyor ve sen onu umursamıyorsun.
The law creates an urban plan, and you ignore it.
İsteklerimi ya da düşüncelerimi hiç umursamıyorsun.
You never guess my wishes or my thoughts.
Gerçek şu ki, sen beni hiç umursamıyorsun. Çünkü eğer umursarsan kıskanç olacaksın.
The truth is you don't give a damn about me, because if you did, you'd be jealous.
Belki de yaşamayı umursamıyorsun.
Maybe you don't care if you live.
Beni hiç umursamıyorsun.
And you never give a damn about me.
Sen umursamıyorsun belki ama ilk albümüm benim için çok önemli.
You may not care, but my first record means a lot.
Hem bekar hem de taze bir kız ve o herifin onu sarhoş etmesini umursamıyorsun.
But it's maddening to see you spare him over a rabbit but not bother to check if he got her drunk or not.
Hiç umursamıyorsun ama, değil mi?
You don't give a damn, do you?
ve beni hiç umursamıyorsun
But you don't care about me
Silah kaçırıyorsun ama kimin öldürüldüğünü umursamıyorsun. paranı aldığın sürece. İzlemek zorunda değilsin.
You're around guns and you don't care who gets killed, so long as you get paid and you don't have to watch.
Çünkü sende tıpkı rozeti olan diğer burnu büyükler gibi hiç kimseyi ya da hiç birşeyi umursamıyorsun.
'Cause you don't care about nothin'or nobody... just like all them big boys with their badges.
Ne yaptığımı umursamıyorsun, orası bariz ortada.
You don't care what I do, that's obvious.
Neden umursamıyorsun, Slater?
Ain't that about it, Slater?
Hayır, umursamıyorsun.Artık seni ilgilendirmiyor.
No, you don't care at all. It doesn't interest you anymore.
Hiçbir şeyi umursamıyorsun, değil mi?
You never give a damn about anything, do you?
Hiç umursamıyorsun!
A lot you care!
Son maçınız olmasını bile umursamıyorsun.
You don't care if it was your last game.
Umursamıyorsun.
You don't care.
Umursamıyorsun, değil mi?
You don't care, do ya?
Ve bu parayı umursamıyorsun?
And you don't care about this money?
Beni umursamıyorsun, ben de seni hiç takmıyorum.
You're not worried about me, and I don't give a damn about you.
Büyük bir kıskançlık sahnesi yapıyorsun ama beni umursamıyorsun!
You make a big jealous scene, but you don't give a damn about me!
Kendi düşkünlüğünü umursamıyorsun.
Well, you don't mind indulging yourself.
Ama para senin umursamıyorsun değil mi?
But you don't care about money, do ya?
Dışarı çıkmayı umursamıyorum. Başka biri olsaydı bunu kaldırabilir miydim sanıyorsun?
I don't care about going outside you think I would've tolerated this with another?
Umursamıyorsun bile
You don't even care.