Undo translate English
1,694 parallel translation
Pete, halatı çöz!
Pete, undo the rope!
Yani hayaletten kurtulmak için 9 günlük bir ritüel mi var?
So, there's a nine-day ritual to undo a haunting?
Çözmek istemediğin sürece ve iki elin varsa kesinlikle çözülmez.
It's un-get-out-of-able, un-undoable unless of course you wanna undo it and you have two hands.
Ancak askılarını açabilir misin?
But could you undo your dungarees a bit?
- Büyük hata yaptın. Kendi numaranı sabote ediyorsun.
You're going to have to undo your own con.
Laneti kaldır yoksa idam edilirsin.
Undo the curse or face execution.
Büyüyü tersine çevir.
Undo this enchantment.
Büyüyü tersine çevirmezsen, seni suçlu ilân edeceğim.
If you will not undo your sorcery, your force my hand, - I must find you guilty. - But I've told you...
Evet. O vajinalara resmini koymak için Daisy olmayan şeylerini geri almalısın.
Yeah, to get your face on those vaginas, you have to undo your very Daisy-ness.
Eğer sıcak bastıysa, Moss istesen gömleğinin birkaç düğmesini açabilirsin.
if you're hot or anything, Moss, maybe you could undo some buttons on your shirt.
Yakanı çözsen de olur.
Maybe just undo your top button.
Beyler, bu hoşgörü hepimizin sonu olabilir!
Sirs, this "toleration" will undo us all!
Bu gece bütün kilitleri açacaksın!
Undo all the locks tonight!
Yani ben bu Ay Prensesi... Bu laneti bozan kişi ben mi olmalıyım?
You mean I'm suppose to be this I'm suppose to undo this curse?
Bizim yaptığımız hatayı düzeltin.
Undo what we did.
Çok şeyi değiştirir, tüm hatalarımı telafi ederdim.
So many things I'd change. I'd undo all my mistakes.
Onları arayıp seni geri almalarını isteyeceğim. Saçmalıyorsun.
I'll call her and undo it You have a depression.
Ama Tanrı'nın huzurunda gerçekleşen bir şeyi yok sayamazsın.
Forever. But you cannot undo what has been done before God.
Bunun geri dönüşü yok.
I can't undo it now.
Laneti çözmek için büyü yapabiliriz.
We can cast a spell to undo the curse.
Babamın büyüsünü bozabilirim, ama bu, biraz zaman alacak.
There is a chance I can undo my father's spell but it's gonna take time.
Yapmamız gereken tek şey, sen olanları geri almanın yolunu bulana kadar hayatta kalmak.
All we got to do is stay alive until you figure a way to undo this.
- Olanları geri almak mı?
- Undo this? - You heard me.
Sizin verdiğiniz zararı giderecek ve Dünya'ya yeniden yaşama şansı vereceğiz.
- We'll undo the damage you've done and give the Earth a chance to begin again.
Bunun geri dönüşü olmaz.
You can't undo it.
Julia, yaptıklarımın telafisi olmaz ama bunlarla yüzleşip sana gerçeği açıkladıktan sonra beni bağışlamanı isteyebilirim.
julia, i can't undo what i've already done, but i can face up to it, and tell the truth, and ask you to forgive me.
Çünkü söylentiye göre çoktan olmuş şeyleri, eski haline getirebiliyormuşsun.
Because it's said... you can undo what's already been done.
Evliyim.Ayrıca onu geri almam da mümkün değil
I'm married. Besides, I couldn't undo that thing even if you were worth my while.
Eğer tersini yaparsan çapa kırılır.
If you undo that one, the anchor will break!
Pantolonumu gevşetmeliyim.
I need to undo my pants.
Camı aç... orada tarih araç gereçleri var... evet...
Open the window... there it is a tool called History... yeah... and there you can undo the mistake.
Bir adamın pisliğini bir başkası temizleyebilir.
What one man has done, another can always undo.
Bu şeyin nasıl işlediğini anlayalım ki etkisiz hâle getirebilelim.
Let's see exactly what this stuff is doing so we can undo it.
Peki, sen bozamaz mısın?
Well, can't you undo it?
Büyü yok edildi yani Emma'ya yapılanı geri çeviremeyiz.
The magic was destroyed, so we can't undo what was done to Emma.
Confessor'ünün onu sevmekten hiç vazgeçmediğini ve büyüyü geri çevirip ona dönemese bile Confessor'ünün onu sonsuza dek Yeraltında bekleyeceğini anlat.
Tell him that his own Confessor never stopped loving him. And that if he can't undo the magic, if he can't return to her then, she'll be waiting for him in the underworld. Forever.
Her nasılsa damlatan bir boru melekler varken onların işini bozabiliyor. Biz kaderin temsilcileri değil miydik?
Strange how a leaky pipe can undo the work of angels when we ourselves are supposed to be the agents of fate.
Yaptığım şeyi geri çeviremem.
And I, uh... I can't undo what I've done.
Kolyemi çıkar.
Undo my necklace.
Tüm bu olanları telafi etmek için çok geç değil biliyorsun.
It's not too late to undo all this, you know.
Adam verdiği röportajdan vazgeçmek istemiş.
Guy was trying to undo what he'd already done.
Bunu değiştiremezsin.
You can't undo that.
Geriye dönemeyeceğin hatalar yapma, Çünkü isteklerini yerine getirmem için... dikkatli olmalısın, Misha.
Let's not do anything that we can't undo, because then it will be difficult for me to meet your requests, Misha.
Hayır, hayır.O halde iptal et.
No, no.Then you have to undo it.
Ameliyata girecek ve yaptığını düzeltmek için elimden geleni yaparken beni izleyeceksin.
You're gonna scrub in on his surgery and watch while I try like hell to undo what you did.
Doktor olarak, hatalarımızı geri alamayız ve kendimizi nadir olarak affederiz ama bu değiş tokuşun riskidir.
As doctors, we can't undo our mistakes and we rarely forgive ourselves for them. But it's a hazard of the trade.
Cinlerini yakaladığımda, bu prangaları çıkaracak mısın?
You will undo these shackles once I catch you your goblins?
Bunun bir geri dönüşü olmadığını biliyordur herhalde değil mi?
He does know you can't undo that. Doesn't he?
Yaptıklarını telafi edemem.
I can't undo what you've just done.
Çabuk!
Undo this.
Bunu nasıl geri alırız?
How do we undo it?