Uniforması translate English
205 parallel translation
Uniformasını çıkardı ve biberonla birşeyler yaptı.
She took off her uniform... and did things with the baby's bottle
Kanada ordusunu uniformasını lekelyen herkes derhal askeri mahkemeye çıkar.
Anyone discrediting the Canadian uniform is subject to immediate court-martial.
Bir rahibin uniformasına saygılı!
A priest's collar is a uniform!
Ya da kilo mu alıyor, uniforması düğmelerini mi geriyor?
Or is he bulging, is his uniform bulging at the buttons?
Giy onun Üniformasını! "
Put on his uniform! "
Üniformasız neredeyse tanıyamayacaktım seni.
I hardly knew you without your uniform.
Üniforması Jeeves'den.
Uniform by Jeeves.
Üniforması var diye işimi alacağını sanıyor.
That guy thinks he'll get my job just because he's got a uniform on.
Üniformasının içinde sanki çok önemli biriymiş gibi kasılarak dolaşıyor.
Struttin'around his uniform pretending he's so much.
Üniformasız olmam içime sinmez.
I wouldn't feel right not being in uniform.
Üniformasında gerçekten bir leke vardı, değil mi?
Did she really have a spot on her uniform?
Üniformasını görmediniz.
You didn't see any uniform.
Üniforması da nasıl yakışmış!
And how handsome he looks in his uniform.
Üniformasıyla bir ayakkabı teki.
Just his uniform and one shoe.
Üniformasının içinde yakışıklı çocukmuş, değil mi?
Good-lookin'kid in his uniform, wasn't he?
Üniformasını çıkarın.
- Must be a shell splinter.
Üniformasız nalları dikmek olmaz.
Can't kick off without a uniform.
- Üniformasını küçük düşürüyor.
- It degrades the uniform.
Üniformasını, elbette.
A uniform, of course.
Üniforması içinde yakışıklı, değil mi?
He was nice looking in his uniform, wasn't he?
Üniforması var.
He's wearing a uniform.
- Üniformasıyla mı?
- Clothes and all?
Üniformasız bir firariye işlemez.
They can scarcely apply to a deserter out of uniform.
Üniformasız tutuklama yapamayız. - Dikkat!
- No, then we can't make an arrest.
- Çavuş Franklyn ve ben. Üniformasız.
- Sergeant Franklyn and of myself.. out of uniform
- Üniformasız mı?
- Out of uniform?
Üniformasına bakmaksızın her adam.. ... eşit derecede suçludur, ve eşit bir şekilde cezalandırılacaktır.
Now, every man, regardless of uniform is equally guilty, and will be equally punished.
- Üniformasını al.
Spock, take his uniform.
Üniformasız daha güzel görünüyorsun.
You look a damn sight better out of uniform.
Üniformasıyla gömülmesi için onu evine götürdüm.
I took the boy home to be buried in his ranger's suit.
Üniformasız beni tanımazlar.
– They won't recognise me out of uniform.
Üniformasız bir görevli onu durdurmaya çalışanlara dedi ki :
To those who tried to stop him, the uniformed officer said :
Üniforması içinde güzel göründüğünü sanıyor.
He thinks he looks good in his uniform.
Üniforması üzerindeyken öyle yakışıklıydı ki.
He was so handsome in his uniform.
- Üniforması var mı? |
- He got a uniform on?
Bir park bekçisi hatırlıyorum. Üniforması yüzünden biz onu polis zannederdik.
I remember a park guard, who we thought was a cop because his uniform was like a policeman's.
Üniforması içinde, Hitler'in generali Von Rundstedt.
Von Rundstedt, Hitler's general, in full dress uniform.
Üniformasıyla oldukça etkileyici.
He looks well in his regimentals.
- Üniformasız kimseyi içeri sokmuyorlar. - İçerde Betty'i gördün mü?
They won't let nobody in without no uniform.
Simon, bildirinin sadece İngiliz Üniforması giyerken yakalanan Boerlar'a uygulandığını sanıyordum.
Simon, I thought the proclamation... only applied to Boers caught wearing British khaki.
Üniformasını giy.
Put on his uniform then.
Üniformasının içinde müthiş gözüküyor.
He looks so dashing in his dress uniform.
Üniforması içinde sıcaktan ölüyordu.
He was dying of the heat in his uniform.
Üniforması, bir Fransız ordu Mareşaline ait.
His uniform is that of a French Army marshal.
Üniformasını ve silahını üstünde bıraktım.
Cranked his automatic weapon and took it out. For you and for the third squad.
Üniformasız seni az daha tanıyamıyordum, arkadaşım.
All right! Hey, I hardly recognize you out of uniform, big guy.
Üniformasının içinde kabarıyor.
Struttin'about in his uniform.
Üniforması yoktu.
He didn't have a uniform.
Üniformasız ama cesaret abidesi.
No uniform but an abundance of courage.
Üniformasına bakarak hayvanat bahçesinde çalıştığını söyleyebilirim.
From his uniform, I'd say he works for the zoo.
Üniforması ve uçması dışında sıradan bir insan olabilir.
Except for the flying and the uniform, he could be any ordinary guy.