English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ U ] / Unutmuş

Unutmuş translate English

3,100 parallel translation
Diş telini mi unutmuş dedin?
Did you say "Left his retainer"?
Bunu unutmuş olabilirsin.
But maybe you have forgotten that.
Birisi gazetesini unutmuş.
Someone had left a paper.
Ama pasaportunu unutmuş. Yani bunu ona ulaştırmam çok önemli.
She has forgotten her passport, so it's very important that I get it to her.
Ayrıca, şunu söylemeyi unutmuş olabilirim.Taylor dedi ki birini sorgulamadan önce kendisine haber verecekmişsiniz. Böylelikle sorguyu takip edebilecek.
Um, otherwise, I may have forgotten to tell you that Taylor wants to be informed before you interview anybody, uh, so he can observe.
Mike anahtarlarını evde unutmuş. Okuldan sonra ben de bölüm toplantısına gideceğim.
Um, Mike left his keys at home today, and I've got a faculty meeting after school.
Unutmuş!
She's forgotten!
O... burada unutmuş olmalı.
She... must've left it there.
Unutmuş değilim.
I haven't forgotten about that.
Tommy anahtarlarını unutmuş.
Tommy forgot his keys.
Unutmuş olmalısın.
You must've forgotten.
Yaptığı iğrenç şeyler yüzünden unutmuş olabiliriz ama Bubba Smith'de Polis Akademisi filmlerinde gerçekten mükemmel oynamıştı.
And we may forget because of all the horrible things he's done, but Bubba Smith was a real delight in those "police academy" movies.
Tabi bunu oyuna programlamayı unutmuş olabilirim.
Which I may have forgot to program into the game.
Cüzdanını unutmuş.
He forgot his wallet.
Sonra bu sabah onu tekrar gördüm. Bir anda unutmuş gibiydi.
But then when I saw her again this morning, suddenly it was off her radar.
Birisi suları kapatmayı unutmuş gibi görünüyor.
Sounds like someone forgot to turn off the water.
Sanırım Matty unutmuş.
I guess Matty forgot it.
Randevunun ne olduğunu söylemeyi unutmuş.
He just failed to mention what the date was.
Beni geri gönderdi çünkü telefonunu unutmuş.
He's in the car. He sent me back because he lost his phone.
Endişelenme, unutmuş değilim.
Don't worry. I'll never forget.
İskeletlerin dolaplarda saklanması gerektiğini unutmuş. Ne?
She forgot skeletons are supposed to go in the closet.
Telefonumu kreşte unutmuş olmalıyım. Çağrı cihazını da.
I got worried, so I just rushed her right in, and I must have left my phone in the day care center.
Hiç bir şey hatırlamıyor musun? Eski dostun Tuffy'i unutmuş olamazsın?
And you couldn't forget your old pal Tuffy, could you?
Sütten çıkma ak kaşık gibi davransan da kanın tadına vardığın zamanları unutmuş değilim.
You act so pure now, but I remember there was a time when you loved the taste of blood.
Max regülatörü unutmuş.
Damn it. M f forgot the regulator.
Geçen sene yaşananları unutmuş gibisin.
It's like you've forgotten the last year existed.
Unutmuş değilim. Çok utanıyorum.
I haven't forgotten.
Sam'e söyle, ona söz verdiğim biftek yemeğini hâlâ unutmuş değilim, ama eğer istiyorsa ona buraya gelmesini söyle, olur mu? Yerinde olsam bu kadar üstelemezdim.
You tell Sam that I haven't forgotten about that steak dinner I owe him, but he got to come out here to collect, okay?
Justin'de kaldığım gece cebimde unutmuş olmalıyım.
I must have left it in my pocket when I stayed the night at Justin's.
Arkadaşım cüzdanını unutmuş.
My friend forgot his wallet.
Birisi kloru kontrol etmeyi mi unutmuş?
Did someone forget to check the chlorine?
Mutlu gözüküyorsun. Bu akşamki yemeği unutmuş olmalısın.
You must have forgotten about the dinner tonight.
Unutmuş olma ihtimaline karşın Schrodinger'in kedisi adındaki deney ile...
In case you have forgotten, Schrodinger's cat is a thought experiment...
Alarm şifresini unutmuş durumdayım.
I've completely blanked on the alarm code.
Bunu dün söylemiştim ama unutmuş olmalı. Size bahane üretiyormuşum gibi geliyor, farkındayım ve bunun için de çok özür dilerim ama...
I told her that yesterday, but she must have forgotten, which I know sounds like an excuse, and I am sorry for that too...
Kimsenin ne adını ne de yüzünü unuturum ama sanırım bir yerlerde bacaklarımı unutmuş olmalıyım.
You know, I never forget a name or a face, but somewhere along the line, I forgot my legs.
İç savaş tarihi endüstrisi Schrute Çiftlik Savaşını çok çabuk unutmuş demek ki.
The Civil War history industry has conveniently forgotten about the battle of Schrute Farms.
Ceketini evinde unutmuş.
Left his jacket at your house.
Sanki birisi Andre'yi uzun süre kurutucuda unutmuş gibi.
It's like someone left Andre in the dryer too long.
Görünüşe göre biri bu gecenin baba gecesi olduğunu unutmuş.
Apparently someone forgot that it was daddy's night.
Biri yemek yardımını evine götürmeyi unutmuş.
Someone didn't take home their share of the food aid.
Ve unutmuş olma ihtimaline karşı...
And in case you've forgotten... Where is she?
Ve unutmuş olma ihtimaline karşı ben dünyada barış ve eğlenceyi temsil ediyorum.
I also stand for peace on Earth and Joy to the world.
- İsmi lazım değil, birisi bugün öğretmenler toplantısı olduğunu unutmuş.
Someone, who shall rename nameless, forgot to mention it's teacher planning day.
Büyü yapabildiğimi unutmuş.
He forgot I had magic.
Salak maskesine iki delik açmayı unutmuş meğer.
The genius forgot to cut the eye holes in the mask.
O sanki ejder savaşçısı olmanın ne demek olduğunu unutmuş gibi.
He seems to have forgotten what it means To be the dragon warrior.
Ama bu garibanı unutmuş.
But he forgot this poor fellow.
Kargocu adamlar kamyonda unutmuş olmalılar.
Delivery guys must have left it on the truck.
Seninle ilk kez karşı karşıya gelip seni ilk kez gördüğüm için kim olduğumu bile unutmuş durumdayım.
Seeing you for the first time, I'm forgetting who I am. [chuckles] yeah.
Resepsiyonda unutmuş, biz de fotokopisini çektik.
He left it at reception and we photocopied it.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]