Unutuyordum translate English
1,725 parallel translation
Neredeyse unutuyordum, sana bir şey aldım.
Hey, I almost forgot. I have something for you.
Unutuyordum.
Almost forget.
O kadar çok kadınla konuştum ki İngilizceyi unutuyordum.
I've been talking to so many women and forgetting how to speak english.
Neredeyse unutuyordum, iptal etmem gerek, çünkü yarın bir görüşmem var.
I was meaning to tell you, I need to cancel,'cause I have an appointment tomorrow.
Az kalsın bunu size vermeyi unutuyordum.
Oh, before I forget, I should give you this
Az kalsın Abby'nin yaş gününü unutuyordum.
I almost forgot it was Abby's birthday.
Ah, neredeyse unutuyordum.
Oh, I almost forgot.
Neredeyse unutuyordum.
I almost forgot...
Az kalsın Bobo'nun hediyesini unutuyordum.
Oh, I almost forgot Bobo's gag gift.
Olamaz, az kalsın unutuyordum.
I forgot.
Tanrım, neredeyse unutuyordum.
OH, GOD, I ALMT FORGOT ABOUT THAT.
Neredeyse unutuyordum.
Almost forgot there.
- Az kaldı unutuyordum.
No. Oh, I almost forgot.
Az kalsın unutuyordum.
Oh. I almost forgot.
Neredeyse ateşli bir anne olduğunu unutuyordum.
I almost forgot you're a hot Mom!
Kelso, az daha unutuyordum.
Oh hey Kelso, I almost forgot...
- Ah, unutuyordum,
Oh, I forgot.
- Oh, Neredeyse unutuyordum.
- Oh, I almost forgot.
- Unutuyordum.
Oh, I almost forgot.
Yarın yıl dönümümüz ama ben neredeyse unutuyordum.
Tomorrow's my anniversary, and I almost forgot about it.
Unutuyordum.
Oh, I forgot.
Oh, neredeyse unutuyordum.
Oh, I... I almost forgot,
Tam da unutuyordum.
I was doing well forgetting.
Neredeyse unutuyordum.
I almost forgot.
Oh Charlie, nerdeyse unutuyordum.
Charlie, I almost forgot.
Hotch, neredeyse unutuyordum yerel bir çeteci var, adı Rodney Harris.
Hey, hotch, I almost forgot There's a local banger out here, his name is rodney harris
- Anahtarları sana vermeyi unutuyordum.
I forgot to give you the keys.
Az kalsın unutuyordum.
Oh, I forgot.
Oregon'u unutuyordum.
I'm just missing Oregon.
- Evet, olabilir. - Neredeyse unutuyordum.
Maybe we can make karaoke night at K.C.'s kind of a regular thing.
Ne giyeceğimi sormak için seni aramayı unutuyordum az kalsın.
- Thanks. I totally forgot to call you to ask you what to wear.
Neredeyse unutuyordum.
Almost forgot.
Bu duyguyu neredeyse unutuyordum - Bir avın üzerine gitmek, tüm duyularım keskinleşti.
i'd almost forgotten this feeling - - driving toward a kill, all my senses sharpened.
Az kalsın kıçımdaki elması da unutuyordum, ister misin?
I also forgot there's a diamond up my ass. - You want it? - You know what?
Az kalsın unutuyordum.
I almost forgot about it.
Hey, neredeyse unutuyordum. - Sana bir şarkı yazdım.
Hey, i almost forgot.
Az kalsın unutuyordum. Anlaşılan o ki, ofisimden bir evi tutmak için karşı teklifte bulunma faksı çekmişsin.
Oh, and, here, i almost forgot... a, uh, counteroffer on a house that you are apparently bidding on was faxed to my office.
Ev, neredeyse unutuyordum.
Rent-free for the first time since i sold my house. House. Oh, my.
Neredeyse unutuyordum.
Oh, i almost forgot.
Nerdeyse ne dediğimi unutuyordum.
I totally forgot what I was saying.
- Unutuyordum!
- I forgot!
Ceketimi de unutuyordum.
I nearly forgot my jacket.
Tabii, az daha unutuyordum!
Right, I almost forgot!
Neredeyse unutuyordum.
I Forgot About That.
Az kalsın bir şeyi unutuyordum Kurt.
You know what? I was leaving something out, wolf.
- Az kaldı unutuyordum.
Oh, here...
Az kalsın unutuyordum.
I almost forgot.
Neredeyse unutuyordum.
Good enough.
Neredeyse unutuyordum.
Oh, almost forgot.
- Tam unutuyordum.
- No. No. - No.
Neredeyse unutuyordum.
Oh, oh, uh, I almost forgot, uh....