Uranüs translate English
169 parallel translation
Neptün veya Uranüs de olamazdı. İkisinde de hiç gündüz yaşanmazdı ve atmosferlerinde metan gazı ve amonyak bulunuyordu.
They couldn't use Neptune or Uranus, twin worlds in eternal night, both surrounded by an atmosphere of methane gas and ammonia vapor.
Bizler Uranüs'ü keşfetmeliyiz.
We're to explore Uranus.
Gördüğümüz muhtemelen Uranüs olamaz.
What we see cannot possibly be Uranus.
Uranüs cinleri ile dolu.
Complete with Uranian leprechauns.
Uranüs'te sıcaklık yükselmiş olmalı.
Couldn't possibly exist in the temperature of Uranus.
Cennet Uranüs.
Paradise Uranus.
Güneş, Uranüs ve Satürn gelecekteki önemli planların için yardım edecek.
The Sun, Uranus and Saturn will help you clarify important plans.
Uranüs gezegenindenim.
My planet is Uranus.
Sonradan keşfedilen Uranüs, Neptün ve Plüto'nun da gösterdiği gibi, biliyoruz ki gezegenlerin gerçek yörüngelerinin bu mükemmel 5 cisimle hiçbir alakası yok.
The true orbital sizes of the planets we now know have absolutely nothing to do with the five perfect solids as the later discovery of Uranus, Neptune and Pluto shows.
Uranüs'ün halkalari ilk defa 1977'de saptandi.
The rings of Uranus were first detected in 1977.
Ve daha derinlerde, Uranüs ve karanlık halkaları belki de organik yapıdalar.
And then farther in, Uranus and its dark rings made perhaps of organic matter.
Bir kısmı bulutlarla kaplı gezginlerin yuvası uzay denizine yeni açılanların barınağı Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün'ü yakından incelemek amacıyla Güneş Sistemi ailesinden kardeşleri ziyaret ediyorlar.
Half-covered with clouds it is the home planet of travelers who have just learned to sail the sea of space to investigate close-up Jupiter, Saturn, Uranus and Neptune its brothers and sisters in the family of the sun.
ATARAKSİYA-D9 şu an Uranüs İstasyonu'na iniş yapıyor... Mars'a yolculuğumuz devam edecektir.
The spaceship ATARAXIA-D9 is now landing at Uranus Station, continuing on to Mars.
Nereden? Uranüs'ten mi?
Where's he from?
- Örneğin Neptün ve Uranüs'ün keşfedilmesi.
Such as, for example, the discovery of Neptune and Uranus,
Ama tek gördükleri Uranüs'tü.
I guess all they saw was Uranus.
Uranüs'ten mi?
Uranus?
- Uranüs. - Ne güzel.
Oh, good.
Yeni dönemin davetiyle, Uranüs Savaşçısı görkem için savaşıyor!
Invited by the new era, Sailor Uranus fights for magnificence!
Merkür, Mars ve Uranüs çok etkili olacaklar.
Where mercury, mars and uranus are extreme influences.
Her 84 yılda bir ; Merkür, Mars ve Uranüs belli bir konuma gelirler.
Once every 84 years, mercury, mars and uranus come into conjunction.
Yalnızca bu yıl, Uranüs Kova Burcu'nda değil.
Only this year, uranus is in the house of aquarius.
- Uranüs zıtlığı söz konusu olup bütün gezegenler haç şeklinde dizilecekleri yerde büyük bir kare oluştururlar.
Forming what's called a grand square... Where all the planets align into a cross.
Uranüs'ü görebiliyoruz.
We can see Uranus.
NASA, Uranüs'te petrol mü buldu?
Did NASA find oil on Uranus, man?
Ve ben sanırdım ki eğer çıkardığım gazı ateşlersem aya, Uranüs'e gidebilirim.
And I thought... if I could light my own farts I could fly to the moon, or at least Uranus.
Hayır, Tannen, Venüs ve Uranüs'ün dönüş yönünde çevirelim. Sizler hekimsiniz.
No, Tannen, pull conwise... the planets of Venus, and Uranus will be the dominant influences.
Astranomlar 2620 yılında Uranüs'ün ismini değiştirdi bu aptal şakaya son vermek için
Astronomers renamed Uranus in 2620 to end that stupid joke once and for all.
Bir deniz yeşili renginde gizem olan Uranüs.
Uranus - an aquamarine mystery.
Ama Plüton, girdap sularının dünyası deniz yeşili Neptün ve gizemli bir şekilde güneşin etrafında tersinden dönen Uranüs gibi 2 devin uzak krallığında güneş sisteminin dış sınırında gezer.
But Pluto patrols the outer edge of the solar system, in the distant realm of giants. Worlds of swirling water, like the azure Neptune, and Uranus, which mysteriously orbits the sun spinning on its back.
Güneş Sistemi'ndeki tüm gezegenler, Dünya ve diğer kayalık gezegenler Jüpiter ve Satürn gibi dev gezegenlerin nüveleri, Uranüs Neptün ve Plüton gibi en uzaktaki gezegenlerin şu anda elimde tuttuğumdan çok daha ince toz parçacıklarından oluştuğunu düşündüğünüzde bu inanılmaz geliyor.
'It's amazing,'when you consider that all planets in the solar system : the Earth and the rocky planets, the cores of the giant planets, Jupiter and Saturn, and the majority of the outer planets, Uranus, Neptune and Pluto, formed from material that is very fine pieces of dust, much finer than the dust I'm holding in my hand.
Dünya büyüklüğündeki bir dünyanın Uranüs'le çarpıştığına inanılıyor.
It is believed that a world the size of the Earth collided with Uranus.
Bugün Uranüs hâlâ Güneş etrafında tersinden dönüyor.
Today, Uranus still rolls around the sun on its back.
Bu devasa dünyaların çok ötesinde, buz devleri olan Uranüs ve Neptün bulunuyor.
Far beyond these gargantuan worlds lie the ice giants,
Uranüs'le Neptün'ün oluşumları, Güneş Sistemi'nin oluşumundaki en büyük gizemlerdir. Çünkü Güneş'ten çok uzakta her şey daha yavaş oluştuğu için tüm bu süreçler yavaşlıyor.
'The formation of Uranus and Neptune'are the greatest mysteries in the solar system,'because everything goes more slowly at greater distances from the sun, so all these processes slow down.
Ne yaparsak yapalım bu tür modelleri kullanarak Uranüs'le Neptün'ü oluşturamıyoruz.
No matter what we do, we can't form Uranus and Neptune using these kind of models.
Onca çabama rağmen, Uranüs'le Neptün'ü yok edemiyorum.
They're there, and our models can't make them.
Uranüs hala bir yabancıydı.
Stranger still was Uranus.
Uydularının yörüngesindeki dönüşlerinden Uranüs'ün ters yöne yatık olduğu biliniyordu.
From the orbiting of its moons, Uranus was known to have been tipped over on its back.
O yüzden yarım milyar mil uzaklıktaki Jüpiter'e yaklaşık bir milyar mil uzaklıktaki Satürn'e 2 milyar mil uzaklıktaki Uranüs'e ve 3 milyar mil uzaklıktaki Neptün'e gitme ve bunların hepsini 12 yıllık bir yolculukta yapma kavramı, kolayca hayal edilebilecek bir şey değildi.
'Going to Jupiter -'which is half a billion miles away, Saturn a billion, Uranus two, and Neptune three billion miles away and twelve years in journey - was not even something one could easily imagine.
Ve dikkatimi ilk çeken şey, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün'ün hepsinin 1975-1976 zaman diliminde aynı çizgilerde olacağıydı.
I noticed immediately that the lines for Jupiter, Saturn, Uranus and Neptune all crossed'in the 1975-76 time period.
Burada da aynı şey, Satürn doğru zamanda doğru yerdeyse sizi Uranüs'e, Uranüs de doğru zamanda doğru yerdeyse sizi Neptün'e fırlatır.
If Saturn's in the right place at the right time, it can propel you to Uranus, and from Uranus to Neptune.
Voyager'ın sonraki hedefi daha iki asır önce keşfedilmiş ve zar zor görünen bir dünya olan Uranüs'tü.
Voyager's next goal was Uranus, a world discovered just 200 years before and still barely seen.
Saatte 80 bin kilometre hızla gitmesine rağmen Voyager'ın Uranüs'e ulaşması 5 seneyi bulacaktı.
Even travelling at 50,000 miles an hour, it would take Voyager five years to reach Uranus.
Voyager 1,6 milyar kilometre ötedeki Satürn'de çalışmak üzere tasarlanmıştı. Şimdiyse güneş ışığının çok az olduğu, 3,2 milyar kilometre ötedeki Uranüs'te çalışması isteniyordu.
'Voyager, operating at one billion miles at Saturn,'had to operate at two billion at Uranus,'where the sun was very dim.'
Ama Voyager Uranüs'e vardığında ; kameraları fotoğraflayacak çok az şey buldular.
When Voyager reached Uranus, it found little to photograph.
Mars, Jüpiter, Uranüs.
Mars, Jupiter, Uranus.
Şey gibi Üranüs.
Well, like Uranus. I hate that.
Üranüs!
Uranus!
Uranüs ve Neptün'ü ne tür dünyalar oluşturdu?
What kinds of worlds went into the formation of Uranus and Neptune?
Uzay aracımız Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün'e gitmek üzereydi.
And there was our spacecraft, going to Jupiter, Saturn, Uranus and Neptune.