Usulca translate English
486 parallel translation
Usulca gidiyorum memur bey.
I'll go quietly, officer.
Usulca içeriye girer umarım.
He'll just walk along, I hope
Lütfen usulca aşağı in.
Please go back down the ladder quietly.
İşim bitince usulca ineceğim David ama önce bir şeyi öğrenmek istiyorum.
When I go down, I'll go down quietly, David... but I want to find out something first.
Usulca git.
Go quietly.
Yavaş ve usulca yap.
Make it nice and slow.
Bu beni korkuttu, ben de kalkıp usulca kapından baktım iyi olduğuna emin olmak için.
That scared me, so I got up and went to your door and peeked in to make sure you were all right.
Gayet usulca söyle ve hemen uykuya dalacaksın.
Say them very quietly and soon you'll go to sleep.
Lakin, iyi organize olduk, telaşeye vermeden, sessiz sedasız, gayet usulca mütevazi işlerimizi hallettik.
But we were organised, we managed our modest affairs without fuss, without noise and oh so quietly.
Şimdi usulca voltanı al ve beceriksizliğinin faturasını da bana yolla.
Now kindly haul yourself out of here, and send me a bill for your failure.
Bana bir öpücük ver ve giderken kapıyı usulca kapatıver.
Blow me a kiss and close the door gently as you leave.
Ve usulca evet diye fısıldadı.
"with a softly whispered yes."
Diğer bir deyişle sahnede usulca soyunan şu kadın bedeni yağlı bir biftek bir bardak likör bir şişe kafur streptomycin, uranyum...
In other words, that female body gently undulating up there on stage is a juicy steak, a glass of liquor, a bottle of camphor, streptomycin, uranium...
# Yol verin, dikkat edin, usulca yana çekilin.
Clear the way Watch out, kindly step aside
Böylece onun dediği gibi yaptım ve usulca rahmine sokulup,.. ... sanki bir beşikteymişim gibi orada huzur içinde, horul horul uyudum.
So I did as she said and crept inside her womb, and I slept there so soundly and peacefully, rocked to sleep as if in a cradle.
Ay, usulca gözden kaybol, kaybol Kaybol, kaybol gözden.
Moon, you just fade, fade Fade, fade away
Sabah olunca ihtiyar adam kapısından artık solmakta olan aya bakarak yatağından usulca kalktı ve pantolonunu düzeltip giydi.
In the dawn, the old man simply woke looked out the door at the dying moon, unrolled his trousers and put them on.
Cindy'nin cesedi körfeze usulca batarken, öykümüzün hoş deniz kıyısı sahnesinde ayrılıyoruz.
And as Cindy's body slowly sinks into the bay, we take leave of the lovely seaside setting for our story.
Evet ama usulca.
Yes, but softly.
Kapıyı usulca açtı, sakince içeri girdi.
So she oozes in, real quiet
Usulca kapıyı araladığımda... o aynadan görmüştüm seni.
I saw you in that mirror... when I silently opened the door.
Sonra Catherine usulca ayağını çekti.
She moved hers away first.
- O zaman başladığın işi neden usulca devam ettirmiyorsun?
- Then why do you not quietly proceed? - I am fully prepared to die.
... bombayla usulca uğraşırsanız, karşınıza bir çok kablo çıkar, kilidi kurcalarsanız anında, gecikme olmadan patlar.
Tamper with the rig, you mess with the wires, you try and pick the lock... instantly, without delay... boom.
Kuyruk pervanesini vurup bizi usulca inmeye zorluyor.
He's trying to hit the tail rotor. Let us down easy.
Usulca öp beni Gerçekten sev
So kiss me tender, love me true
Usulca çevresini sardık...
We stole up on it. We got in a circle -
Bir fare kapanıyla... usulca maymun yakalayacağız.
Softly, softly catchee monkey, with a mousetrap.
Ben kara faresiyim, denizin geminin yanlarına usulca çarpması güzel bir kitap okumak...
I'm a landlubber, you see. And, well, to hear the sea gently slapping the sides of the ship, to be curled up with a good book...
Kulağına usulca fısıldadım,'Ne güzel dudakların var'diye
I whisper in her little ear : What lovely lips you have
Kulağına usulca fısıldadım,'Ne güzel gözlerin var'diye
I whisper in her little ear : What beautiful eyes you have
Kulağına usulca fısıldadım,'Saçların ne güzel'diye
I whisper in her little ear : What pretty hair you have
Kulağına usulca fısıldadım,'Bluzun ne güzel'diye
I whisper in her little ear : What a pretty blouse you have
Kulağına usulca fısıldadım,'Eteğin ne güzel'diye
I whisper in her little ear : What a nice skirt you have
Kulağına usulca fısıldadım,'Başka bir filme gidelim'diye
I whisper in her little ear : Let's go to the movies
Şimdi tüm bunların ne anlama geldiğini usulca anlatacaksın bana.
Now you will kindly tell me what this is all about.
Sessizce, usulca... Sessizce...
in silence... in silence in silence
Ellerimi usulca ona yaklaştırıp dokunmaya cesaret edebildim...
I inch my hands forward... and I dare... to the right...
Yavaş yavaş açılıyor ve gece usulca içeri giriyor.
It gently, gently opens, and the night steals softly in.
Artık yapabileceğin tek şey usulca Buda'nın yolunda ilerlemek.
All you can do now is quietly go on your way to Buddhahood.
Kahvaltı tepsisini odana getirecekler... sen de usulca gelip beni uyandırırsın.
They'll bring the tray to your room, and you can tiptoe in to wake me up.
Yanına usulca geldik, ama dinlenmeye ihtiyacın var gibiydi.
We crept up but you looked as if you needed the rest.
Usulca yat ve bırak ne isterse yapsın.
Just lie down quietly and let him do what he wants...
Tanrı gibi saygındı, ama Ma anlayamadan, kötülük... ona usulca yerleşmişti
They respect Ma like god, but the evil was planted quietly. Ma didn't realize it.
Doğru ya! Halbuki usulca yaklaşıp röntgenlemeliydik!
Right, we should have just sneaked up
Nehir usulca süzülüyor dağlara...
Loving river flows across...
Mutsuzluk, üzerine çökmedi neredeyse usulca sokuldu sana.
Unhappiness did not swoop down on you, it insinuated itself almost ingratiatingly.
Elini usulca yukarıya doğru kaydır.
Let your hand slowly slide up.
Olacak iş değildi! Ama bu sırada kapı usulca açılıverdi.
Then the door opens slowly
Usulca.
Gently.
Yumuşakça, usulca..
Soft, soft, so it soon gets delicious.