Utanmıyor musun translate English
399 parallel translation
- Utanmıyor musun?
Aren't you even embarrassed?
Utanmıyor musun?
Aren't you ashamed?
Hiç utanmıyor musun?
Now, aren't you ashamed?
- Utanmıyor musun?
- Aren't you ashamed?
Artık utanmıyor musun?
No longer shy?
- Utanmıyor musun?
- You ain't ashamed?
Hiç utanmıyor musun?
Aren't you ashamed of yourself?
Sensir Dükü'nin sımsıcak evinde insnlar otururken ve diğerleri orada yırtık elbiselerle rüzgarda donarken böyle bir hayat sürmeye utanmıyor musun?
You're living this wonderful life while those poor people have tattered clothes.. out in the howling wind, while the Duke of Sensir has blazing hot rooms...
Ona söyle : "Seni fettan, utanmıyor musun?"
"Wretched thing, aren't you ashamed?"
Ne bu? Amca, utanmıyor musun?
Uncle, aren't you ashamed?
Ivan Ivanovich, utanmıyor musun?
Ivan Ivanovich, aren't you ashamed?
Kendinden utanmıyor musun?
Aren't you ashamed?
Kendinden utanmıyor musun?
And aren't you ashamed of yourself?
Hiç utanmıyor musun?
Aren't you ashamed?
- Seni yaşlı keçi, utanmıyor musun?
WHY, YOU OLD GOAT. AREN'T YOU ASHAMED.
Kendinden utanmıyor musun?
Aren't you ashamed of yourself?
Karın hakkında böyle konuşmaya utanmıyor musun?
Aren't you ashamed to talk like this about your wife?
İsyancıları desteklediğin için utanmıyor musun?
Aren't you ashamed to support the rebellion?
- Utanmıyor musun?
Don't they feel ashamed?
Kalbinin yanında taşıdığın heykelciğin huzurunda utanmıyor musun?
Don't you feel shame before the goddess of mercy?
Utanmıyor musun yaşamaya?
Aren't you ashamed you exist?
Evli olmamaktan utanmıyor musun?
Aren't you embarrassed about not being married?
- Utanmıyor musun? - Hayır, efendim.
- Aren't you ashamed?
Arliss, o adama taş atmaya utanmıyor musun?
Arliss, aren't you ashamed, throwin'rocks at that man?
Hiç utanmıyor musun?
You should be ashamed.
Kuzenlerin arasını açmaya utanmıyor musun?
Aren't you ashamed, coming between cousins like that?
İçimdeki annelik dürtüsünü uyandırmaya utanmıyor musun?
You do not have shame to awaken the mother in me
Utanmıyor musun? Böylece herkes öğrendi ;
All right, everyone knows now!
- Ne dedi? Utanmıyor musun? Hırsız yumurcak!
Li'l thief!
O kadar kuşkulandın, utanmıyor musun şimdi?
Now, aren't you ashamed of those suspicions you had?
Kızının ölüsünü yeni gören bir bayanı itmekten utanmıyor musun sen!
Aren't you ashamed of shoving a poor woman who has just seen her child die?
- Utanmıyor musun?
- What do I have to do?
Utanmıyor musun sen yaşlı sarhoş?
Aren't you ashamed of yourself?
Seni koca pislik, utanmıyor musun?
Why, you great brute, aren't you ashamed?
Babanın yüzünü düşüreceksin... Utanmıyor musun?
You're going to make your father lose face.
Yaptıklarından utanmıyor musun?
Aren't you ashamed of what you're doing?
Bu kadar eski bir arabayı çekiçlemeye utanmıyor musun?
Aren't you ashamed, pounding on that old car like that?
Bahçeyi bozmaya utanmıyor musun?
Yet you kill grapevines. Shame on you!
Yüzünü göstermeye utanmıyor musun?
Aren't you ashamed to show your face?
O yetimi gücendirmeye utanmıyor musun.
Aren't you ashamed ofyourself? You'd cheat a poor orphan?
Hiç utanmıyor musun?
Ain't you ashamed?
- Ne? Utanmıyor musun hiç?
Aren't you even ashamed of yourself?
John Wayne filmleri görmediğin için utanmıyor musun?
Aren't you ashamed you haven't seen a John Wayne picture?
Bil ki, oğlum Amherst'de en iyi Amerikan öğrenci seçildi. Utanmıyor musun?
For your information, wise guy... my boy made All-American at Amherst.
Hiç utanmıyor musun?
I'm surprised at you.
Hamile bir kadını kandırmaya utanmıyor musun?
It just ain`t right cheatin` from a pregnant lady.
Karanlık yüzünü ifşa etmekten utanmıyor musun?
Aren't you ashamed to reveal your dark side?
Utanmıyor musun?
Else, I'll beat you to pulp I'm going to kill you! Aren't you ashamed? Give it to me.
Ciro utanmıyor musun?
Ciro, shame on you!
Utanmıyor musun? Dokunma bana!
Don't touch me!
Şimdi de utanmıyor musun sevgili kardeşim?
Well, sister, aren't you ashamed now?