Uvey translate English
2,038 parallel translation
- Efendi Timothy'nin adını haykırıyordu. Üvey kardeşimiz olur kendisi.
He was shouting master Timothy's name.
Üvey oğlu.
His stepson.
Üvey babasının Ziyaretçilerden olduğunu biliyor muydu?
- Does he know his stepfather was a V? - No.
Üvey babanın eski bir arkadaşıyım.
I was a friend of your stepfather.
Üvey babamın ne düşündüğü konusunda konuşmak istemiyorum, tamam mı?
I'm not interested in talking about what my stepdad thought, okay?
Üvey babasıyla mı ilgili?
- His stepfather?
Üvey baban, onların dünyada var olduklarını hiç kimse bilmiyorken direnişi başlatan kişiydi.
Your stepfather started the Resistance before anybody even knew they were here.
- Üvey baban, eşyalarını nerede saklardı?
Where did your stepdad keep his things?
Üvey babamı ne kadar iyi tanıyordun?
How well did you know my stepdad?
Üvey babamın intihar notu sahte miydi?
My stepdad faked that suicide note?
Üvey baban sizi terk etmedi.
Your stepfather didn't abandon you.
Üvey babanın çözümü ise, yüzüne bir hokey maskesi takmak.
I was gonna talk to Violet about it, but it's her first day back.
Üvey babanla nasıl gidiyor bakalım, Scott? Yani, evlendiklerinden beri.
So how's it been with your stepdad Scott,
Üvey baban nasıl?
How's your stepdad?
Üvey babanla ilk tanıştığımda senin için çok endişeleniyordu. Gerçek bir baba gibi.
You know, when I first met your stepfather... he worried about you like... like a real dad.
Üvey babanız yeni bir işe başlamıştı, değil mi?
Your stepdad had just started a new job.
Üvey babama sikkeleri çaldığımı söyledim, o da beni evden attı.
I told my stepfather I stole the coins, and he kicked me out.
Üvey anne olmakla pek ilgileneceğini sanmıyorum.
- I can't imagine she'd be interested in being a stepmother.
Üvey kardeş sayılır mı?
Well, does stepbrother count?
Üvey babamın çevresi başarılı kadınlardan rahatsız olmayan erkeklerle dolu.
My stepfather has surrounded himself with people who are not intimidated by a woman's success.
Üvey babanın başına gelenleri duyunca çok üzüldüm.
I'm sorry to hear about your stepfather.
Üvey kardeşinle ne kadar yakın olduğunu bütün dünyanın bilmesini istemiyorsan konuşmazsın.
No, not unless you want the entire world to know how close you are with your stepsister.
Üvey kardeşlikten öte bir şeyler.
Way beyond stepsiblings.
Üvey kardeşlikten çok öte.
Way beyond step-siblings.
Üvey kızın evine gelmiş, gözünüz...
Congratulations on the homecoming of your...
Hayır, cenaze. Üvey babası ölmüş.
Nope, funeral- - his stepfather died.
Üvey babası.
It's his stepdad.
Üvey oğlunu da biliyorum.
Oh, and I know about your stepson.
Üvey babam, Package Express'in bilgi teknolojisi destek bölümünde çalışıyordu ama asıl tutkusu, bir şeyler icat etmekti.
My stepdad worked I.T. Support for package express, But his real passion was inventing stuff.
Üvey babası beni kazıklamasaydı. birlikte bir işe girecektik.
Were gonna get into a business venture, too, Until his stepdad screwed me.
Üvey babam.
My stepfather.
Üvey kardeşiyim!
Half-sister.
Üvey kızkardeşi Elizabeth, 1558'de tahta geçti.
Her half-sister, Elizabeth, succeeded her in 1558.
Üvey annesini hamile bıraktım.
Got her stepmom pregnant.
Üvey oğlum.
Stepson.
Hayden, Susannah'ın kızı değil. Üvey evladı.
Okay, Hayden was not Susannah's daughter, she was her stepdaughter.
Üvey babası.
His stepfather.
Üvey ağabeyini öldürmek için kullandığın okyanusun dibinde.
The one that you used to kill your half-brother is at the bottom of the ocean.
Üvey babası yani?
So you're her stepdad?
- Üvey kardeşim.
Step-sister!
Üvey bile olsa zaten ona bakan bir babası ve yolunda giden bir aile hayatı varmış.
He's already got a stepdad that he loves back home, he's already got a family.
Üvey babasının soyadını almak istiyormuş.
He's planning on taking his stepdad's name.
Üvey Stan, tenis dersleri almaya başlaması gerektiğine karar vermiş.
Step-Stan decided that she should start taking tennis lessons.
Gerçi Üvey Stan'in yeni bir otel yaptırmasıyla ilgili bir şeyler duymuş olabilirim ve biliyorsun bunun için valinin onayının alınması gerekir.
I might have heard something about Step-Stan building a new hotel, though, and, uh, you need government approval for that.
Üvey annesinin kredi kartını çalmış, Internet'ten bilet almış, sonra da güvenliğe yalan söylemiş.
She stole her foster mom's credit card, then bought a ticket online, and then somehow lied her way through airport security.
Üvey ailesi Ellie'nin kaybolduğunu anlamamış bile.
The foster family didn't even know Ellie was missing.
Üvey babam Lokerenli.
My adoptive father comes from Lokeren.
Üvey kızının Şükran Günü'nü seninle geçirmek istememesine üzüldüm.
Look, I'm sorry your stepdaughter didn't want to spend Thanksgiving with you.
- Üvey kardeşimin kuzeninden. İlk silahın.
Where'd you get it? My stepbrother has a cousin.
- Üvey, şu çeneni kapatır mısın?
Halfling, just do us all a favor and shut up.
Üvey babam öldü.
My stepfather is dead.