English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ U ] / Uyandım

Uyandım translate English

9,201 parallel translation
Dağlarda uyandım. Barajın çok üstünde.
I woke up in the mountains, way up above the dam.
Midemde bir hisle uyandım. Sanki bir şey yanlış. Sanki çok kötü şeyler olacak.
I woke up with this feeling in the pit of my stomach, like... like something's wrong... like something terrible's gonna happen.
Dağların içinde uyandım. Barajın üzerindeki yolun oralarda.
I woke up in the mountains, way up above the dam.
Bu sabah umut dolu bir şekilde uyandım.
I woke up this morning feeling hopeful.
Bir sabah uyandım ve o bavulunu hazırlıyordu.
I woke up one morning, and she was packing a suitcase.
Sadece koştum. Sonra hastanede uyandım.
I ran and I ran and then... the next thing I knew, I woke up in the hospital.
Başımda bir yara ile uyandım.
Hmm. I know I woke up with a gash in my head.
Kilisenin bahçesinde uyuyakaldım, ve küçük, karanlık bir yerde uyandım.
I fell asleep in a churchyard, and woke in a small dark place.
- Ve sonra at yalağında uyandım.
And then I woke up in a horse trough.
Hayır, bu sabah uyandım ve- -
No. No, no. I woke you up this morning.
Valla, erken uyandım ya.
Well, got up early.
Hatırlıyorum bizim yatak odasına gidip ve yaptığımızı, ama sonra ki gün uyandım ve neredeydim fikrim yoktu.
And I remember us going to the bedroom and doing it, but I woke up the next day and I had no idea where I was.
- Kimin yatağında uyandım az önce?
- Whose bed did I just wake up in?
senin gibi değildim geç saatlere kadar çalışıyordum Henry benim için endişeleniyordu "bu, tüm gece devam edemez" ona böyle söylediğimi hatırlıyorum bana "uyumak zorundasın yoksa hiçbir işe yaramayacaksın." demişti ve o gün göğsümde bir kitapla uyuyakalmışım sonra uyandım Jacob evde değildi ben uyuyordum, o ise boğuluyordu.
Not like you. I'd stay up late studying. Henry was worried about me.
Bunu anladım, ama uyandığında...
I understood this, but when you're waking up...
Çünkü küçük İngiliz buldogum uyuyuyor ve uyandığında ben yanında olmazsam korkar.
'Cause I just, like... My little sleeping British bulldog here is gonna wake up, and he's gonna get scared if I'm not there.
Uyandınız mı?
Hey, are you awake?
sayısal database'i kullanmamamın nedeni, alarmları çaldırmak ve Nighthorse'u uyandırmak istemiyorum.
The only reason I'm not using a digital database is because I don't want to sound alarms and attract Nighthorse's attention.
Uyandın mı?
You're awake?
Sonra bildiğim tek şey Bieber'a benzer biri olarak uyandığım.
Next thing I know, I wake up looking like Bieber.
Uyandığında sana yardım etmeye çalıştığımı hatırla.
When you wake up, just remember that I'm trying to help you.
- Uyandırdım mı?
I wake you?
Her sabah uyandığımda gördüğüm tek şey ayaklarımı hissedemiyor oluşum. Bunu tekrar tekrar yaşamak zorundayım.
Every morning, that first moment when I wake up and I realize I can't feel my legs I'm forced to relive it.
Uyandırdığım için özür dilerim.
Sorry if I woke you up.
Biliyorum ama o da herkes gibi yaşam kapsülünde uyandı ve burada kalarak doğru mu yanlış mı yaptı bilmiyorum.
I know, but she woke up in that stasis pod like everybody else, and that tells me that she did something right, or wrong, to be here.
Ama sabahın 2'sinde kırmızı biber kokarak eve geldiğinde beni uyandırmanı sevmiyorum.
What I don't love is hauling ass out of bed at 2 : 00 a.m. when you come home from a stakeout smelling of chili dogs.
Uyandırıp konuşturmamız lazım.
Boo-hoo. We got to wake him up, make him talk.
Sırf uyandığım için sabah bana bu çıkartmayı verdi.
She gave me this sticker this morning just for waking up.
Hepimiz senin gibi hafızalarımız olmadan kim olduğumuz ve buraya nasıl geldiğimizi bilmeksizin uyandık.
We all woke up just like you, no memories, no idea who we are or how we got here.
Bu senin anılarından biriydi. Beni uyandırdıklarında gördüğüm anı, seninkiydi. Eminim.
It was one of your memories... that's what I was experiencing when they pulled me out, I'm sure of it.
Adrenalin versek, bu onu uyandırır mı?
That should wake her up?
Kapsülde bulduğumuz kadını uyandırmaya hazırlanıyorum. Tamam.
I'm preparing to wake the woman we found in stasis.
Nefes alıyor ama uyandıramıyorum, ona yardım eder misin?
She's breathing but I can't wake her, can you help her?
Uyandığımızda bir grup yabancıydık.
When we woke up we were just a group of strangers.
Walt, Cabe'in yanımızda olmayışı bende büyük endişe uyandırıyor.
Walt, I have major concerns that Cabe isn't with us.
- Ne iskelede falan mı uyandın?
What, did you wake up on the docks?
- Uyuyan devi uyandırdım.
- I have awoken a sleeping dragon.
onu uyandıracaksın dışarı mı çıkmak istiyorsun?
You wanna go out?
O zaman kimi uyandırdığımıza dikkat etsek iyi olur.
Then we better be careful who we wake up.
Kaynaklarımız bitince dostlarım erzaklarını benim için feda ettiler. Vücudumun istediği gibi her şeyi içip bitirmiş olsaydım onları uyandırmak için elimde bir şey kalmazdı.
I was forced to confront the animal that I had become, and as we ran out of resources, my friends sacrificed their rations for me, and I knew if I drank everything, as every bone in my body demanded,
Uyandın mı?
Awake now?
Sabah 5'te uyandırılma, dostum, bu yeterince kötü.
5 : 00 a.m. wake-up call, man, that's bad enough.
Uyandın mı? Kapının önündeyim.
Are you out of bed?
Donna'yı uyandırmayalım.
Uh. Let's not wake Donna.
Ama ertesi sabah uyandığımızda yeniden başladı.
And then we got up tomorrow, the next day, and did it all over again.
Uyandırayım mı?
Do you want me to wake her up?
- Hayır, ben uyandırırım.
No. Let me do it.
Sonra uyandığımda yataktaydım ; hiçbir şey olmamış gibi.
Then I woke up, and I was in bed, as though nothing happened.
Evet ama seni uyandırdım.
Yes, and I woke you up.
Seni uyandırdım sonra tekrar yemek yemeye başladın.
I woke you and you started eating again. But I went back to sleep first.
Uyandığım zaman bebek yapalım.
When I wake up, let's have a baby.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]