Uğrayacağız translate English
264 parallel translation
Ama önce buraya uğrayacağız.
We'll head in here first.
Philip ve ben Londra'ya giderken kısa bir süre New York'a uğrayacağız.
Ahem... All right, so I do know why I did. but that wouldn't interest Mr. Random.
Bunları yerine ulaştıramazsak bozguna uğrayacağız.
If we don't deliver these, we're defeated.
Ama yolda bir yere daha uğrayacağız.
We have to make a stop on the way.
Ama önce bir kaç dakikalığına tiyatroma uğrayacağız.
But I just want to stop by my theatre first for a couple of minutes.
Benim eve de uğrayacağız nasılsa.
I'll have to stop at my place, anyway.
Jess Ryman'la beraber Şerifin yanına uğrayacağız.
Jess Ryman and me'll drop in on Bill Jorden.
Sizi iyi ağırlamışlar mı diye bakmak için yarın uğrayacağız.
We'll be up tomorrow, see if they're treating you right.
- Uğrayacağız.
- We'll be back.
Önce bir mezarlığa uğrayacağız.
First we're gonna stop at a cemetery.
Ama önce Cizvit misyonuna uğrayacağız.
But first, we will stop at the Jesuit mission.
Fotoğraf sizde kalsın. Gene uğrayacağız.
I'll leave the photos, you get back to me.
Sadece bir bardak şampanya için beş dakika uğrayacağız.
We'll drop by for five minutes, just to have a glass of champagne.
Oraya daha sonra uğrayacağız.
But we'll go there later.
- Uğrayacağız.
We'll drop by. Oh, good.
İki yere daha uğrayacağız.
Got two more stops.
Yarınki sözlüde büyük bir hezimete uğrayacağız Ted.
We are in danger of flunking most heinously tomorrow, Ted.
Önce senin evine uğrayacağız.
First, stop at your place.
Tamam, daha sonra uğrayacağız.
OK, we'll stop by later.
O arada, eski arkadaşın Mösyö Charles'a uğrayacağız.
In the meantime, we pay a visit to your old friend, M. Charles.
- Tekrar ediyorum, saldırıya uğrayacağız.
I repeat, we're gonna be attacked.
Güzel bir yolculuk yapıp, temiz dağ havası alacağız. Bir de arkadaşlarıma uğrayacağız. Shay-Ling'e.
We'll take a nice little trip, breathe some fresh mountain air, stop by my friends, the Shay Ling.
Hayal kırıklığına uğrayacağız, ama sizi yanlız bırakacağız.
We'll be disappointed, but we'll leave you alone.
Sizin arkadaşa bir uğrayacağız.
We're going to your pal.
Kaptan, bir saldırıya uğrayacağız.
Captain, we're about to be attacked.
Şimdi ya osuruğumuzu tutup ani yanışa uğrayacağız ya da osuruğumuzu salıp tüm gezegeni öldüreceğiz.
Now, either we hold in our farts and spontaneously combust, or we let our farts out and kill our entire planet! I'm, for one, am not farting anymore!
Seni özledim ve seni öpmek istiyorum. Uçuş sırasında Paris'e uğrayacağız. 18 saat sonra Memphis'te olurum.
I'm outta here in two minutes and I'm pickin'up the sweep through Paris... so I should be back in Memphis about 18 hours or so.
Eğer benim doğru kişi olduğumu düşünmüyorsanız hayal kırıklığına uğrayacağım, ama tabii dava her şeyden önce gelir.
If you don't think I'm the right person... it will be disappointing, but the cause must come first.
Arada uğrayacağı çok yer var ama yarın öğlen oraya varırsınız.
She's making a lot of stops, but you'll get there tomorrow afternoon.
Söylesenize size uğrayacağımı düşündüğünüz için mi bu sabah dışarı çıktınız?
Tell me something. Did you go out this morning because you thought I might call?
Evimize daha sık uğrayacağınızı umarım.
I trust we'll still see you often at the house.
Uğrayacağınızı tahmin ettim.
I thought you might stop by.
Henry Kissinger'ın ne zaman... uğrayacağını bilmek imkansız, değil mi?
You never know when Henry Kissinger is going to drop in, do you?
Ama Tony saldırıya uğrayacağımızı öngördü.
But Tony has predicted that we WILL be attacked.
Peki, gel önce oyunu bitirelim! Sonra Ustana uğrayacağım Onunla derhal yola çıkacağız!
Let's finish this game of chess I should go with your teacher I have nothing much to teach you
Uğrayacağımız çok yer var daha.
We still got a lot of places to stop at.
Uğrayacağız.
We will.
Bak burası son uğrayacağımız yer, tamam mı?
Look, this is the last stop and then we're there, okay?
Esir düştüğünde tecavüze uğrayacağınızı bilmiyor musunuz?
Ever think about what happens when you're captured, Lieutenant?
Notlarınızı almak için uğrayacağımı söylemiştim.
I said I was gonna stop by to pick up your notes.
Bu tarz spekülasyonlar ilgi çekicidir, lütfen daha sonra hayal kırıklığına uğrayacağımız şeyler yapmayalım.
That was when you were a Borg. You seem to forget you're a good deal more human now. I assure you, I have not forgotten.
Ve kanalımızın bu nedenle uğrayacağı maddi zararın tamamından sorumlu oluyorsun.
And you're liable for all the station's financial losses.
Öncelikle uğrayacağımız bir yer var.
We have a stop to make first.
Bara uğrayacağım sonra da Yoşikawa ile buluşacağız.
I'll drop in at Starts and meet Yoshikawa tonight.
Arkadaşlar toplandı. Uğrayacağımızı söyledim.
He's having a get together and I told him I'd stop by.
Kafam karıştı. Sizi Paul göndermiş olmalı. Randevu için uğrayacağınızı söylemişti.
- Now, we've got three contestants.
Eşim uğrayacağınızı söylemişti.
My husband said you'd be calling.
Siz ve eşiniz gemide ve uğrayacağımız limanlarda serbest olacaksınız.
You and your wife will be free on board ship and in our ports of call. As my guests, say.
- Operaya gitmeden buraya uğrayacağımızı bilmiyordum. Gülümse ve partiye katıl.
Look, I didn't know we were stopping by here on our way, so just put on your party face and deal with it.
Maça giderken buraya uğrayacağımızı söyleyebilirdin.
You could have told me we were stopping here when we left.
Kısa sürede bu davalarda ilerleme kaydedilmezse dava açmak için zaman aşımına uğrayacağının farkında mısınız?
You realise, if no progress is made soon on these cases we'll be time-barred from prosecuting.