Uğrayıp translate English
2,346 parallel translation
Babanın gaziler toplantısına gidiyorduk buradan geçerken de dedik ki neden uğrayıp birkaç gün size yardım etmiyoruz?
We were on our way to your father's veteran convention, and we were passing through and we thought, why not stop by and help you out for a few days?
Evet. Şöyle bir uğrayıp süper kahraman olduğumuz için bir selam vereyim dedim.
Yeah, I just wanted to swing by, you know, say hi, as one superhero to another.
Burada olduğum süre boyunca yattığım tüm kızlara uğrayıp selam vereceğim.
I'm going to stop by and say hi to all the girls that I've ever slept with the whole time I've been here.
Darlene, buradan geçiyordum ve uğrayıp bir selam vereyim dedim.
I was in the area, and I just wanted to stop by and say hello.
Brandon ekonomi dersinde, ve benim uğrayıp garajdan birkaç eşyayı almamı istedi.
Brandon is at econ class, And he wanted me To pick up a few things in the garage.
Umarım babam hüsrana uğrayıp orta parmağını hareket ettirmeye başlamamıştır.
I hope Dad didn't get frustrated and do his crank-up-his - middle-finger thing.
Evime uğrayıp sonra da reaktöre geçeceğim.
I'm going to stop by my house, and then head to the station.
Ben sadece uğrayıp ne yaptığını görmek istedim.
I just wanted to stop by and see how you're doing.
Sadece uğrayıp bir merhaba demek istedim.
I just wanted to come by and say hi.
Sadece uğrayıp bir selam vereyim dedim.
I just wanted to come by and say hi.
İlk kez çocukları gece yalnız bıraktık da geçerken uğrayıp ortalığı bir kolaçan edebilir misin diyecektim.
Um... It... it's the first time we've left the kids alone overnight, and I was just wondering if maybe you could stop by and check in on them.
Yukarıda saldırıya uğrayıp.. buraya yuvarlandığını mı düşünüyorsun?
So you're thinking she was assaulted up there and fell down this embankment, landing here?
O yüzden bir uğrayıp, özür dilemek istedim.
Hence l decided to drop in and to say sorry.
Ofise uğrayıp kameramı almam gerek.
I have to stop at the office to get my camera.
Neden Uthai'e uğrayıp anneni ziyaret etmiyoruz?
Why don't we drop in to see your mom in Uthai?
Mutasyona uğrayıp tipi kaymış olduğu için mi?
You mean because of how grotesquely they've all been mutated?
Uğrayıp bizzat şu uğraştığın iş her neyse adamlarım bensiz halledebilir demek istedim.
Listen, just wanted to stop by and tell you myself whatever this thing is you got going on I think my guys can handle it without me. You know what I mean?
Şehirde halletmem gereken işler vardı uğrayıp merhaba demek istedim ama sanırım artık kimse burada çalışmıyor.
I had some errands to run in the city and I... I thought I'd pop in and say hello, but apparently nobody works here anymore.
Bir de yeni eve uğrayıp işler ne alemde kontrol edeceğim.
Also, I'm gonna drop by the new house and see how the work's coming.
Matt bu arada, yolumuzun üstündeyken size uğrayıp buzdolabına biraz yemek bıraktık.
Oh, and Matt, on the way here we stopped by and putted some meals in your fridge, all ready to nuke.
Kızımla yemekten dönüyorduk ve otele gitmeden bir uğrayıp merhaba diyelim istedik.
My daughter and I were on our way back to the hotel from dinner, and we thought we'd drop by and say howdy.
Bizi uğrayıp, evimizde öttüğünüz ve kuşumu fırlattığınız için teşekkür ederim.
It was very nice of you to stop in and squawk around and throw my bird.
Ben John Smith, Sizin eski bir öğrencinizim. Bu civardaydım ve bir uğrayıp selam vermek iyi olur dedim.
I'm John Smith, a former pupil of you and I was in the neighborhood and I thought I'll drop by to say hello.
Saldırıya uğrayıp çoğumuz kaçırılmıştı tek kurtulan bendim.
We were attacked, abducted... and I was the only one who survived.
Aslında, bu hafta bankaya uğrayıp, evrakları imzalayabilirsiniz.
Ln fact, you can come down to the bank this week and sign the papers.
Ben sadece bir uğrayıp bu akşamı sabırsızlıkla beklediğimi söylemek istemiştim.
I just... wanted to drop by and tell you how much I am looking forward to tonight.
Bazen, cinsel tacize uğrayıp psikolojik rahatsızlık duyan kişiler kendi cinsel organlarını keserler.
Sometimes people get problems because of these abuses ... mutilate their own genitals
Uğrayıp bir selam vereyim dedim.
I thought I'd come over and say hello.
Valerie aradı da, uğrayıp almam gereken bir şey varmış.
Valerie called, Did he mention that there was something I could collect?
Ne zaman kiliseden gelsem, uğrayıp onu ziyaret ederim.
Whenever I come from the church, I stop by and visit her.
Bugün hastaneye uğrayıp seni öğle yemeğine çıkarırım diyordum.
I thought I'd swing by the hospital today, take you out to lunch.
Evet bir uğrayıp selam vereyim dedim.
Yeah, just, uh, thought I'd pop in, say "hey."
Bugün işe gelmemiş ben de uğrayıp hasta mı diye bir bakayım dedim.
He didn't show up for work, I thought I'd see if he's sick.
Ne yapacaktım ki? Bir seferlik yemekhane gösterisi için mağazaya uğrayıp salak bir benekli şemsiye almak için işe geç mi kalacaktım?
What was I gonna do... go late to work so I could drive by the mall and buy a stupid polka-dot umbrella for a one-time lunch performance?
Sonra buraya dönüp Arnavut nüfusun yoğun olduğu mahallelere giderek düzmece olduğunu düşündüğü işyerlerine uğrayıp genç kadınlara kartını vererek yardıma ihtiyaçları olduğunda arayabileceklerini söylüyormuş.
And back here, she went to neighborhoods with a heavy Albanian population and visited businesses that she thought might be covers, always slipping young women her number, telling them to call her if they need any help.
Uğrayıp Royce'dan çıkardığın mermilerin balistiğe gitmek için hazır olup olmadıklarına bakayım dedim.
I thought I'd stop by and see if those bullets you pulled out of Royce were ready to go over to Ballistics.
Uğrayıp neler oluyor bakmak istedim ama sanırım şekerleme getirmeliydim.
I was just stopping by to see how things were going, but it looks like I should have brought marshmallows.
En azından uğrayıp bir ziyaret edebilir misin?
Will you at least come down and pay us a visit?
- Uğrayıp, şunu söylemek istemiştim... - Ne?
- I just wanted to drop by and say...
Dava annesi tecavüze uğrayıp, öldürülen Bayan Cerone'nun.
It is Miss Cerone's, whose mother was raped and murdered.
Yarın akşam kadın işten eve döndüğünde uğrayıp onunla görüşeceğim
I'll pass by and talk to her tomorrow night when she gets home from work.
Dün evine uğrayıp not bıraktım.
I stopped by your house yesterday, left you a note. Ah.
- Ekstra için şehre gittiğimize göre Chalmette'e uğrayıp deniz mahsulü yiyelim.
Since we're running up to the city for the gig, let's stop at Chalmette for some seafood.
Biz de kan bankasına uğrayıp üstümüze düşen meblağı çektik.
We stopped at a blood bank and made a withdrawal of our own.
Yapılmış birçok araştırmaya göre çocuklukta suistimale uğrayıp zarar görmüş ve bu gene sahipseniz şiddetli bir suç işleme ihtimalinizi dört kat artırıyor.
Well, according to numerous studies, if you suffered severe childhood abuse and possessed this gene, it increases your chances of committing a violent crime by... four hundred percent.
Uğrayıp bir şans dileyim dedim.
I just wanted to wish you luck.
- Bu arada, bir ara uğrayıp birkaç şey almak istiyorum.
- Oh, I do need to come by and pick up some stuff.
O'Donnell'a uğrayıp özür dilesen iyi olur.
You better go over to O'Donnell and apologize.
Birbirimizi etrafta sık sık göreceğiz,.. ... bu yüzden ben de uğrayıp kendimi tanıtayım dedim.
Anyway, we're going to be seeing each other around campus, so I just thought I'd drift on in and say hey.
- Aklımdan gitmiş. Yarın pazara uğrayıp birkaç şey almalıyım- 60 dolar nasıl?
- I totally forgot I have to get up and go to the farmer's market and I just need a little bit of- -
- Saat 3'te uğrayın.
- Drop in at 3 p. m.