Uşağın translate English
723 parallel translation
Şimdi, o aptal sıskaya, parşömen neredeyse ortaya çıkarmasını söyle ve onu adamın Nübyeli uşağına ver.
Now tell that weak fool to get that scroll, wherever it is, and hand it to his Nubian servant.
Uşağın gösterdiği ilk odayı tutuverdim.
I just took the first room the houseboy showed me.
Beni her zaman naçiz bir uşağınız olarak görebilirsiniz.
You will always find me your most humble servant.
Ama uşağınızı yanınızda götürmek yakışık olmaz efendim.
But it is highly improper for you to take your valet about with you, sir.
Haber verdiğim için üzgünüm efendim, uşağınız tutuklandı.
I regret to report, my dear sir, that your manservant has been arrested.
Uşağını gördüğümde farkettim ki sana böyle iyi bakan o ben de şeytana uyup onu işe aldım.
So that when I saw your valet, and I realized that it was he who took such magnificent care of you well, I just couldn't resist the temptation of hiring him for myself.
Yeni uşağınızım.
I'm the new butler.
Kahvaltımı yeni uşağın getirmesini istiyorum!
Hey, I want the new butler to bring me breakfast!
Eğer akıllı bir kız olsaydı kendi seviyesinden iyi bir adam bulur... onunla evlenir, sonsuza dek mutlu yaşar... ve asla uşağın odasına girmezdi.
If she was a smart girl, she'd pick out some nice chap in her own social set... and marry him and live happily ever after... and never, never enter the butler's room again.
Artık bir uşağın izin gününde ne yaptığını biliyorum.
Yes. Now I know what a butler does on his day off.
Rahat ve lüks içinde büyümüş... kendi başına buyruk şımarık bir çocuk... ve o yanlış yönlendirilmiş enerjisi o kadar çocukça ki... izin günündeki bir uşağın yorumunu bile hak etmiyor.
A spoiled child who's grown up in ease and luxury, who's always had her own way, and whose misdirected energies are so childish... that they hardly deserve the comment even of a butler on his off Thursday.
Bu daha ziyade uşağın resmiyetini artırmaz mı?
Shouldn't that rather increase a butler's formality?
- Yeni uşağınız, mösyö.
- Your new valet, monsieur.
Düşesin kapısıyla bağlantıIı kapılar konusunda uşağın ifadesi hayli garip.
This testimony of the valet is very strange, monsieur concerning the doors to the duchess's room.
Biz buraya gelirken uşağınız fark etmiş.
Your houseboy noticed it as we were driving here.
Baş uşağın bu gece kaçması tuhaf.
Funny, the head boy running off tonight.
Uşağınız bavulunuzu açmıştır herhâlde?
Your valet has unpacked for you, I suppose?
- Uşağınız.
- Your butler.
Sizin uşağınız Drake bile olabilir.
He may even have been your butler, Drake.
Uşağın aşçıya kötü davranır, çünkü vale de uşağa kötü davranır.
The butler's perfectly beastly to the cook because the valet's perfectly beastly to the butler.
Bir uşağın odalara girmesi zor olmasa gerek.
Housemen don't have much trouble getting into places.
Kocamın uşağının hakkımda söylemek zorunda olduğu şey neymiş?
And what did my husband's valet have to say about me?
Sonra Alathea, İngiliz uşağını cankurtarandan kendisiyle kahvaltı yapmasını istemesi için yollar.
Alathea sends her butler to ask the lifeguard to have breakfast.
Uşağın gelmesi bir kaç saniye sürdü.
The servant was several moments in coming.
- Piyano tamircisi mi? Uşağın buraya piyanoyu tamir etmeye geldiğimi sanıyor.
Your servant thinks I'm here to fix the piano
"Uşağınız beni piyano tamircisi zannetti."
"Your servant thinks I'm here to fix the piano"
Derler ki, hiç kimse uşağının gözünde kahraman değildir.
It is said that no man is a hero to his valet.
Ayrıca şu da bir gerçek ki, hiçbir kadın, kocasının uşağına sır değildir.
It is also true that no woman is a mystery to her husband's valet.
Servetinizi bir uşağın hediye ettiğinin bilinmesine asla katlanamazsınız.
You'd find it intolerable to have it known that your wealth was the gift of a servant.
Bana tutulmuştunuz ve bir uşağa karşı hissetikleriniz için kızgındınız uşağın bunun fakında oluşuna da.
You were attracted to me and upset to feel that way about a valet and to feel that the valet knew it.
Hayır, beni uşağın olarak gördüğün için.
No, because you addressed me as a servant.
- Bir uşağın kızı.
- She's a servant's daughter.
Onu ve uşağını adam başı 1.000 sterlin borçlandırdım.
I got him and his servan s bail set at £ 1,000 apiece.
Uşağınızdan hiçbir iz yok.
There's no sign of your valet.
Uşağın mıyım senin?
Who was your servant last year?
Uşağınız Franz'la iki kişi daha müzik çalıyor.
Your valet Franz is playing for them with two others of the household.
İnsan uşağının yanında Don Juan olamıyor, değil mi?
One can't be a Don Juan to one's valet, can one?
Bu Polonya uşağının, yerimde gözü var!
He likes it, this lackey of the Poles!
Uşağınıza yerinizi söyleyeceğim.
I'll see your valet knows where you are.
- Uşağın mı sandın beni?
"Am I your servant?"
Sen Britanyanın uşağısın!
You dog of Britannia!
Madam Karenina'nın uşağı onu görmek istiyor.
Madam Karenina's butler wants to see her.
O, Egbert'ın uşağı.
- Huh? - This is Egbert's servant.
Bir takım politikacıların uşağı olmuş birine mi?
Did he give it to some unworthy political hireling?
- Onların at uşağı.
- Their stable boy.
Andre LaTour, Albay'ın uşağı.
- Andre Latour, the Colonel's body servant.
Sen İngiliz elçiliğinin uşağısın, benim değil.
You're the valet to the British Ambassador, not to me.
Size, İngiliz Büyükelçisi'nin uşağı olduğumu söylesem inanır mıydınız?
Would you believe me if I told you I was valet to the British Ambassador?
Ey canlara susamış uyku! Kurşun topuzunu indirdin uşağımın başına çalgı çalarken.
O murderous slumber, lay'st thou thy leaden mace upon my boy that plays thee music?
Bick Benedict'in uşağı! Onun kocasının.
Flunky for Bick Benedict... her husband.
Avcı uşağı kurt ve yavrularını bulmuş.
The huntsman's found a wolf and cubs.