Vanity translate English
1,178 parallel translation
Gösteriş.
Vanity.
Aslında, sen hariç, yemeğe gelen herkes Vanity Fair dergisinde çıktı.
In fact, no one dining here has not been in Vanity Fair except you.
40'ın üzerindeki erkeklerin cinsel açlığına ne denir biliyor musun?
You know what they say about sexual vanity in men over 40?
Kibir ve mutluluk... birbiriyle bağdaşmıyor.
That vanity and happiness... are incompatible.
Benim zayıfliğım ve körlüğüm senin gururunu besledi.
My weakness and blindness lead to me encourage your vanity
Eve gitmekten o kadar nefret ediyordum ki "Bana çarpın" yazan bir tabela astım arabaya.
I hated driving home so much I had vanity plates written up that said, "Hit me."
Bu ego ya da kibir değil. Ama Dr Soong beni yarattığında, bana evrenin esasını da ekledi.
This is not ego or vanity, but when Dr Soong created me, he added to the substance of the universe.
Bu kendini beğenmişlik mi?
Is that vanity?
Kibirlilik için de para alırız.
We also charge for vanity.
Gösteriş belki de.
Vanity, perhaps.
Pastor, aynaların kibir göstergesi olduğunu söyler.
Pastor says that mirrors are instruments of human vanity.
Çaresizlik ise kılık değiştirmiş kibirdir.
Despair is a form of vanity in disguise
Bir çeşit kibir mi bilmem ama sizi yakaladığında çok canınızı yakıyor.
I don't know if it's a form of vanity, but when you catch it, it really hurts
Bir keresinde hayatın bize neler göstereceğini bilemeyiz demiştin çaresizlik de kibir işaretidir dedin.
One day you told me no one knew what life had in store for them and despair was a sign of vanity
Benim ayıbım.
My vanity.
Sağ olsun, tariflerimi çalıp Vanity Fuar'ında reklamını yaptığı sırada Buffalo'daki Bremen Enstitüsü'nde aşçılık derslerine katılıyordu.
He was in my cooking class at the Bremen Institute in Buffalo, where he proceeded to steal my veal and get a very favourable mention in Vanity Fair, thank you very much!
"Üstün adam, meseleleri kibirlenmeden çözer."
"Superior man carries things through without vanity".
Kibir, kesinlikle günahların en aptalı.
Vanity is definitely the silliest of sins.
"Kibir..."
"Vanity..."
Gururumu okşayan bu şaşılası hayranlık, aniden sıkmaya başladı.
This stunned admiration, which flattered my vanity, suddenly seemed troubling.
İnanmıyorum, Richard, boşuna uğraşma!
I don't believe this, Richard, the vanity!
Gururlu Hudson Hawk.
The vanity of this man Hudson Hawk.
Başkalarına dinimizi dayatmanın kibir olduğunu söylerdi.
He said it was vanity to force others to our religion.
Her şey boş.
" All is vanity.'"
"Sadece herşeyin boş olduğunu anladığımızda boş, boş olmayacak."
"Only when we understand all is vanity, only then it isn't."
Veya belki de kısa bir bencillik anıydı.
Or maybe just a brief moment of vanity.
İyi. Bunu erkeksi kibrin için bir rüşvete dönüştürmek istiyorsan, durma.
You wanna turn this into some sop for your male vanity, go ahead.
Velcroları var, bir su pompası, kendinden mesafe ölçerli, ve mini plakası.
They've got Velcro, a water pump, built-in odometer, and vanity plates.
Kendini beğenmişliği ve bir yere kadar savunmasızlığı da öyle.
And that of his vanity and to a certain his vulnerability.
İnsanoğlunun tüm kendini beğenmişiliğine karşın, bir hayvandan farkı yoktur.
Man has no advantage over the beast, for all is vanity.
Erkeğin yanlış süsü... kibir.
A foul bauble of man's... vanity.
Cüppenle barları ziyaret etmek yerine... sence de kendi içine bakman ve bütün bu insanları... değersiz şeyleri kovalamaktan... kurtarmanın yollarını bulman gerekmez mi?
Instead of visiting pubs in your robe, don't you think you should look at yourself and try to find out whether all this popularity doesn't stem from the pursuit of pure vanity?
Bu kadar çene yeter.
That's enough jabber. Vanity.
Materyalistlerin küstah kibirleri Tanrımızın gizemi karşısında yok olur.
The materialists'arrogant vanity pales before the mysteries of our Lord.
Bağlantıyı limuzinin plakası olan MR BlGGG'e ayarlayacağım.
Then I'll ID the limo by the vanity plate "MR BIGGG".
"Ve senin bedeninden kötülüğü uzak tutmak, çocukluk ve gençliğin için makyaj dır."
"And put away evil from thy flesh, for childhood and youth are vanity."
Dünyeviliğiniz ve kibriniz.
You earthlings and your vanity.
Kibir heybetli bir zırhtır.
Vanity is a formidable armour.
Senin morarmanı da göze alarak, Binbaşı,... adını burada duyana dek seni hatırlamıyordum.
At the risk of bruising your vanity, Major, I didn't remember you until I heard your name here.
Sanırım bir miktar gurur söz konusu ne de olsa sana yaratıcı bakış açısı vermek benim fikrimdi.
Oh, I suppose there's a certain amount of vanity involved considering that giving you a creative aspect was my idea.
Capito? Paris kaprisli ve kibirli bir kenttir.
Paris is a city of whim and vanity.
"Bilgeliği, deliliği ve akılsızlığı kalbime öğrettim, ve anladım ki herşey kibir ve ruhun sıkıntısı."
"And I gave my heart to know wisdom, madness and folly, and I perceived that all is vanity and vexation of spirit."
" Kibirim O'nu uzaklaştırdı...
" My vanity drove away she...
Vanity Fair'i battığı çamurdan çıkaracağız hayatım.
We're going to blow Vanity Fair out of the fucking water, darling.
Cakalı plaka.
Vanity plates.
Kibir?
Vanity?
Kibir.
Vanity.
Yukarıdaki yatak odasında banyo da var.
Upstairs, there's a vanity in the master suite. Yeah?
Annen hep kendine özel bir banyo isterdi.
Your mama's always wanted her very own vanity.
Biliyor musunu, bence çok etkileyici!
Male vanity.
Madde anlamsızdır, hepsi boş!
Matter is void, all is vanity!