Vardıya translate English
4,936 parallel translation
Hani beni çukurda ölüme terk eden bir sevgilim vardı, demiştim ya?
You know the boyfriend that I told you abandoned me... and left me in a ditch to die?
Çarşıya yürürken gördüğümüz, çok istediğin o elbiseler vardı ya.
Well, you know those dresses you were fawning over when we walked through town?
Ya da o çocuk, yani, ne işi vardı ki burada?
Or that kid, I mean, what was he doing here?
Peki ya sen? Kesin çocukların vardır senin.
And what about you, the talkative one?
Ya, onlar hep vardır.
Oh, I've always got that.
Yeraltı hücresine kilitlediğiniz bir serseri gibi aynı kaçmak için her zaman bir pencere ya da özgürlüğe doğru kazmak için paslı bir alet vardır.
Mm. Like a drifter you lock up in a root cellar, there's always a window to break through or a rusty tool to dig to freedom.
Birisi sana broşür mü verdi ya da topluluk içinde bir arkadaşın mı vardı?
But did somebody hand you a pamphlet, or did you have a Friend who was inside the group... no, no you don't understand.
Şu adam değil miydi ya? Bize Cadılar Bayramı'nda elma veren adam vardı hani, hatırladın mı?
Wasn't it that guy, yeah, the guy that used to give us apples for Halloween, remember him?
The Devoe'ya ne kadar borcun vardı?
What do you owe The Devoe?
Şu dün geceki kız vardı ya Gideon onu soruyor da. Dediğine göre kız arkadaşıymış.
Uhabout that girl from last night umGideon is asking around about her and he'she's saying that she was his girlfriend and I'm just -
Gelen iki FBI ajanıydı. Ellerinde Sue'yu ve Sue'ya ait tüm kayıtları almak için izinleri vardı.
We were met by two FBI agents with a search warrant to take Sue and all records belonging to Sue.
Sol tarafta, ikisi alternatif olmak üzere 14 jüri vardı. Ortada, avukatların kanıtları sunmaları için geniş bir boşluk bulunuyordu. Ve sonra savcılık, bizim davada iki ya da üç avukatları vardı.
Off to the left is the jury, 12 jurors, two alternates, a large space in between where the lawyers get to pace and walk and show exhibits and things, and then we have the prosecution, which had at times two or three lawyers.
Pekala. Yarın Jamaica'ya vardığımızda Bay ve Bayan Johnson olacak, tamam mı?
Tomorrow when we're in Jamaica, we'll be Mr. and Mrs. Johnson, okay?
Hani prize taktığım oda parfümleri vardı ya?
You know the air fresheners that I plugged in?
"kanka aşkı düzeltmesi" vardı ya?
"bromance revision" I was telling you guys about?
'Deli Dumrul'vardı ya...
You know "Crazy Durum"...
Uçurtma uçurduğumuz bi gün vardı ya...
You know the day we filed kite...
- Dur ya! Kupa vardı.
I got a cup on there.
- Bak, kulüpteki kadın vardı ya.
Listen, the woman from the blood den?
Gözlerinde keder, ya da bıkkınlık vardı.
You're either looking down in disgust, or up in disdain.
Dün gece yatıya kalan iki kişi vardı.
I had a... had a couple of the guys over last night...
İşlerin çabuk hallolması için gerekli kişiler vardır ya da sizi daha fazla para için kandırmışlardır falan?
No, I mean, is it hard... like, do you have to need an expeditor or do they bilk you for more and more money or anything?
Pahalıya mâl olan zevkleri vardı ve sanırım o, babasının, tek oğlunu öldüremeyeceğinin farkında.
He had expensive tastes... and I think he knows his papi's not gonna kill his only son.
Geçen ay yattığım abla vardı ya?
The mom that I slept with a month ago?
Kreşteki çocuklarla yatıya kalma vardı.
There's a sleepover with some of the kids in the daycare.
Annelerin çocuğunu kurtarmak için arabaları kaldırdığına dair hikâyeler vardır ya adrenalin etkisini gösterdiğinde yapabildiğin şeyler hani bu öyle bir şeydi işte.
You know those stories of moms lifting cars to save their kids? Things you can do when adrenaline hits? It was one of those.
Bu menülerde vardır ya "soğuk başlangıçlar", hep gülerim.
So menus have "cold starters", right? It cracks me up.
Benim gibi hasta olan vardı ya.
The one who's sick like me.
Bu kanıya nereden vardın?
How do you know that?
Aldığın hediye çantası vardı ya?
You know that gift bag that you took?
Sokağımızda takılıp, annemden para dilenen bir adam vardı ya? - O Mike'tı.
Remember that random dude who used to hang out on our street asking Mom for money?
Şu Acosta için balık pulu dağıtımı yapan Eddy Lin vardı ya?
About our dealer Eddy Lin... Moving that fishscale for Acosta?
Şerefsizler ya. Çocukken atım vardı.
Oh, those shit stains.
Neyse, hani bir söz vardı ya...
Anyhow, what is it that they say?
Kendim beş ya da altı kişi gördüm ve bir de kilisedeki meslektaşlarımdan biri vardı.
I saw five or six myself. And that was a colleague of mine at the church.
Ya çok sessiz ya çok gürültülü tipler vardır ya, onlardan biriydi.
He was one of those guys - - he was quiet or loud.
Hani bu hafta sonu Orlando'da öğretmen seminerim vardı ya sen de benimle gelmelisin diye düşünüyordum.
And I was thinking you should come with me.
Burada polisin Alexandria'ya asıl vardığı zaman yazıyor.
It recorded the actual time that the Marshal swiped in to Alexandria.
Kurbanımızda bulunan enjektör vardı ya.
The syringe found on our victim?
- Vardı ya zaten? - Öyle mi?
We had one?
Hepsiyle Vietnam'ın güney tarafında toplandık. Bir veya iki veya üç ya da dört helikopterle Güney Vietnam Ordusu ve Hava Kuvvetleri tesisi vardı.
Turned out all throughout the southern part of Vietnam there were South Vietnamese Army and Air Force installations with one or two or three or four helicopters.
Çatıda duvar kilitleri vardı ve tekerlekli şu büyük yangın söndürücüler ve hepsini duvar kilitlerine yasladık ve yangın söndürücüler, onları kapıya dayadık.
There were wall lockers up on the roof and those big fire extinguishers with wheels so we tilted all those wall lockers and the fire extinguishers, put them against the door.
Onları görebildiğimiz küçük bir pencere vardı, tüm Vietnamlılar çatıya çıkmaya çalışıyordu.
There was a little window there that we could see them in there, al the Vietnamese trying to get to the roof.
Kaçıramayacağın çok güzel bir parti falan mı vardı? Ya da yeni bir erkek arkadaş / satıcı mı bulmuştun kendine?
I mean, was there a really great party that you just couldn't miss or a new boyfriend / dealer you just couldn't...
Hani bir grup vardı ya,'Swedish House Mafia'diye, hatırlıyor musun?
Remember that group, Swedish House Mafia?
Hani şu uçak vardı ya benim için ayarladığın uçak ve yeni bir hayat teklifin hala geçerli mi?
That plane you got for me, the plane and the new life... does that offer still stand?
Silahı vardı ya da yoktu.
Ok she had a weapon. She didn't have a weapon.
Biz küçükken hani üzümlü bir sakız vardı ya?
That grape gum that they had when we were kids?
Hani şu terfi işi vardı ya?
You know that promotion?
Tüm devam ile, merak vardı gezegenimizin karşı karşıya olduğu ekolojik kriz Bize her biri kabul bile Bu koruma alışkanlıkları Bu gerçekten yeterli olmayacağım oldu Dünyayı kurtarmak için?
Ihad to wonder, with all the continuing ecological crisisfacing the planet even ifeverysingle one ofus adopted these conservation habits was this reallygonna be enough to savethe world?
Yani benim hesaplamalar vardır Herhangi bir gaz veya petrol kullanmadan veya Bugünden itibaren asla yakıt Biz hala aşacağını bizim maksimum karbon eşdeğeri sera gazı emisyonları, 565 gigatonluk, 2030 yılına kadar Elektrik sektöründe olmadan ya da enerji sektörü bile çarpanlarına Denkleminde, tüm basitçe yükselterek ve hayvancılık yiyerek.
So my calculations are that without using any gas or oil or fuel ever again from this day forward that we would still exceed our maximum carbon-equivalent greenhouse gas emissions, the 565 gigatons, by the year 2030 without the electricity sector or energy sector even factored in the equation, all simply by raising and eating livestock.