Varmış translate English
35,522 parallel translation
Darbe girişiminin, tahtı çalmaya çalışan ve daha önce buradan sürülmüş olan Ishida Ryo tarafından planlandığını öğrendim, yanında da meclisten birkaç hain varmış.
I have discovered that this was an attempted coup orchestrated by the exiled pretender to the throne, Ishida Ryo, backed by traitorous forces within the royal court.
Bakalım burada ne varmış?
Oh, what have we here?
Bakın burada ne varmış?
Well, well, well, well, well. Well, look what we have here.
İstersen kahvemiz hazır, ayrıca ayartılmaya ihtiyacım varmış gibi biri çörek getirmiş.
We got coffee if you want, and some bastard brought doughnuts. As if I need the temptation.
- Güzel bir yüzün varmış.
You have a nice face.
Bilmediğim şeyler varmış.
Things I didn't know.
Sadece bir tane pantolonun varmış gibi durman mı mesela?
How you seem to only own one pair of jeans?
Aktör Peter Gallagher, satışa çıkardığı evinin fiyatından yüz bin dolar düşmüş üstelik yetişmiş meyve ağaçları da varmış, düşünsene.
Actor Peter Gallagher. Has shaved $ 100,000 off the listing for his home, Which features mature fruit trees.
Önümüzdeki hafta sonu toplu eşya bağışı varmış.
Oh. The bulky item drop-off event is next weekend.
Hayır, başka ne yanlışım varmış?
No. What else did I do wrong?
Başka kim varmış?
Who else was there?
Salınmanla ilgili bir sıkıntı varmış.
- Cahill called and said there was a problem with your release.
Geçen geceden numaram varmış ve seninle konuşmak istiyormuş.
- Yeah. She had my number from the other night, and she wants to talk to you.
Kazanmaya çok ihtiyacınız varmış.
Sounds like you really need it.
Mahallemize spa merkezi açılmış ve özel eş paketleri de varmış.
Our neighborhood now features a spa, and it offers couples packages.
Varmış zaten.
There it is.
Görünüşe göre her şey internette varmış.
Apparently it's all online.
Erzakları ve suları varmış.
They got supplies and water.
- Cahill'i duydun, cevaba dün ihtiyacı varmış.
You heard Cahill. He needs an answer yesterday.
Edemiyor ama görünüşe göre seni çıkarmanın bir yolu varmış.
He can't, but it turns out there's a way he can get you out.
Bakalım elinde neler varmış.
Let's see what you got.
- Hadi neyin varmış görelim bakalım.
Come on. Let's see what you got.
Seni çıkarmanın bir yolu varmış.
It turns out there's a way he can get you out.
- Bak burada kim varmış.
Hey, look who it is.
Kaliforniya'da yaşayan uzun zamandır çıktıkları bir sevgilisi varmış başkalarıyla görüşmek için anlaşma yapmışlar.
She has this long-term boyfriend who lives in California and they have this arrangement where they see other people.
Bak, burada ne varmış.
Look what we have here.
Bazen de çoğu zaman, cevabı bilen ve ne kadar zeki olduğunu göstermek isteyen insanlar varmış gibi hissediyorum.
Also,'cause much of the time, feels to me like someone's got an answer and wants to show you how smart they are.
Bu adamın da beyninde hasar varmış gibi görünüyor.
This guy's case stemmed from visible neurological damage.
Bakın burada kim varmış. Powerpuff Kızı ve onun çıtır oyuncak arkadaşı.
Looky what we have here... the Powerpuff Girl and her crunchy boy-toy.
Gerçek bifteğin tadına varmışız gibi.
Like we've ever tasted real steak.
Bir kitap aldım, onda da varmış.
- OK. I bought her a book that she already has.
Seçeneğim varmış gibi davranma.
Don't pretend I have a choice.
Ama belli bir yerde, içinde muhtemelen bir şeylerin arasında bir miktar kristal met varmış.
Ah. But at some point, it contained... amongst other things probably, a quantity of crystal methamphetamine.
Beş ya da daha fazla saldırgan varmış.
There were five or more assailants.
- Evet. - Varmış.
Here they are.
Neyse ki şansın varmış. Benim gibi yetenekli bir doktorla karşılaştın.
You're lucky... that you met such a skilled doctor like me then.
Anlaşılan Kötü Kraliçeyle bir anlaşmaları varmış.
Apparently, he has some arrangement with the Evil Queen.
Anlaşılan.. gerçekten de son bir hamle varmış.
Well... it appears there was one final twist.
- ARABANIZ ÇEKİLİR - Ayrıca bal gibi de benzinin varmış.
And you got plenty of gas.
Evet, inanamıyorum fermuar varmış!
- Mm. - Oh, yeah. Ooh, a zipper!
Altı restoranı varmış!
And it's got six restaurants!
Bir avuç dolusu ilaç varmış.
Out came a whole handful of pills.
Merkezde sizi bekleyen birisi varmış.
There's someone waiting for you back at your station.
Adamlar Langford'u yakalamadan tam önce Casta ile konuşuyormuş... ve aralarında bir flört havası varmış.
Right before they caught up to Langford, he was talking to Casta, and the vibe was very flirtatious.
Meğerse Hein, Larsen ve Shaw'in... ortak bir noktaları varmış.
As it turns out, Hein, Larsen and Shaw all had something in common.
Problemin varmış. Dinleyelim.
You got a problem, let's hear it.
Bakın evde başka kim varmış.
Look who else we got to come out of the house.
Neleriniz varmış bir görelim.
Let's see what you got.
Şimdi, bu genç hanımların nesi varmış görelim bakalım?
Let's see what these young ladies got, huh?
Çalışmalara göre hayat arkadaşı olan sekssiz antagonizma * durumundaki erkekler için sağlığa faydası varmış.
Studies have shown that there are health benefits for men who reside in a state of sexless antagonism with a life partner.
Pekala, kimde Mesih komplesi varmış?
And now who has the messiah complex?