Vazgecemem translate English
296 parallel translation
Senin icin bile bundan vazgecemem.
Be realistic! I can't marry.
Josh'dan vazgeçemem.
I can't give up on Josh.
Korkarım uzun süredir yaptığım bu plandan vazgeçemem.
I'm afraid I can't give up the entire plan that I have had for so long.
Vazgeçemem.
I can't give it up.
Onu aramaktan vazgeçemem, Bayan Redi.
I can't give up looking for her, Mrs. Redi.
Nino'dan vazgeçemem.
I wish he'd see it my way. I can't give Nino up.
Kürklerimden vazgeçemem.
I refuse to give up my furs.
Senden asla vazgeçemem.
I never can give you up.
Vazgeçemem, para için yapıyorum.
But I don't ask for money. I give it.
Günlerce sizi bu noktaya getirmekle uğraşıp sonra da bundan vazgeçemem.
I haven't wasted all these days to bring you this far and then drop it.
Bunu yapmaktan vazgeçemem.
I can not here me resign.
Tanrıların hediyesinden vazgeçemem.
But we'll never part with it, Jason. It is a gift of the gods.
Ondan vazgeçemem.
I can't give him up
Seni seviyorum, ve senden vazgeçemem.
I love you, and I can't give you up.
Senin için bundan vazgeçemem. Geleceğimi buraya gömemem.
I can't throw that away for you and rot away in this place.
Bu çok güzel, ama ben 45'liğimden vazgeçemem.
That's very nice, but I'll stick with my.45.
Fanny, kolay vazgeçemem.
Fanny, I can't give up this easily.
Senden vazgeçemem.
I will not surrender to you.
- Vazgeçemem, şimdi olmaz.
- I can't give it up, not now.
Devam etmeliyim. Vazgeçemem!
I must continue.
Ondan vazgeçemem.
I can't give her up.
Buradan vazgeçemem.
I couldn't give this up.
Vazgeçemem.
I can't give up.
Bundan da bir kez daha vazgeçemem.
I won't give that up again
Senden hemen vazgeçemem Max.
I won't give you up easily, Max.
Artık vazgeçemem.
I can't back out now.
* Aç ve yorgunum * fakat vazgeçemem
I'm hungry, weary, but I cannot lay me down.
Asla vazgeçemem.
Corinne, your love is a prize I could never forsake.
Fotomuhabir olma hayalimden vazgeçemem.
I can't give up my dream of becoming a photojournalist.
Ondan vazgeçemem.
- I can't give him up. - No!
Onlardan tekrar vazgeçemem...
Well, I can't waive them again...
Daha ne kadar dayanabileceğimi bilmiyorum. Fakat bir buçuk saatlik zevk için prensiplerimden vazgeçemem.
I don't know how much longer I can hold out... but I will not give up my principles for an hour and a half of pleasure.
Dur, şimdi vazgeçemem.
Heeey. Hey!
Yine de, kizimdan vazgeçemem.
Still, I can't abandon my daughter.
Senden vazgeçemem!
You'll go away and leave me behind! I just can't give up on you...!
Bursumdan vazgeçemem.
I can't give up this scholarship.
Vazgeçemem.
I cannot give it up.
Şimdi vazgeçemem.
Hell, I can't quit now.
Ama, baba Şimdi vazgeçemem.
But, Daddy, I can't stop now.
Bu davadan vazgeçemem.
I'm not giving up on this case.
Seni sevmekten asla vazgeçemem.
I can never stop loving you.
Edna'dan vazgeçemem.
I can't give up Edna.
Öylece vazgeçemem.
I can't just give up.
Bundan vazgeçemem.
I can't give this up.
Üzgünüm Frasier. Ben alışkanlıklarımdan vazgeçemem.
I'm sorry, but I'm a creature of habit.
Süpermen'den vazgeçemem.
I can't just write Superman off.
McClane'den vazgeçemem... Fort Knox'daki tüm altınları bana verseniz bile.
I would not give up McClane for all the gold in your Fort Knox.
Birkaç kene yüzünden, temasa geçebileceğim alternatiflerden vazgeçemem.
For the potential contacts, I can put up with a few ticks.
Buradaki baş hekimlik işinden vazgeçemem.
I can't give up this job as attending.
Bir avuç ördek için bundan vazgeçemem.
I can't walk away just for a bunch of ducks.
- Kaderimden vazgeçemem. - Lord Vorborton'la evlenmeye...
It's not my fate to give up.