Veranda translate English
380 parallel translation
Veranda hayaleti!
Hey, Verandah Ghost!
Bu evde veranda hayaleti bile yok mu?
Doesn't this house have a Verandah Ghost?
O fotoğraf, Warrenton'daki eski çiftlik evimizde çekilmişti.
That was taken on the veranda of our old homestead in Warrenton.
- Bahçede olacağım.
I'll be on the veranda.
Eğer gerçekten kalmak istiyorsanız veranda da oturabiliriz.
Well, if you really want to stay, we could sit here on the porch for a while.
Birisi verandaya geldi ve "İyi akşamlar. İçeri girebilir miyim?" dedi.
Someone came up on the veranda and said, " Good evening.
Uşakları çağırmak için önünden verandaya doğru geçtim.
I walked past him toward the veranda to call the boys.
Sonra onu, verandanın dışına kadar takip ettim.
Then I followed him out to the veranda.
Verandaya doğru sendeledi ve arkasından koşup tekrar tekrar ateş ettim.
He staggered toward the veranda... ... and I ran after him and fired and fired and fired.
Geniş bir veranda, gölge veren ağaçlar.
Large veranda, shade trees all around.
Swing yapan bir veranda gördüm ve elmas bir yüzüğü dinledim,
I seen a front porch swing heard a diamond ring
Bayan Bacon, gitmem gerek ama diyelim akşam 9 gibi buralardan geçsem verandada oturuyor olur musunuz?
Look, Miss Bacon, I really must go now but do you think if I were to come past your house around 9 : 00 you might be just sitting around on the veranda?
Şu kadınlardan kurtulursak, sizinle konuşacaklarım var. Verandaya çıkalım.
I should like very much to talk to you, but these women... come, let us go to the veranda where we will not be disturbed.
Veranda, hamak, ateşböcekleri.
The porch hammock fireflies.
Eve döndüğüm her akşam, verandada oturur bulurum.
Every evening when I come home, I find her sitting on my veranda.
Bakmak için üstü kapalı verandaya çıkıyorum, ama kim olduğu konusunda pek de emin değilim.
I stand in the covered veranda and look but I can't tell for sure who it is.
Ben önünde bir veranda olan büyük bir villa planı çizeceğim.
Omelette... Bah! Today I'm going to draw the plans for a splendid villa with a big roman bath.
Verandaya gidiyor.
He's going to the veranda.
Verandada çay servisi başlamıştır.
Tea is being served on the veranda.
- Veranda da yürümek istermisin?
Would you like to walk out onto the patio?
Tamam o zaman, bunları verandanın oraya bırakıyorum.
All right, I'll leave these on the veranda
Verandada bana katılır mıydınız?
Would you care to join me on the veranda?
Anahtar verandadaki saksının içinde olmalı.
The key should be in a flowerpot on the veranda.
Kısa süre sonra, verandada... kocanız duvara çarpmanıza neden olacak kadar sert bir tokat atmadı mı size?
Shortly afterwards, on the veranda didn't your husband slap you hard enough so that you fell against the wall?
Moira'yı koltukta yatırırız, verandadakinde.
Put Moira on a cot on the veranda.
Bu gece veranda da akşam yemeği olacak.
- Dinner's being served on the patio.
Veranda da akşam yemeği.
And dinner on the patio.
Verandada istediğinizi alabilirsiniz.
You can have anything you want out on the veranda.
Gecenin bu vakti veranda çok güzel.
Very pretty on porch this time of night.
Dünyayla yüzleşeceğim maskeyi.
She's not feeling very well. Car sickness. I'II take her up by the veranda.
Harika bir veranda, perdeli.
Wonderful porch, it's screened.
Babam şu verandada oturur çiftliğin harap olmasını seyrederdi.
My daddy sat out there on that veranda, and let the whole place slide to dust.
Bu gece, biz gider gitmez Dışarda oturmalı ve beklemelisin.
Tonight after we leave for the service sit down on the veranda and wait.
Kendimi, yağmur ormanı ve sakin sahilin üstündeki verandadaki bu hamağa atıncaya kadar dayanıyordum.
I was hanging on until I could get to the hammock on the veranda..... over the rainforest and still-water beach.
Ayrı odalarının dışındaki verandada.
On a veranda..... outside their separate cubicles.
Balkon güvertesinden, kütüphaneye, kütüphanenin içinden de güneşlenme güvertesine, ve sancak tarafına yürüdük ve şimdi limandayız üst güvertede...
We walked to starboard from the sun deck over the veranda deck, through the library and now we're at port at the upper deck...
Orada, o sessiz verandada neşe içinde mücadelemizin yolunu çizdiğimiz yerdeyiz. Senin yanında çıkması muhtemel sorunları düşünüyorum şimdi.
There, on that calm veranda where we've planned our struggle joyously, and then, at your side,
İkinci katında bir verandası var.
It has a veranda on the second floor.
Çok güzel bir kimonoyla verandadasınız.
You're on the veranda in a beautiful kimono.
- Bu diğer sensin. - Ve o verandada ayakta duruyor.
There's another you, and she's standing on the veranda.
Verandada bir şezlong salonu var.
On the veranda! There's a chaise longue.
Verandaya açılan bir kapı.
A trapdoor on the veranda.
Veranda yapmayı düşünüyordum.
You know, I've been thinking of building a porch.
Biliyor musun Billy verandanın dışına bir asma dikeceğim ve üç tane de sandalye çıkarıp ortadakine oturacağım.
You know, Billy I'll put a vine a grapevine out on the veranda and I will have three chairs and I will sit in the middle one.
Veranda nerede?
Where is the verandah?
Ben şerifi buraya çıkartırken, sen de kendine veranda bir yer bul.
You spot yourself on the porch, while I draw the marshal out.
- Verandada.
- On the veranda.
Kırmızı tuğlalı, ceviz tablalı içi... Nehre nazır bir veranda. - Oraya gittiğini bilmiyordum.
Red brick, walnut paneled interior...
Ne zaman resme elimi sürsem onun verandada dikildiğini görebiliyorum...
Well when I, rub my hand over the painting, I can see her standing on the veranda...
" Tepedeki veranda da
" At the pavilion on peak
Tepedeki veranda da
At the pavilion on peak