Versene translate English
4,951 parallel translation
- Biraz yol versene, kardeşim.
Dude, give me a little bit of room here.
Boş versene.
Fuck that.
Boş versene.
Fuck that, man.
Haydi, selam versene Liv.
Come on, take a bow, Liv.
In Hae, kartımı versene.
In Hae, give my card.
İki tane El Pastor versene.
Let me get two El Pastor.
Ona versene.
Put him on.
Versene bana.
Give it to me.
Versene.
Give it.
Kâğıt kalem versene.
Give him a pencil and paper.
Kartvizitini versene, belki ismini listeye dahil ederim.
Why don't you give me your card? I'll put you on the call list.
- Pike, bir bira versene.
Pike, give me a beer.
Lanet olsun, cevap versene!
Dammit, boy, answer me! Is she alive or is she dead?
- Bana onlardan bir tane versene.
Give me one of those.
Bana sigara versene.
Let me get a cigarette.
Kuruyup ölmesine izin versene o zaman.
Why haven't you just let it get brown and die?
Sigara versene.
Pass me the cigarette.
- Bana bir Valium versene.
Give me a Valium.
Yani, kendine kulak versene bi!
I mean, listen to yourself!
Mahkemeye versene?
Well, can't you sue him?
Pekala, bir ses versene.
Okay, gimme a level.
- Bana versene.
- Lend it to me.
bilmiyorum... metroda, sokakta falan arabanın anahtarlarını versene sende ben de gelsem?
I don't know... subway, street Give me the car keys You have them Is it ok if I come?
Telefonunu bir versene.
Hey, can I borrow your phone for a minute?
Versene Ian telefonunu.
Give me your fucking phone.
Şuradan ıslak mendili çıkartıversene.
Will you grab the wipes out of there?
Adriana Crosetti'nin numarasını versene.
Give me Adriana Crosetti's number.
Bana destek versene, Grace!
Back me up here, Grace!
- Bana telsizi versene.
- Give me the radio.
Tamam. Oltamı versene.
Give me my fishing rod.
Arabanı ödünç versene.
Lend me your car.
Şu konuştuğunuz şeyi versene.
Hand me your... walkie-talkie.
Tüyo versene?
Any tips?
- Cevap versene.
Well, answer it.
Versene bana.
Give me that.
Geri versene.
Hmm. Give it back.
Buz versene.
Hand me an ice cube.
Boş versene.
To hell with it.
Küpelerini versene.
( blows air ) Give me your earrings.
- Versene şu topu.
- Back off. - Give me the ball.
Sıranı versene Ronnie.
Just give her your spot, Ronnie.
Selam, telefonunu versene.
Hey, give me your phone.
Babanıza koşup "Baba, bana para versene" diyemezsiniz.
Can't just run to daddy and ask for the dough on this one.
- Feneri versene.
Give me the torch.
Ken Barnaby'nin numarasını versene bana.
Get me Ken Barnaby's number, please.
- Abi, bana biraz bozukluk versene!
Brother, spare me some alms.
Cevap versene.
Give answer.
- Versene şu lanet hapı.
- Give me the goddamn pill.
Bozukluk versene canım - Bugün olmaz baba
Not today, Dad.
Versene!
Give it to me!
Çakıyı versene.
Pocket knife.