Vile translate English
1,149 parallel translation
Parasını namusuyla kazanan vatandaşları aldatmak için bu insanlar... en aşağılık, rn pis, en adi yollara başvururlar.
They will stoop to the lowest, most vulgar, vile and disgusting ploys... to deceive the honest, hard-working citizen.
rezil yaratıktan annesi hakkında söylediklerini geri almasını istediği sırada, konferans masasında bir sessizlik oldu.
'poised to unleash electric death at his single word of command,'challenged the vile creature to take back what it said'about his mother.
Nasıl aç çocuklara böyle davranır sınız!
How vile one should be to do that to hungry children!
Vahşi zulmünün utanç verici işareti olarak.
The shameful mark of his vile cruelty.
Doğumda annesinin ölümüne sebep olmuş sefil küçük bir canavar.
A vile little monster who killed his mother at birth.
Sanırım, evli bir kadın.
What woman would be so vile as to make a man break his vows? - I can guess she is married.
Bırakın sizin adınıza sırrını bulsun Mertlikle kurnazlığı birleştirmenin.
He'll teach you the secret vile of magnanimity steeped in guile.
Diğer bölümdeki adam iğrenç bir sigara içiyor
The man in the next compartment's smoking a vile cigar.
Kesti aldı beni günahlarımın doruğunda, Kutsal törenle başlanmadan, hazırlıksız. Yağlanıp kutsanmadan, günahlarımın dökümü çıkmadan, olanca kusurlarımla hesap vermeye gönderdi.
So did it mine and a most instant titter barked about most lazar-like, with vile and loathsome crust.
Seni o işkencecinin iğrenç ellerine teslim ettiklerinde oradaydım.
I was there when they put you under the vile hands of the torturer.
- Adisiniz!
- Vile as you are!
Sör Belâ, son nefesinde sürünerek ilerledi ve iğrenç kılıcını fırlattı.
With his last dying breath, Sir Scum manages to crawl forth and fling his vile blade.
Bu habis İskoçyalının kanını dökmek için...
To spill the blood of this Scotsman vile.
Ama Tudor Kralı 7.Henry gibi adisine hiç rastlanılmamıştır.
But there have been none quite so vile as the Tudor king, Henry VII.
Hayli endişeli bir gün geçirdik denilebilir, bu gün, zafer bifteğine, sevgili Richard'ın katledilmesi şalgamı ve katilinin kaçmasıyla oluşan dehşet verici lokma tatlısı karıştı.
This day has been, as t'were, a mighty stew, in which the beef of victory was mixed with the vile turnip of sweet Richard slain and the grisly dumpling of his killer fled.
ben herşeyi bu günlüğe yazıyorum, istersen okuyabilirsin okurken her şeyi göreceksin sana asla söyleyemeyeceğim şeyler bile var o sarışın kadının yerinde olmayı hayal ediyorum aynısını yapmak istiyorum ama korkuyorum rezil olmaktan biliyorum aşıkımı evliliğimi riske atma riski var herşeye varım ama senin kısıtlamaların bana engel oluyor
I write this diary in the hope that you will read it and in so doing learn what I would never be able to say to you personally. By confessing that I imagined you in the place of the blonde woman, I risk being judged vile and corrupt. I know that.
Adam aşağılık bir karatavukçunun teki!
The man's a vile blackbirder!
Öyle iğrenç şeyler söylüyor ki.
He says such vile things.
Kulübün 208 yıllık tarihinde çirkin yüzü hiç görülmemiş bir şey.
Something that has never raised its vile head in the 208 years of the club's history.
Rick, senin aşağılık, dejenere biri olduğunu zaten biliyordum ama eşekçiliğe nasıl karıştın?
Rick, I knew you were a vile, disgusting degenerate, but bestiality?
Gemimde kirli su kanalı görmek istemiyorum, bayım!
I'll not have your vile ways brought aboard my ship, sir!
Bu aşağılık dünyada neden kalayım ki?
What should I stay... In this vile world?
Rezil biri.
He's vile.
Aptal! Şu itici şakalar...
And all that vile humor!
Düğün günümde bana bu şekilde geri döndü. Beraberinde evime lanet saçan ve beni asla affetmeyeceğini söyleyen oldukça nahoş bir not gönderdi.
That was how it was returned to me on my wedding day, together with a vile note urging a curse upon my house and saying he'd never forgive me.
"Varlığı gezegenin içine eden sevgili aşağılık, rezil sıçan..."
"Dear vile, scurvy rat, " whose existence stinks up the planet... "
Onurlu bir adamsın. Senin varlığının yanına bu kadın oturmuyor. Ne tür bir kadın, iğrenç aşağılık müstehcen çizimler yapar.
No self-respecting person would be willing to sit in the presence of a woman who draws those... vile, obscene drawings.
Rezil şeyler.
They're vile.
Defol buradan, seni adi, soysuz alçak.
Get out of here, you vile, degenerate scum.
Oh hayır, hayır, Hiçbir saygıdeğer kadın yüzlerce mil uzaktaki bu berbat yola tek başına gidemez.
Oh no, no, no respectable woman would go within a hundred miles of that vile alley unaccompanied.
Şans eseri ikimizin de bu akşam ziyaret ettiği Yukarı Swandam Yolu'ndaki o villada bulmuş, Watson.
It was by chance that she found herself in Upper Swandam Lane, that same vile alley that we both visited this evening, Watson.
Ama suç örgütlerinin yaşam kuralı.. ... eğer gözyaşlarınız örtülüyse, bağlarını kırmak hangi yıkıcı örgütü bağlar ve bu nedenle, beyler, onlara "alçak" deniyor.
But the rule for the survival of criminal organisations... if someone tears the veil, they break the bonds which connected them to the subversive organisation and for this reason, gentlemen, they are called'vile'.
Seks sıkıcıdır, çirkin hippi pisliği.
How vile. Sex is boring. Ugly hippie shit.
Herkesin içinde birbirinize iğrenç şeyler yapıyorsunuz.
You guys gonna do vile things to each other in public?
Hayatım korkunç.
I can't do any of these vile things and I wouldn't want to!
Bu iğrenç yılanın... yarattığı gelecek artık olmayacak.
The future conjured up by the... that vile serpent... will not happen now.
Bu alçak, iğrenç bir gece yaratığı.
This is a vile, disgusting creature of the night.
Rezil, hiçbir erkeğin yapmaması gereken, tarifsiz hareketler.
Vile, unspeakable acts no man should have to do.
Kontrol ettiğinizde, inanıyorum ki, bu zavallı ruhun... bu aşağılık adamın salıverilmesinden ödü kopan... nikahsız karısı olduğunu bulacaksınız.
When you check, I believe you will find that this poor soul is the victim's common-law wife, who has been dreading the release of this vile man.
Bu, zamanla ikinci bir deri oluşturdu. Soğuk ve iğrenç.
In time, it formed a second skin, dank and vile.
Seni lanetlediler, sana nedenini hiç anlamadığın iğrenç isimlerle seslendiler.
Cursed you, called you vile names, and you knew not why.
Bu, asagilik bir karikatür!
That's a vile caricature!
Kepazelik, sapkınlık bu, anlamıyor musun?
It's vile, perverse, can't you see that!
Çünkü Doğa hiç bu kadar aşağıIık bir şey görmedi.
For Nature has never beheld anything so vile.
Savaş, alçak Almanlar ve onların alçakça imparatorluk kurmaları nedeniyle başladı.
The war started because of the vile Hun and his villainous empire-building.
Ne kadar alçak, şerefsiz ve nefretlik biri olduğunu öğrendiği için şükran duymalıyım.
I should be grateful that she found out before it's too late how vile, venal and hateful you are.
Elm'in yakınlarında... garip bir koku yayılmaya başladı. Sonra anlaşıldı ki koku Skip'in yerinden geliyordu.
And they start smelling this really vile stench over on Elm... and they figure it's comin'from Skip's place.
Sen bir pisliksin.
You are vile. Vile.
Bana göre, bu tasvir baştan aşağı yanlış ve bu meslekte de her şey iğrenç.
To me, this represents everything that is wrong and everything that is vile with this profession.
Berbat, bıraktığıma çok sevindim.
Vile. I'm glad I've given up.
Bir gün, size kendi sözlerinizi hatırlatacağım ve kanınızı içeceğim, değersiz domuzlar!
One day, I will remind you of your words and I'll drink your blood, vile swine!