Vineyard translate English
564 parallel translation
Dolmak için kaynağına gitmişti.
It had gone back to its home vineyard for more.
Bay Jaeckel'in kardeşinin orda, üzüm bağı var.
His brother's got a vineyard.
Oysa ben ağır işçiyim.
But me, I labour in the vineyard.
Bu güzel bağda çok emeğin var, şerif ve emeğin iyi bir kadının sevgisiyle ödüllendirilmiş.
You have labored hard in this lovely vineyard, Marshal... and your labor is rewarded by a fine woman's love.
... Bağıyla, bahçesiyle birlikte Spalansie'deki mülkümü de ortaya koyuyorum... - Koruyu ve diğer her şeyi.
I also bet my estate in Spalanise....... with the orchard, the vineyard...
Evet, üzüm bağının arkasında.
Yes, behind the vineyard.
- Hayır, bağı geçer geçmez.
- No, it's beyond the vineyard.
Bu noktadan üzüm bağına sekiz adım.
Eight paces from this point towards the vineyard.
- The Red Vineyard adlı tablon.
- Your painting of The Red Vineyard.
Paterno'daki mülkler, caddedeki evler, ve dünyaya gözlerini yumduğunda, kayınbiraderim Rosario'nun bağı.
The properties in Paterno, the houses in the avenue, and when he passes away, my brother-in-law Rosario ´ s vineyard.
Fakat, üzüm bağında çalışmak...
Oh, but working in the vineyard...
Bağ işçilerinin gündeliği.
A day's wages for the workers in the vineyard.
Pahrump'da üzüm bağları varmış.
Who has a vineyard in Pahrump.
Üzüm bağlarıma ziyaret için gelmişti. - Nasıl gitti?
She came to my vineyard for a visit.
Arsenik asma ilacı için kullanılan bir bileşen, ama sen onun bir zehirlenme sebebi olmadığını mı söylüyorsun?
Arsenic is the active ingredient in the vineyard pesticide, but you're ruling it out as the source of the poisoning?
Burgundy, Volney, 1832 ve bağın en iyi ağacından.
Burgundy. Volnay, 1832. And... it's from the better slopes of the vineyard.
Bir adamın iki oğlu varmış. Adam birincisine, "oğlum, git bugün bağda çalış" demiş.
A man had two sons and he asked the first to work in his vineyard that day.
Adam ikinci oğluna gidip aynı şeyi söylemiş.
He asked his second son to work in the vineyard.
Toprak sahibi bir adam bağ dikmiş.
A rich man planted a vineyard.
Onu yakalayıp bağdan dışarı atmış ve öldürmüşler.
They thrust him from the vineyard and killed him.
Bu korkunç adamları korkunç bir şekilde yokedecek ;.. ... bağı da, payını zamanında veren başka bağcılara kiralayacak.
He will bring those wretches to a wretched end and will let the vineyard to others who will pay him his due.
Bizim bağlar ne durumda?
How is our vineyard getting on?
Bir Enterprise Vineyard Yapımı.
An Enterprise Vineyard Production.
Asma bahçelerim var.
I own a vineyard.
Önce büyük bağa gideceksiniz.
First you go around the entire vineyard here.
Hayır, büyük bağ bu tarafta.
No, the vineyard's there.
Her sonbaharda bağ bozumu var.
The vineyard spoils every spring.
Üzüm bağının güneş görmesi çok önemli.
For the vineyard, it's very good.
Güneş görürse daha güçlü bir bağ olur.
Better plant a strong vineyard.
Tenis kortları yapılmadan önce burada müthiş bir üzüm bağı vardı.
Before these tennis courts were here, there was a fantastic vineyard.
Ya sende? - Bu bir bağdan geliyor.
- This comes from a vineyard.
Meyve bahçesine yaşlı bir adam giriyor bir ceviz buluyor onu alıyor ve bir yere dikiyor.
If an old man goes into the vineyard Ad finds a nut, He picks it up and plants it somewhere
Araba, 200 metrelik uçurumdan aşağı, bir üzüm bağına yuvarlanmış.
The car plunged straight down a vineyard... 200 meters. They must have been killed instantly.
Bağa doğru koştuk. Araba parçalanmış, içindeki iki kişi ölmüştü.
So we ran to bottom of vineyard... and the car, it was smashed.
Bu önemli değil ancak bağda ölüm yaşanmışsa üzümler ekşir.
That's nothing. But when there has been death in vineyard... the wine turns sour.
Bay Armbruster, ailemiz büyük, bağımız küçük.
Our family, it is big. Our vineyard, it is small.
Bağın tamamı ona ait, biliyorsunuz.
He owns the entire vineyard, you know.
" yüreğine korku sal Tanrım.
"... now laying waste to your vineyard.
Aptal bir adamın bağından geçiyordum.
I was walking across a stupid man's vineyard...
Burgonya üzüm bağlarının başlangıcında Chalon-sur-Saône diye bir yer vardı.
There's a Châlons sur Saône at the beginning of the Burgundy vineyard country.
Her bir kişi düşük kaliteli bir üzüm bağının üzerindedir.
"Every one is on a vineyard of inferior quality."
Küçük bir üzüm bağından geliyor.
Comes from a small vineyard.
Sanki daha dün gibi babamın bağında üzüm çiğniyorum.
It seems like only yesterday I was crushing the grapes in my father's vineyard.
Sanki daha dün gibi babamın bağında üzümleri çiğniyorum.
It seems like only yesterday I was crushing the grapes in my father's vineyard.
# Bağa girdim bağ budanmış, bağa bülbül dadanmış. #
♬ I got into vineyard, the vineyard was pruned ♬ The vineyard was haunted by the nightingale ♬
En güzel üzüm bağları, Provas Antonio Pons Vineyard Şirketinin.
Finest vineyards of Provas Antonio Pons Vineyard Company.
Etrafında bazı binalar olan sadece bir üzüm bağı.
Just a vineyard with some buildings around it.
- Buradan yaklaşık 1.6 km uzaklıkta.
- The vineyard? About a mile from here.
- Onlar kim?
They own the vineyard where the car went down.
# Bağa girdim bağ budanmış, bağa bülbül dadanmış. #
I got into vineyard, the vineyard was pruned ♬
# On sekiz yaşında da Leyla Hanım kimlere aldanmış. #
The vineyard was haunted by the nightingale ♬ 18 years old Ms.Leyla was mislead by who one else?