English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ V ] / Voyage

Voyage translate English

1,378 parallel translation
DaiMon olarak ilk seferiydi.
On his first voyage as DaiMon.
İyi yolculuklar Maxine.
Bon voyage, Maxine.
Size iyi yolculuklar dilerim.
I wish you a bon voyage.
İyi yolculuklar!
Bon voyage!
Okyanusu aşıp Amerika'ya gidelim!
Voyage to America, across the ocean!
İyi yolculuklar, sevgilim.
Bon voyage, mon ami.
Önümüzde uzun bir yolculuk var.
We've a long voyage ahead of us.
Sürekli düşünüyorum da uğruna yaptığım bu yolculuk amacına ulaştı.
I have the feeling, all in all, what I made this voyage for has served its purpose.
Her gece kendimizden geçmek için yolculuk edeceğiz.
EVERY NIGHT WILL BE A VOYAGE TO ECSTASY.
Güle güle.
- Bon voyage!
Onu yukarı çıkarıp itiverdim ve ondan kurtuldum.
Just up and over and bon voyage.
İyi yolculuklar.
Bon voyage.
Bon voyage!
Bon voyage!
İyi yolculuklar!
- Bon voyage!
Karanlığa doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.
We embark on a voyage into darkness.
Yolculuğun kalanında kamaranızda, şu anki halinizle kalacaksınız.
You will remain in your quarters, and in your present form, for the rest of this voyage. Is that clear?
Yolculuğun geri kalanında... kamaranızda kalmanız gerekiyor.
You are restricted to quarters for the remainder of this voyage.
Bilimsel bir yolculuğa çıkmış olabilirler.
Theirs could be a scientific voyage.
Bunu yolculukta yanıma alamam!
I can't take that on a voyage!
Olaf Tryggvason her yolculukta kusardı.
Olaf Tryggvason used to throw up on every single voyage.
Okyanus yolculuğunun güçlüklerine "dost" olmak için katlanılmaz.
You don't go through all the hardships of an ocean voyage - to make "friends".
Bu yolculuğa neden katıldığını unuttun mu?
Have you forgotten why you came on this voyage?
Evden çok uzakta bir yolcuğa çıktık... şimdi de geri dönüyoruz.
You've gone on a very long voyage away from home, and now we're headed back.
Bon voyage.
Bon voyage.
Freedom Adventurer Antarktika'ya seferlerine başladı.
The Freedom Adventurer has commenced its maiden voyage to Antarctica.
- İyi yolculuklar.
- Bon voyage.
Bon voyage, Barley.
Bon voyage, Barley.
Hepinize iyi yolculuklar.
Bon voyage to all.
Bunlar yağmalanan kentlerin ve gemilerin listeleri. Burada da Bones'un ganimetteki toplam payı yazıyor.
This is a list of the town's sacked or the ship's voyage... and here, the sums of Bone's share of the loot.
Yolculuğumuzun son gününde kontla birlikte nöbet tuttuk.
It was about the last day of our outward voyage... when the squire and I had the dogwatch together.
Ama bu sefer bittiğinde beyler gibi yaşayacağım.
But when this here voyage is finished, I set up for gentleman in earnest.
İyi yolculuklar, evlat.
Bon voyage, boy.
Aptalca ve anlamsız gelse bile, bu yolculuktan beklentim, onun düşüncelerini, anılarını ve yazdığı tarihin... kendine özgü, benzersiz kavrayışını biraz olsun paylaşmaktı.
I suppose they were foolish and vain, my expectations of this voyage, sharing his thoughts, memories,... .. his unique understanding of the history he's made.
Bu yolculuk boyunca birbirimizi bu kadar az gördüğümüze üzülüyorum.
I regret that we have seen so little of each other during this voyage.
Hadi gidin. Mühürler vesaire hepsi hazır lütfen acele edin.
Arm you, I pray you, to this speedy voyage.
- Bir okyanus yolculuğu.
- An ocean voyage.
O kitap içsel bir yolculuk, kendini keşfetme hakkındadır.
It's all about self-discovery, the inner voyage.
Yolculuk uzun ve zor olacak.
The voyage will be long and difficult.
- Ne, iyi yolculuklar yok mu?
- What, no bon voyage?
Daha önce hiç deniz yolculuğu yapmamıştım.
I had never made a sea voyage before.
Sağlığını ve mutluluğunu diliyorum. Ama bu yolculuğunda sana katılamayacağım, ben sadece bir ziyaretçiyim.
" I wish you good health and happiness, but I can't take part in your voyage.
Çok uzun bir yolculuk olacak.
It will be one very, very long voyage...
Peki yolculuk nasıl sona erecek?
And how will that voyage finish?
Ama bu yolculuğunda sana katılamayacağım, ben sadece bir ziyaretçiyim.
"but I can't take part in your voyage. I'm just a visitor."
Yolculuk...
" Voyage...
Adanın çevresinde bir yürüyüşü en katıksız keşif gezisine dönüştürebilirdi.
She could turn a walk around the island into a voyage of purest discovery.
Bugünkü uçuşu elbette.
- What? The maiden voyage.
Son seferi için.
For his last voyage.
Bu, mürettebatının bir parçası olarak bu gemiyle çıktığım son seferdir.
This will be my final voyage onboard this vessel as a member of her crew.
Olay astronottadır, yolda değil.
It's the astronaut, not the voyage.
O gün, Ordu İstihbaratından bazı adamlar Dallas'taymış. Kim neden oradaydı bilmiyorum. Ama Başkanı korumuyorlardı.
If I answer that question you keep asking if I give you the name of the big enchilada then it's bon voyage, Deano.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]