Vücudunda translate English
1,906 parallel translation
Kesinlikle vücudunda kanlar içinde ölmesine sebep olan birşey vardı.
There was something in his system that caused him to bleed to death.
Burun deliklerinde herhangi bir tahrişe ve vücudunda iğne izine rastlamadım.
Well, there was no sign of any irritation to the nasal passages or visible needle marks on the skin.
Kurbanın vücudunda buldum.
- I found it on the victim's body.
Mac, Sid'in kurbanın vücudunda bulduğu makarnadan parmak izleri ve bir saç kıIı çıkardım.
Mac, I got prints and a hair off the linguine Sid found on Stafford's body.
Stafford'un vücudunda bulunan makarnanın üzerinde parmak izleri ve saç kıIı bulmuştuk.
Told me to give you this. I found two partial prints and a hair on the strand of linguine recovered from Stafford's body.
Jimmy'nin vücudunda Amfetamin çıktığını yazıyor.
It says Jimmy had amphetamines in his system.
Lynette'in vücudunda değişiklikler başladı.
Lynette's body was changing.
Sadece vücudunda ne olduğuna bakmama izin ver.
Just let me take a look at whatever's on that body.
Hareket edersen vücudunda bir delik açarım.
You move and I'll put a hole in you.
Oxo-metacaline'in onun vücudunda zaten hiç olmadığını sanıyorum.
- Assuming it was ever in his body.
Vücudunda birden fazla darbe ve kesikler var.
He has multiple contusions and severe lacerations.
insan vücudunda 206 kemik var.
There are 206 bones in the human body.
Zoe'nin vücudunda.
- I just meant to ask her...
10 saniye daha konuşursan vücudunda bir düzine daha delik olacak.
Ten more seconds, you'd have a dozen new bullet holes in you.
Ama daha önce hiç bu boyutta görmemiştim, ayrıca insan vücudunda da.
I've never seen them this size, or in humans.
Bu Onbaşı Lozada'ın vücudunda bulamadığımız bir mermi.
There's one of the slugs we didn't find in the Lance Corporal.
Balmumu ve beyazlatılmış keten tohumu yağı buldum, hem onbaşı Lozada'nın vücudunda, hem de... Debra Dalton'ın kafasının arkasında bulduğumuz el izinde.
I found traces of beeswax and bleached linseed oil on both Lance Corporal Lozada's body and on a thumb impression on the back of Debra Dalton's head.
Ellerini kızının vücudunda gezdiren bir...
- He's the kind of guy - who had his hands all over your daughter's...
Ama vücudunda bir tanecik bile olsa adam gibi bir kılçık olduğunu düşünebilseydim bu kendimden 4 kerte falan daha az nefret etmemi sağlardı.
But it would make me hate myself, like, four notches less If I thought you had one decent bone in your body.
- Kurbandan alınan örneklerden yapılan incelemede, vücudunda ketamin olduğuna dair bir bilgi yok.
- Prelim tox on the victim shows no traces of ketamine in her system.
Vücudunda öylesine güçlü bir kimyasal reaksiyon meydana getirir ki,... kaynayan yakıcı sıvı karnından ancak patlayarak çıkabilir.
It can create a chemical reaction within its body so violent... that boiling caustic liquid explodes out of its abdomen.
Herkesin vücudunda yedi çakra vardır.
There are seven chakras inside everyone's body.
Yani, temel olarak Matt'in vücudunda bir savaş var ve daha yeni başladı.
Basically, we're waging war inside Matt's body and the battle's just begun.
Mide bulantısı değil de vücudunda ağrılar olabileceğini söylediler.
They said you'd have body aches, but no nausea.
İnsanın vücudunda iyileşmesini istediği uzvu temsil ederler.
They represent the part of the body that one wants to heal.
Kanın, artık vücudunda dolaşmıyor.
Your blood no longer circulates through your body.
Bay Ronald bu akşam baltayı taşa vurunca vücudunda küçük bir delik açıldı.
Tonight Mr. Rundell here tried to mug the wrong cat. Victim fought back, put a nice little hole in his side.
Güneşlenirken, timsahların vücudunda kimyasal reaksiyonlar hızlanır.
By sunbathing, crocodiles accelerate the chemical reactions in their bodies.
Ben, bir aptalın vücudunda tuzağa düşürüldüm!
I am trapped in the body of an idiot!
Nanoteknoloji, insan vücudunda çalışan hücrelerden daha küçük bilgisayarlar ve sensörler kullanan bir işlemdir.
Nano technology is a procedure which uses computers and sensors smaller than a cell to study the human body.
Vücudunda yaralar vardı.
He had bruises on his body.
Aynı insanın yüreğinin vücudunda hapsolması gibi vücudu da ruhunun gücüyle sarılır.
Just as man's heart is concealed within the body, so is his body surrounded by the soul's powers.
Söyleyebileceğim tek şey cinayet silahı, vücudunda bulundu.
All I can tell you is that the murder weapon was found on her body. Can we see her?
Oğlumun vücudunda 18 kemiği kırdın.
You broke 18 bones in his body.
Toksikoloji raporu vücudunda yüksek düzeyde potasyum olduğunu söylüyor.
Toxicology report indicates high levels of potassium in his system.
Onun da vücudunda potasyum yüksek seviyede bulunmuş.
She had the same elevated levels of potassium in her system.
Doktorların, insan vücudunda dalağın ne işe yaradığını bilemediği tek organmış.
It's the only part of the human body... the use of which is not known to doctors.
- Vücudunda üç kat daha fazla kan dolaşırken çok daha zor olacak.
- It'll be hard with three times the amount of blood coursing through your body.
Bu, vücudunda mıydı?
You had this in your body?
Vücudunda en ufak bir yanık izi yoktu.
She hadn't the slightest trace of burns on her entire body.
Büyük bir devin vücudunda, çok nazik bir kalbin var.
If anything, you've got a kind heart, kind of a like a gentle giant.
Müvekkilimin kocasının vücudunda bulunan arsenik ölümünden sonra vücuda girmiştir.
The arsenic found in her husband's body was introduced after his death.
Friddle'ın vücudunda yüksek miktarda un kalıntısı çıkmış.
Friddle's body tested positive For high traces of baking flour.
Yakında vücudunda gezinen bu eller yine bir şampiyona ait olacak.
Soon you will feel the hands of a champion once again upon you.
Aslında oldukça iyi bir kılık değiştirme başka birinin vücudunda olacağım.
Well, it's a pretty good disguise, actually being inside someone else's body.
Şu anda Albay Telford'ın vücudunda ve Dünya'da.
He's on earth right now in the body of Colonel Telford.
Vücudunda kabarıklar oluştu, ablam hasta.
She's becoming swollen, she's sick
Doktorun dediğine göre, birkaç kaburgan kırılmış ve vücudunda aşırı zedelenme mevcut.
The doctor mentions several fractured ribs, heavy bruising.
İlaçlar vücudunda yayıldığında, bir engel yaratacaklar.
When you're under, the drugs will generate an obstacle.
Vücudunda geçici bir enerji paketi yaratmak için bir kalkan.
A shield to create a temporal pocket around your body. Of course.
Aslında vücudunda ne alkol ne de uyuşturucu madde vardı.
In fact, he didn't have any alcohol or drugs in his system.