Week translate English
64,710 parallel translation
Aksi hâlde bir hafta daha beklememiz gerekiyor.
If we don't go in tonight, likely have to wait maybe another week.
sadece bu.
Maybe a week or two, that's it.
Şu an için pas geçiyorum Ryan. Ama belki hagtaya düşünebiliriz.
Yeah, I'm going to have to pass Ryan, but maybe we can get together next week.
Yoğun bir haftaya güzel bir son.
Pleasant conclusion to a busy week.
Ben tiyatroda haftada 20 saat çalışıyorum. Bu yüzden kesinlikle aşağı kısımdayım.
I work in community theater 20 hours a week, so I'm definitely an "under."
Evinde şarap tadacak mıyız?
Are we doing the wine tasting next week at your house?
Geçen hafta evsizler barınağında patates soyup eve gelmiş ve yardım etmenin ne kadar güzel olduğundan bahsetti durdu.
I mean, last week, she came home and peeled potatoes at a homeless shelter, and she couldn't stop talking about what a beautiful experience it was to contribute.
Haftaya 10 yaşına girecek.
She's turning 10 next week.
Genellikle buraya pazar günleri geliriz. Çünkü annem bir haftada alacağın şekerden fazlasını bir seferde aldığımızı söyler.
Usually we come here on Sundays because mom says it's too much sugar to have more than once a week.
Bay "haftada bir kez kapımın yağlanması gerek" ile.
Mister "I need you to grease my door once a week"
- Bir hafta.
- One week.
Sadece bir haftan var.
You got one week.
Bir hafta, ev çocuğu.
One week, home boy.
Haftada en fazla yirmi saat çalışıyorum.
I only do 20 hours a week max.
600 bin doları Yeni Zelanda'dan buraya gelecek hafta havale etmeleri lazım.
They have to wire it here, the 600 grand, from New Zealand next week.
Gelecek hafta mı?
Next week?
Madalyn Murray O'Hair bu hafta yeni Amerikan Ateistler merkezinin kapılarını daha çok protesto için açtı. AMERİKAN ATEİSTLERİ
This week, Madalyn Murray O'Hair opened the doors of her new American Atheists center to much protest.
Sizi geçen hafta Carson'da izledim.
I saw you on Carson last week.
Kalanı haftaya alacağız.
We get the rest next week.
Haftaya Florida'ya gidiyorum. Kızım beş yaşına basacak.
I'm, uh... heading to Florida next week for my daughter's fifth birthday.
Bu mektuplardan bazıları bir haftayı geçmiş.
Some of this mail's over a week old.
- Bir hafta falan vermem.
You're not getting a week.
Otopside doğrularım ama bence öleli bir hafta olmuş.
I'll confirm it at the autopsy, but I'd say she's been dead for a week.
Bir haftadır ölü olduğunu da.
And that she's been dead for a week.
Evet, her hafta ziyaretine gelir.
Yes, the one who visits every week.
Bir hafta sağlam olman gerekiyor.
You gotta stay healthy for one week.
Bir hafta beladan uzak dur.
One week, stay outta trouble.
Kulübede bir hafta yetecek yiyecek ve içecek var.
There'll be a week's worth of provisions in the cabin.
Alman ordusunun emri üzerine başlatılan sokağa çıkma yasağı, pazartesiden itibaren Alman-Sovyet dostluğunu kutlamak için kısmen kaldırılacak.
On orders from the German army, the curfew will be relaxed from Monday to celebrate German-Soviet Friendship Week.
Hafta boyunca yumurta almıştım Bayan Sheenan.
I've had my eggs for the week, Mrs Sheenan.
Onlara "haftaya" de, "belki" de.
Tell them "next week," or tell them "maybe."
Bir haftalık seyahatten sonra ailemle vakit geçirmek istemez miyim sanıyorsun?
You don't think i wanna spend some time with my family After being gone all week?
Josh ve Max'in bir haftadır evde olmayan babalarıyla vakit geçirmeleri güzel olmaz mı sanıyorsun?
You don't think it'd be nice for josh and max To spend time with their dad who's been gone all week?
Haftaya "Book of Mormon" sakıncalı olacak.
And next week it'll be "book of mormon,"
- Hayır, ödev haftaya.
No, that's not due for another week.
Yarışma Gecesi'ne bir hafta kala Celeste'de bir şeyler değişti.
The week leading up to Trivia Night, something changed with Celeste.
- Böyle konuşma. - Bu hafta... San Luis Obispo'ya gitmek için uygun değil.
- I don't think this is a good week to be going to San Luis Obispo.
Ayrıca başrol oyuncularımızdan biri boğaz enfeksiyonuna yakalanmış. Galaya sadece bir hafta kalmışken işte... Beraber tiyatro salonuna gidip birkaç sorunu halledecektik ki pat!
Also, one of our lead actors just came down with strep throat and we're only a week away from opening night, so... we were just gonna drive together to the theater and... just knock some stuff out, and then... wham.
Bu hafta fazla mesai yaptım.
You know, I worked that overtime this week.
Bu, bir hafta önceydi. Bu akşam...
That was a week ago tonight.
Seni görmeme hâlâ koca bir hafta var.
It's still, like, a whole week until I get to see you.
Haftaya.
In a week.
Ondan sonra evet, senin için çalışırım haftalık 2000 dolara.
Now after that, yeah, fine, I'll work for you for $ 2,000 a week.
Üç yıl boyunca her hafta altı kitap.
Six books a week for three years.
Doğum günüm başka bir hafta olmaz.
My birthday's not for another week.
Biliyormusun bir çocuğu geçen hafta Portland'a bulduk. Ve çocuğu haşat etmişler.
Um, you know, we found this guy last week in Portland, and they really beat the shit out of him.
Buzdolabının yanında karyolada yattığımız berbat haftayı hatırlıyor musun?
You remember that awful week when we slept on the cot by the fridge?
Bu hafta kimliği belirsiz üç ölü var.
We got three John Does in this week.
- Bir hafta.
A week.
Bu hafta pişirilmiş.
Baked this week.
- Bir haftadır.
A week..