Which translate English
152,860 parallel translation
- Doğru. Bu arada seninle konuşmak isteyen biri var.
Speaking of which, someone would like to say hello.
Diyabetinin kontrolden çıktığını düşünüyoruz. Kan şekerini düzenleyemediği için kafası karıştı ve saldırganlaştı.
We believe his diabetes got out of control, and he couldn't adjust his blood sugar, which made him confused and combative.
Uzun dönem için ECP tedavi planımız devam edecek.
Our long-term plan for a cure is to continue with the ecp treatments, which will heal the deeper layers of your skin.
Mezuniyetlerin şeytani olduğunu söylemiştik, ki bu doğru.
I know I said the prom is evil, which is true.
Mavi LED ışıklar vücudun doğal koruyucusu nitrik oksidi uyaracak. Böylece sirkülasyon sağlanacak ve acı azalacak.
Blue led lights stimulate the body's natural production of nitric oxide, which improves circulation and reduces pain.
Kene hala hayatta. Virüsü kontrol altında tutacak antikor üretiyor.
The tick is still alive, which means its developed antibodies to keep the virus at bay.
Kenenin plazmasını alabiliriz. Virüse doğal bağışıklığı var.
So we can harvest the tick's plasma, which contains its natural immunities to the virus, and inject it into Nathan.
- Yani hızlı hareket etmeliyiz.
Which means we need to move fast.
Hangi tesise yerleştirecekmiş peki?
Which facility is he putting her in up here?
Şaşırtıcı değil.
Which isn't that surprising.
Şahsen büyük keşiflerin, özellikle de tıptakilerin sıradışı düşünce yöntemiyle yapıldığına inanırım.
Personally, I believe that great breakthroughs, especially in medicine, often come from thinking outside the box, which...
Felsefede buna çift etki prensibi denir, bu prensibe göre daha yüce bir amaca hizmet edecekse kötü bir eylem yapılabilir.
In philosophy it's called the doctrine of double effect, which states that it is permissible to do something harmful if it results in a greater good.
Buradan çıkan sonuç ne?
Which tells us what?
Gelecek sefer hangisini seçeceğini bulmaya çalışıyoruz.
We're trying to anticipate which one he might pay a visit to next.
O nedir?
Which is?
Bahsettiğimiz kişi DMV kayıtlarına sızmış biri, bir de Meksika uyuşturucu kartellerinin güvenlik duvarlarını düşün, alışık olduğumdan çok daha fena.
We're talking about a dude who hacked into DMV records, and cross that with a cyber wall run by the Mexican drug cartel, which is and even scarier wall of cyber than I'm used to.
İkisi de adamlarım için tehlikeli.
Both of which put my officers at risk.
- Kadın temkinli davrandığı için aralarında iletişim bulamamış olabiliriz.
And she could be being cautious, which is why we haven't been able to find any communication between them.
İş pasaportunu değil kişisel pasaportunu kullanmış, bu da mantıklı çünkü çalışmıyordu değil mi?
Turns out he used his personal and not his work issued one, which makes sense, because he wasn't working, right?
Aşina olduğum bir konu, ama bizden yardım istese bunların hiçbiri olmazdı.
Which I'm intimately familiar with, but none of this would have happened if he would have let us help.
Düşündüğümüzü kanıtlamak Meksikalı yetkililerin işi değil ve Reid'in iftiraya uğradığını düşünüyoruz.
It's not up to the Mexican authorities to prove what we believe, which is Reid is being framed.
Ama onu Santa Adaladia ya da El Diablo'ya yollayabilirler. Matamoros onların yanında kaplıca gibi.
But they could transfer him to Santa Adaladia or El Diablo, both of which make Matamoros look like a day spa.
Evet ama hala uyuşturucu ve cinayet suçları var, bunlar da seni uzun süre burada tutmaya yeter.
Yeah, but we were still looking at the planted drug and murder charges, which could keep you here for a long time.
Vizesi yok, bu daha da garip.
I can't find a visa on her, which is double weird.
Bu arada, bu kelimenin bir anlamı var mı ki?
Huh. Which... I mean, what does that even mean?
Hangi cevabı verince daha fazla süreceksin?
Which answer will get more of that stuff in your hair?
Bence önceki yönetimi bir yana bırakalım. Beceriksizlik ve aptallıklarla doluydu.
But enough about the previous leadership, which was inept, lame, bitter...
Yani size ceza verdikleri zaman, bunu sadece şirketin gelirinden kesebilirler. böyle baktığınızda, içeride bir şey yok zaten.
So whatever they fine you, they'll really only be able to collect what the company's worth, which at this point, is basically nothing.
Pazartesi anlaşmayı imzalayacaklar. ama çalışan bir demo şartları var. O da ne şimdi var, ne de sonrasında olacak.
I mean, they sign the deal on Monday, but it's all contingent on a working demo, which they do not and will not have.
Şimdi isteyip istemediğime karar vermek kaldı. bu da ev ödevi gibi bir şey zaten. Peki sizce ben...
And so then, I guess I have to decide if I want it, which kinda already feels like homework, but do you think I...
Sıkıştırma konusunda eksikleri varmış.
He was just waiting for compression to catch up, which it did, thanks to me.
Tabii ki benim için önemli ama karşılayamayacağım bir bedeli varsa elimden bir şey gelmez.
She is important to me, of course, but she has a price, beyond which I cannot go. I will not go.
Hangi kadın benimdir?
Which woman is mine?
Onun için büyük bir hayal kırıklığı yaşadım... Pişman olduğumdan.
I was a great disappointment to him... which I regret.
Beni durdurmak için ya yürüyecek ya da katılmak için yürüyebilir. Hangisi önemli değil.
He can either march to halt me or march to join me, it does not matter which.
Ve bu iyi bir plan - Lunden'den vazgeçip Prenses'i fidye altına almak için Altın ve gümüş dolu gemiler için ordu kuracağız.
And it is a fine plan - to give up Lunden and take the Princess to ransom her for ships full of gold and silver, on which we will build an army that no man will want to face and every man will want to join.
Bu da demek oluyor ki ter ve tükürüğünüz kaynayacak. Gözlerinizin etrafındaki sıvı da öyle.
Which means... that your sweat and your saliva will boil... as will the fluid around your eyes.
Dışarıda üstünlük onlara geçiyor, ki bu da bizim için ölüm demek.
Outside they have the edge. Which means we're dead.
Ama muhtemelen öyle bir şey yapmayacağım.
Which, actually, I probably wouldn't.
Hem de oksijen eksikliğin olduğu için şu an kendini...
And you've got oxygen deprivation which is why you feel...
- parçasıdır hangisi bana söylemezler.
Which is the part you never tell me.
Teneffüs yok ama sorun değil.
Even though they don't have recess. Which is fine.
Hanginiz vücuttan shot içmek ister?
Which one of you boys wants to do a body shot?
Park Jun Woo, Lee Seong Kyu'nun yaşadığı evi öğrendim.
Jeong Woo, I found the house which he moved to.
Seul'e her gelişinde başkanla birlikte gittikleri bir villa vardı.
There was a villa which she used to go... with the president whenever she was in Seoul.
Bay Reddington benim GB, onun suçlarını görmezden gelmeye zorluyor beni, Herhangi biriniz, birine bunu söylerse sizi öldürmemi de içeriyor ayrıca.
Mr reddington is my ci, which forces me to ignore his crimes, which will no doubt include murdering you if either of you ever tell anyone.
Ki bu da listeyi fevkalade değerli kılıyor.
Which makes the list extraordinarily valuable.
Hangisi olduğunu anlayana kadar hiçbir yere gidemezsin.
You're not going anywhere until I find out which.
TanKor listesini tuttuğu bir saklama deposu içerir.
It includes a gig of storage, which is where he keeps the WITSEC list.
Sprey gibi.
Which is why we liquefied it.
Hangisi?
Which is it?