Whispering translate English
2,618 parallel translation
Neden fısıldıyorsun?
Why are you whispering?
Tüm Roma fiskosunu yapıyor müphem evladımızın.
The whole of Rome is whispering. Of our dark son.
Büyük bir sinema filminin tüm kadrosu ve ekibinin kulağıma, şaka yazarının setteki en seksi orospuyu siktiğini söylemesi kabul edilemez!
I can't have the whole cast and crew of a major motion picture whispering how my court jester screwed the baddest bitch on the set!
Fısıldaman bir şeyi değiştirmiyor.
Whispering doesn't help.
Ayrıca o garip fısıldamaları ve ışıkları yapan da ben değildim.
And that weird whispering and those lights, it wasn't me either.
Dalgalanmalar, fısıltılar birisi bizimle iletişime mi geçmeye çalışıyor?
The waving, the whispering- - that's someone trying to communicate with us?
Bu sabah sizi bir köşede durmuş fısıldaşırken gördüm.
I saw you two in the corner at G.D. this morning whispering together.
Bunun hakkında fısıldaşıyorduk.
We were whispering about this.
Evet, ama ben fısıldıyorum.
Yeah, but I'm whispering.
- Ne fısıIdaşıyorsunuz orda?
What the fuck are you two whispering about?
Kimsenin fısıIdamsına gerek yok, tamam mı?
Don't, nobody needs to be whispering, okay?
Birçok insan aralarında bu çocuk için üzülüyor Toby dağılmış bir ailenin çocuğu diye düşünüyor.
I know a lot of people are probably whispering behind our backs how fucked up it is that Toby comes from a broken home.
İkiniz ne fısıldaşıyorsunuz orada?
What are you two whispering about?
Beni kristal iki bardak almak istiyorum... ( Fısıldayan belirsiz )
I want you to get me two glasses of the crystal... ( whispering indistinctly )
İyi geceler büyükanne, Renkli rüyalar sana " *
"And good night to the old lady whispering'hush."'
* Selam uzun çekimler *
- [Whispering] - ♪ hello, you long shots ♪
Son birkaç gündür kulağına fısıldadığını, buraya gelmesinin doğru olduğunu söylediğini duydum.
I've heard you the past few days, whispering in his ear, telling him how right he was to come here.
Sinbad.
( Soft whispering ) Sinbad.
Hayatta kal, Sinbad.
Taryn : ( Whispering ) Stay alive, Sinbad.
Hayatta kal, Sinbad.
( Whispering ) Stay alive, Sinbad.
Güldürme beni.
[Whispering] Don't make me laugh.
Ivan!
- [whispering] IVAN!
Ethan.
( whispering ) : Ethan.
Ama şimdi dikeni batırmış oldun.
( WHISPERING ) There thou prickest her with a thistle.
Başkan şişman insanları ne kadar nahoş bulduğumu biliyor.
The President knows how uncomfortable I am made ( whispering ) by fat people.
Henüz annemle konuşmadan önce Dr.Kate ile fısıldatırken öleceğimden bahsediyordun.
When you and Dr. Kate were whispering to my mom earlier, were you telling her I was gonna die?
- Neden sessiz konuşuyorsun?
- Why are you whispering?
- Günü kurtaralım. Quinn, dördüncü sınıf çocukları gibi fısıldamayı kesmenizi söyledi.
Quinn said, stop whispering like fourth-graders.
Yanlışlarımı düzeltirken ve nota vuruşlarında veya akortlarda müziğin içindeki sesi... fısıldar gibi sanki beni bir aşık gibi kovalıyor.
When he corrects me, and strikes a note, or a chord, his voice is in the music... whispering... that he pursues me as a lover.
Fısıldayan ormanda'ydım. Onu gördüm.
I was at Whispering Wood.
Nefes al, nefes al, nefes al... Aman Tanrım!
Breathe, breathe, breathe... ( Whispering ) Oh my god!
Uyanmam lazım.
( Whispering ) : I need to wake up.
Zebani gibi görünüyorsun!
( Whispering ) : You look like hell!
Bize bir şişe Whispering Angel söyledim.
I ordered us a bottle of whispering angel.
Ayrıca Whispering Angel yüzünden sarhoştum.
Plus I was half in the bag from that whispering angel.
Onlar fısıldamaya başlayınca ben daha ünlü oluyorum.
They start whispering, I become famous.
Ne hakkında fısıldaşıyorsunuz?
You're whispering what?
- O neydi öyle?
( WHISPERING ) What was that?
- Geyik falandır.
( WHISPERING ) Probably just a deer or something.
yeni-eski şarkıları fısıldıyor
Whispering a new-old song...
Belki de La.. Lavon onun kulağına fısıldıyordur?
You know, maybe, um, he was whispering in her ear.
Gitsene, üst katta.
[whispering] Go, go. She's upstairs. Hello?
- Bir de kraliçenin ailesi...
- [whispering] Dude. Token.
Haftalardır Russ ile bir kabilenin bir şey koruduğunu konuşup duruyordun.
Yeah, you've been whispering with Russ for weeks about some tribe, guarding... something.
Yerde kal.
( Whispering ) stay down.
Millet idarenin kimde olduğunu konuşuyor çünkü kimse bilmiyor.
People start whispering about who's in charge because nobody knows.
Senin gibi.
[Whispering] Like you.
Bu Ne Yapar? Gerçektende Adı Gibidir. "Peri Kazıklayıcı".
( whispering ) What does it do?
Yapabilirdin, yapabilirsin.
[Mouth full ] I could do that. You could, you can, [ Whispering] You will.
Sinbad.
( Whispering incantation ) Sinbad. ( Soft whispering incantation )
- Niye fısıldıyorsun?
Why are you whispering?