Windmill translate English
332 parallel translation
Neden bütün günlerini, içinde banyo, yemek, içecek ve onun dönmesini bekleyen güzel bir kız olan evi dururken eski yıkık bir yel değirmeninde geçiriyor?
Why does he go messing around an old ruined windmill when he has a decent house, a bath, good food and drink, and a darned pretty girl to come back to?
Nerede Blanche Meydanı'ndaki yel değirmenim
Where's my windmill on Place Blanche
Ateş etmeye başladığımız zamanlarda, öyle bir kaçarlardı ki... fraklarının çıkardığı rüzgârlar kocaman yeldeğirmenlerini çalıştırırdı.
Why, when we started shootin', they ran outta town so fast... the breeze from their coat-tails set off a sizeable windmill.
Bir kaç dönümlük yer işte. Bir yel değirmeni var. İçinde bir göz oda.
Well, we have a couple of acres... and there'll be a little windmill, and a little shack on it, and a chicken run.
Yel değirmeninin çevresinde uçan bir kaç güvercinimizde olur.
Yea, I know. We could have a few pigeons to fly around the windmill.
Yel değirmeninin kanatlarına bakın.
Look at those sails on that windmill.
Sakın yel değirmeni konusunda özür dilemeye geldiğinizi söylemeyin.
Dont tell me you're here to apologize about the windmill.
Ve böylece yel değirmeninin inşaatı başladı.
And so the windmill was started after all.
Yel değirmenlerine ne diyorsun?
- What about their windmill?
Ama yel değirmeni hala bitmemişti, ve Boksör'ün yaralı ayağı gün geçtikçe kötüleşiyordu.
But still the windmill was not finished, and Boxer's injured foot got worse insted of better.
Ertesi gün yel değirmen işi olağan devam etti ama Boksör katılmamıştı.
Next day the windmill work went on as usual but now without Boxer.
Tamamlanan yel değirmeni yapanların kaderinin ve fedakârlığının abidesi gibi duruyordu.
The completed windmill stood as a monument to it builder's fate and sacrifice.
Shaftesbury Bulvarı'ndan sola dönün. Great Windmill Caddesi'nde tam karşınızda olacak.
You turn left on Shaftesbury Avenue, and it's facing you on Great Windmill Street.
- Yel değirmeninde.
- By the windmill.
Oradaki yeldeğirmeni, bize yeni bir okul.
Over there was the windmill, we'll have a new school
Ve odamdan eski bir yeldeğirmeni görünüyordu.
And I could see the old windmill from my room.
Tıpkı windmill ( değirmen ) ya da waterfall ( şelale ) gibi.
Like a windmill or a waterfall or something.
Burada ne şato ne de yel değirmeni var, Yoyneh sözü.
On the word of Yoyneh, there`s no more a castle here than a windmill.
Yakınlarda bildiğiniz yel değirmeni var mı?
Does anybody here know a windmill in the district?
Şato da yok, yel değirmeni de.
No castle, no windmill.
Babasına yel değirmeni deme.
Stop calling his father a windmill.
- O bir yel değirmeni.
- It's a windmill.
Bir yel değirmeni.
A windmill.
Demedim mi, "Efendim, bu bir yel değirmeni" diye?
Didn't I say, "Your Grace, it's a windmill"?
Zaferimi engellemek için devi yel değirmenine dönüştürmüş.
He transformed the giant into a windmill... to prevent me the honor of victory.
İki haftadır bir yel değirmeniyle dövüşmedim.
Oh, I haven't fought a windmill in a fortnight
Yel değirmenine dikkat et.
Look out for the windmill.
Yel değirmenine dikkat et!
Look out for the windmill!
Yeldeğirmeni Köyü'ne gitmek üzere yola çıkıyoruz.
We'll leave for the Windmill village now!
Değirmen Vuruşu!
Windmill Shot.
Değirmen vuruşu!
Windmill Shot.
Rüzgâr değirmeni bozulmuş. Zaten eski bir şeydi.
Windmill broke.
Akülü rüzgâr jeneratörü.
Windmill with accumulator.
Bu yeldeğirmeni ne işe yarıyor?
What's that windmill for?
Yankilerin buraya gelip Nelson'ın köşe yazılarını biriktirmeme ve sokak bekçilerinin bir kaç dükkan açma günleri kesinlikle sona erdi.
The days when Yanks could come over here and buy up Nelson's Column, a Harley street surgeon and a couple of Windmill Girls are definitely over!
Şu, yel değirmenli deli adama benziyor, ata binen, adı Raisin mi neydi.
He's like that madman with the windmill, who rides on a horse named Raisin or something like that.
Bir tane daha yeldeğirmeni görürsem kusacağım!
If I see another goddamn windmill, I'll puke!
Su buraya şatonun dev yeldeğirmeninin 500 metre altından geliyor.
The castle windmill draws pure water from deep within the earth.
Geceyi yeldeğirmeninde geçirdim.
I spent the night up a windmill tower.
Şu Değirmen Deliği'ni bir atlatırsam bu yıI Ustalar Turnuvası'nı kazanabilirim.
If I can birdie the windmill hole this year, I got a good chance of winning'the Masters. - Look at that!
Yel Değirmeni, ya da diğer adıyla feryat deliği Bay Dimmick'i ya şampiyonluğa ya da hüsrana sürükleyecek.
The Windmill, or perhaps the Hole of Lamentation to him... has plagued Mr. Dimmick throughout his otherwise stellar career.
En son golf oynadığımda hızlıca başlangıca ilerledim, topa vurdum doğru esen rüzgar ve top küçük delikte.
The last time I was playing golf I stepped up to the tee, hit the ball righy pasy yhe windmill inyo yhe liyyle clown's mouyh.
Evet.Bir de yel değirmeni ekleriz ve adına da "Fleischman'ın mini golf sahası" deriz.
Yeah! We'll put in a windmill, call it Fleischman's Mini-Putt
Ama bu rüzgar değirmenini geçtikten sonra ya başarırız, ya da düşeriz.
But once we pass this windmill, it's the future or bust.
Rüzgar değirmeni!
The windmill!
Değirmenler bölümünü biraz düşünün.
Meditate on the windmill chapter.
Ama köpeğiniz benim bahçemde mahalledeki tüm köpekleri yel değirmeni misali sıradan geçiriyor.
But your dog is a veritable windmill out on my yard with every dog in the neighbourhood.
Pierre Yeldeğirmeni.
Pierre the Windmill.
Siz doğanın değirmenini deviren Don Kişot gibisiniz.
You are like Don Quixote, tilting at nature's windmill.
İçinde bir yel değirmeni var.
It's got a windmill.
80'i geçtik!
The windmill!