Wireless translate English
992 parallel translation
Nutt gösterisindeki onun kablosuz telsizini merak ediyor.
Col. Nutt demonstrates his wireless wonder.
" İstihbarat raporuna göre düşman 33.
Wireless reports an enemy munitions depot within reach of Hill 33.
- Telsizle o halde.
- By wireless, then.
Merhaba Em. Merhaba Fred.
Damn the pictures and the wireless and the office.
Size güzel bir böbrek ile biftek hazırladım. Evinizi de temizleyip hazırladım. Döndüğünüz de rahat edersiniz diye.
I made a nice steak and kidney pudding and i've ordered the papers and i had the wireless batteries charged.
Gemide telsiz mi var?
You - - you got a wireless aboard?
Geminizden bana telgraf gönderdi.
He sent me a wireless from your ship.
Elektrik, telsiz telgraf ve radyo hakkında.
About electricity, wireless telegraphy, radio.
Parker, Davies'in gemisinden Apia'ya telgraf göndermişti.
Parker sent a wireless to Apia from Davies'ship.
( GİŞE ÜSTÜNDEKİ ADAM ) : Bu son telgraf raporudur.
This is the latest wireless report.
"Telsiz bağlantısının yapılamaması SS Muana'daki.." ".. yolcu ve tayfanın paniklemesine neden oldu. "
"Passengers and crew on SS Muana in panic as wireless fails."
Telsiz nasıl çalışıyor, açıklayabilir misin?
And can you explain the wireless?
Lovington Dedektiflik Bürosu'na telgraf çek.
Send a wireless to the Lovington Detective Agency.
Telgraf ile bilgilendir.
Keep me informed wireless.
Başka bir telgraf Bay Dodsworth.
Another wireless, Mr. Dodsworth.
Uçağıma bir gidebilsem orada telsiz vardı.
If I could get to my plane, there's a wireless there.
Maalesef burada telgraf yok.
Unfortunately we have no wireless here.
Inès'le aralarında bir gramofonla radyonunki kadar fark var.
She's as different from Ines as a phonograph from a wireless
Burada kablosuz set de yok.
- And no wireless set here.
Telgrafı duydun mu?
Did you hear the wireless?
Öyle olsa bile, telsiz sadece sefer amaçlı...
In any case our wireless is for navigational purposes only...
Telsiz kitabı.
Wireless.
- Telsiz subayı olan mı?
- You mean the wireless officer?
Allah bilir şu an hangi korkunç felaketler oluyor sen burada oturmuş radyo konseri dinliyorsun
Heaven knows what frightful disaster is happening and you sit there calmly listening to the wireless.
Merak ediyorum da radyoda bununla ilgili bir haber var mı?
I wonder if there's anything on the wireless about this?
Radyoda bir şey söylemediler.
- There wasn't nothing on the wireless.
Telsiz operatörlüğü yapan Jordan adında hain bir genç.
A treacherous youth, Jourdain by name, who proved to be the wireless officer.
Koloniden ayrıldığımız iki gün boyunca telsiz hiç durmadı.
Two days out of Colón, the wireless buzzed continuously.
Az önce elimize hepimizi ilgilendiren bir telsiz mesajı ulaştı.
I have just received a wireless message which is of concern to all of us.
Telgraf odasında.
In the wireless room.
Telsizi hiç kapatmadın.
You never turned off the wireless.
Evet bizim emektar telsiz.
Yes. Our old wireless set.
Radyoda bundan bahsetmeyecek olması ne kötü.
It is a pity he will not be saying something about it on the wireless.
Bir trafik polisi, silindir şapka giyen tuhaf birini telsizli araç JYN888'i sürerken gördüğünü bildirmiş efendim
Point duty constable reports peculiar individual wearing top hat... Seen driving wireless car jyn888, sir.
Altın soygunuyla bağlantılı aranan kişiler telsizli polis aracı U4'ü çalmıştır.
Men wanted in connection with gold theft have stolen police wireless car U4.
Yukarıda bir telsiz odaları var.
They have a wireless place upstairs.
Mesajı gönderdim, efendim.
I sent the wireless, sir.
Sizi sevmiş ve korumuş olan bir aileye bunu bir telsiz mesajında on kelimeyle nasıl açıklarsınız?
How do you cover that in ten words in a wireless to a family that loved you and sacrificed for you?
Şu anda, bütün telsiz bağlantıları bozuk. Tüm filikalar insanlı olarak suya indirildi.
At this hour, all wireless communication broken off, all lifeboats manned and lowered away...
Amelia'nın radyosu açıktı.
AMELIA HAD HER WIRELESS ON.
Deniz kuvvetleri telsizi bu, mors alfabesi.
That's marine wireless. Morse code.
Büyük bir telsiz, yani gerçek olanından hani resimlerde gördüğümüz antenli olanlardan yapmak çok pahalı mıdır?
A wireless like that... I mean a real one, a big one with a horn like you see in pictures... Is that expensive?
Apollonia! Wiegand'ın telsizi için bir batarya aldım.
Apollonia, I've bought a battery for Wiegand's wireless.
Var tabii ki. Kendi radyonu yapıyorsun.
You are, you're making your wireless.
Yaptığım telsize bakıyorum da kim olduğumu bilmiyorum artık.
And I look at my wireless, and I no longer know who I am.
Batarya ile telsizim ne olacak o zaman?
What about my battery and my wireless?
Paul, yerinde olsam bir dükkan açar tüm bölgeye telsiz takımı satardım. Babanın da cebine biraz para girerdi.
Paul, I'd open a shop and sell wireless sets to the whole district then your father would have money.
Leo Slezak'ın ilk telsiz yayını.
Leo Slezak's first wireless broadcast.
- Niye telsiz diyorlar ki?
- Why do they say wireless?
Bugün burada, ilk kez bir radyoda okuyacağım.
Today I am singing on the wireless for the first time.
Bütün gece çatı katında oturup telsizi dinledi.
He sat up all night in the loft listening to the wireless.