Words translate English
34,484 parallel translation
Madeline, seni birkaç şey söyleyecek olan Alison'la tanıştıracak. Sonra sahayı sana bırakacak.
Madeline will introduce Alison, who will say a few words, and hand over the floor to you.
Böyle kelimeleri kullanınca seksi olduğunu mu sanıyorsun?
You think it's sexy when you use big words?
Ben Ramona'yım ve "hiç hoş değil" gibi okkalı laflar ederim.
I'm Ramona, and I use big words like "So uncool."
Öyleyse kelimelerinizi dikkatlice seçmeliyiz.
Then we must choose your words carefully.
Yine de jürinin karşısında doğru kelimeleri bulacağım.
Although when it comes time to tell the jury, I'll find the words.
Söyle, o kelimeleri söyle.
- You strangled her. Say it. Say the words.
Seninle bir şey konuşacağız.
You and me are gonna have some words.
Hatta şöyle demiştin : "Senin bir annen yok."
Oh, I believe your words were, "You don't have a mother."
Hayır.ben sadece aynı sözleri tekrar tekrar duymak istiyorum.
No. I just keep hearing the same words over and over.
Ben sadece kafamda bu kelimelerle uyandım.
I just woke up with those words in my head.
burada uyandım, ve beynimde bu kelimeler vardı.
I woke up here, and I had those words in my head.
İlk ortaya attığın zaman sana karşı çıkmıştım ve sanırım bazı acı şeyler söylemiştik birbirimize ki ben hatalıydım.
I, I think I was opposed to your work when you first put it out, and I think we had some very bitter words, which I was wrong.
Büyük laflar ediyor.
All those big words.
Bu çok kuvvetli bir kelime.
Those are very big... two little words, no go.
Aristoteles'in sözleriyle...
In the words of Aristotle...
Ben o kelimeleri kullanmazdım, şu andan itibaren benim için çalışmıyorsun.
I wouldn't use those words, but, as of now, you no longer work for me.
Telefonun tuşlarına "şifre" kelimesini girin.
Cypher the words "me now" on the keypad.
Bu kadın o kadar korkmuştu ki bilgisayarı bile yoktu.
You know, this whole thing is about words typed onto paper.
Bu konuya yeniden bakmalıyız Bobby.
Typing those words put her life in danger, and she still did it.
Bu birkaç kelime yanlarında yedi yıl hapis cezası getirir.
Those few words come with a seven-year prison term.
Çaresiz bir adamın sözleri bunlar.
The words of a desperate man.
Sözlerimi çarpıtıyorsun.
Whoa, whoa! You're twisting my words there.
Bunlar rezil bir duruma düşmüş spiker Kent Brockman'ın güvenlik tarafından dışarı atılıp yerine ben Arnie Pye, geçmeden önceki son sözleriydi.
These were the last words of disgraced anchor Kent Brockman before he was escorted out by security and replaced by me, Arnie Pye.
Beş kelime jet yakıtı asla çeliği eritemez.
Five words... jet fuel can't melt steel.
Biliyor musun Marge, nedense şu korkunç kelimeleri daha iyi anladığını düşünüyorum ; 'Onda ne buluyorsun? '
You know Marge, somehow I feel that more than anyone, you understand those horrible words, "What do you see in him?"
Benim seviyeme inmedi. Hiç küfretmedi.
He never said the swear words.
Ne denileceğini bile bilemiyorum.
I can't even find the words.
Büyük Amerikan Şairi Yogi Berra'nın da dediği gibi :
Well, in the words of that great American poet,
Ağzından çıkan ilk kelime bu mu?
Those are the first words out of your mouth?
Sözler söz olarak kalır.
Words are just words.
Ev ve yuva kelimelerinin anlamları farklıdır.
The words house and home have different meanings.
İki kelimen, "öyle mi" demeni aleyhinde davaya çevirebilirim.
See, even your two words, "You do" I could use that to prosecute you.
Bu cümlelerin manası budur.
That's what the words mean.
Orator Hanley bana sormuştu Birkaç kelime söylemek... Ahem... Gerry'nin konusuna...
Orator Hanley did ask me to say a few words... ahem... on the subject of Gerry's... professional diligence.
Ama buna karar vermeden önce, onu da dinlemeniz gerektiğini düşünüyoruz.
But before you decide on that, we think it's best if you hear from him in his own words.
- Aslında ben bir şeyler söylemek istiyorum.
- Matter of fact, I would, uh, like to say a few words.
Hayır Harvey, Bay Gallo'nun duruşmasında söylediğin cümleleri okuyacağım.
- No, Harvey, I'm going to read the transcript of your own words from Mr. Gallo's sentencing hearing.
Hayır aynı ifadeyi bana davayı bırakmamı söylemek için geldiğinde de kullandı. - Sana mı geldi?
- No, but he used those exact words when he came at me trying to get me to drop this whole thing.
İlgimi çeken kelimeler oldu.
It was the words as words that interested me.
Ben o kelimeleri bazı şeylerden kaçabildiğim için seviyorum.
It's the words as words I like to escape from now and then.
3 yaşında falandın ve "uzay boşluğu" demiştin.
You were about 3, and you said the words "outer space"
Pekâlâ davetsiz misafir, söyleyecek son bir sözün var mı?
So, intruder, any last words?
Daha doğru kelimeler hiç kullanılmadı.
Truer words were never spoke.
Dediklerimi iyi dinleyin ama.
Mark my words, though.
Seni açlıktan ölmek uzereyken bulan bir dama söyleyecek en kırıcı sözler bunlar.
Those are hurtful words for the man who found you starving and near death.
Diğer bir deyişle, tüm Amerikalılara özgürlük tanıyor.
In other words, it grants freedom... to all Americans.
Ama bu aslında "köpek ıslığı politikası" dediğimiz şifreli bir konuşmaydı... JAMES KILGORE HAPİS YATMIŞ YAZAR... ve Nixon'ın savaşmak zorunda hissettiği
But that was one of those code words, what we might call "dog-whistle politics" now, which really was referring to the black political movements of the day, Black Power, Black Panthers, the antiwar movement,
Diğer bir deyişle, yola çıkarken...
[Atwater] In other words, you start out...
Ama bu konuda bir şeyler söylemek istiyorum.
[Clinton] But I want to say a few words about it.
Teşekkür ederim Louis ama söylemene gerek yok. Çünkü eylemler sözlerden daha etkilidir. Bunu yapışın her şeyi anlatıyor.
I appreciate that, Louis, but you didn't have to say it, because actions speak louder than words, and you doing this says it all.
- Owen haklıymış.
Any last words? Owen was right about you.