Wounded translate English
4,938 parallel translation
Minibüsün içinde iki çocuk vardı, yaylım ateşi sırasında yaralanmışlardı.
Inside the van were two children, who were wounded in the hail of cannon fire.
Hastanın hareketsizliği ona avantajlı bir erişim veriyor, yaralı avı seçen bir akbaba gibi.
Granted the patient's immobility indicates an advantageous access, like a buzzard selecting wounded prey.
Yaralanmış gözüküyor. Sürünerek kaçmaya çalışıyor.
Appears to be wounded, trying to crawl away.
1998 yılının Şubat ayında Yangjinri, Donghae'de Kuzey'den Güney'e yollanan birliğin 24 kişinin ölümüne ve 19 kişinin yaralanmasına sebebiyet verdiği korkunç olay tarafımızca doğrulanmıştır.
In February, 1998, in Yangjinri, Donghae, because of 10 scouts dispatched from North Korea to South, there was a horrific incident for which we confirmed including civilians, there were 24 dead, and 19 wounded.
Tanrım, bu kadar da kalbi kırık görünme.
Gosh, don't look so wounded.
Gerçekten, yaralandım.
Truly, I am wounded.
Daha önce de yaralandım.
I've been wounded before.
Ölümcül bir şekilde yaralanmıştı ve içindeki... bütün baharat dışarı saçılmaktaydı.
It's been mortally wounded and all this spice is spilling out of it.
O yüzden bana yaralı biriymiş gibi bakmayı kesersen ben de öyle davranmayı kesebilirim.
So if you can stop looking at me like I'm wounded, then I can quit acting like it.
Annesi yaralanmıştı.
His mother was wounded.
Kangren yüzünden kolunu kesmek zorunda kaldılar.
They had to amputate her wounded arm due to gangrene.
Üç kez yaralandı.
He'd been wounded three times.
Hayır. O da yaralandı.
Probably not, he's wounded.
Yaralanmışsın.
You're wounded.
Yaralı bir kuş.
A wounded bird.
Çok kötü yaralanmış gibi görünüyor.
He looks as if he's been badly wounded.
Gustave... yaralısın.
Gustave... you are wounded.
Tuzağa düşürülmüş ve yaralı, yaşamından başka size ne verebilirdi ki?
Trapped and wounded, what else could he offer you but his life?
Savaş alanında düştükten sonra yaralanan oğlunu nasıl olduysa ziyaret etmeyi unutan sevgili babamı.
My beloved father who somehow forgot to visit his wounded son after he fell on the battlefield.
Yaralılarımız güçlendiği gibi gideceğiz.
As soon as our wounded are strong enough.
Adam çok gururlu ama gururunu incittik.
He's a proud man and we've wounded him.
Ben de yaralı adamlara yardım ederek ve ölmelerini izleyerek.
I've spent two years nursing wounded men, watching them bleed and die.
" On the sick or wounded bison, But another vulture, watching
" On the sick or wounded bison, But another vulture, watching
Kaplan saldırdığında fena yaralandım.
I'm badly wounded by the tiger attack.
Yaralı kaplan her zaman daha tehlikelidir.
A wounded Tigress is always more dangerous.
Yılan yaralandığı zaman bundan ancak firavun faresi sorumlu olur, Radhu kardeş.
When a snake is wounded, only a mongoose is to blame Radhubhai.
Baa'nın yarası derin, efendim.
Baa has been wounded deeply, sir.
Peki, Levi burada bir tabanca yada tüfekle bacağından yaralandı.
Now, Levi over here... he was wounded in the leg by a pistol or a rifle bullet.
Hala şehirde ve yaralı.
He's in town and he's wounded
Yaralı mısın diye kontrol ettim ama bir sıyrık bile yoktu.
I checked to see if you were wounded, but there wasn't a scratch on you.
Yaralanmış, ama hayatta.
Wounded but alive.
Kim yaralamış onu?
Who wounded him?
"Dokuz gece boyunca rüzgarlı bir ağaçtan sallandım hiçbir insanoğlunun köklerinin nereye uzandığını bilmediği bir ağaçtan Odin'e adanmış bir mızrakla yaralanmış olarak."
"I hung from a windy tree for nine long nights, wounded by a spear, dedicated to Odin, from that tree of which no man knows from where its roots run."
Ama yine de silahsız, yaralı, dizlerinin üzerinde bir rakibini öldürmekten çekinmiyor.
Yet she would kill an unarmed, wounded, kneeling opponent.
Yaralı hayvanlar ne yapar?
What does a wounded animal do?
Yaralı Irath ile gelen Kemer avcısı hâlâ dışarıda.
The ark hunter who came in with the wounded Irath is still outside.
Booth kendini, James W. Boyd adında Petersburg savaşında yaralanmış bir ittifak askeri olarak tanıtır. Aile onları evlerine alır.
Booth presents himself as James W. Boyd, a Confederate soldier wounded at the Battle of Petersburg, and the family takes them in.
Erkekler, kadınlar ve çocuklar öldürüldü ya da yaralandı.
... men, women, and children were killed or wounded.
Ayrıca mağdur şikayetçi olabilir, vücudunda epey yara var.
We expect a complaint will be issued because the victim is severely wounded.
Birinci sınıf öğrencilerim Wounded Knee'deki savaşı canlandırdı.
My freshmen reenacted the battle at wounded knee.
Kitchener hepsini öldürdü, yaralıları da idam etti.
Kitchener then executed the wounded and dying.
Kimse ölmemiş, yaralanmamış, hapse atılmamış!
No one's dead, wounded or incarcerated.
James gibi yaralı eski askerler.
Wounded veterans like James.
Afganistan'da üç dönem görev yapmışsın ve Kunar Bölgesi'nde yaralanmışsın.
So you did three tours in Afghanistan.. and you were wounded in the Kunar province.
Daha yakından baktığımda yaralı olduğunu fark ettim.
On closer inspection, I discovered that the bird was wounded. It wouldn't have survived.
Ve tahliye edilmesi gereken eski bir savaş gazisi var.
And there's a wounded vet that needs help to be evacuated.
Yara almış gibi hissediyorum.
I feel wounded.
Baban ağır yaralandı Steinar.
Your father's badly wounded, steinar.
Kırıldım Nico.
I'm wounded, Nico.
Ölümcül yara almıştı.
It was mortally wounded.
Yaralı olmalı.
He must be wounded.