Yabancı translate English
21,514 parallel translation
Sana konuk olmuş yabancılara içimizden biri gibi muamele edip onları da kendin kadar sev.
Treat the stranger who sojourns with you as the natives among you, and you shall love him as yourself.
Bu bana garip gelen yabancı bir ezgi gibi.
That's like a strange tune, unknown to me.
Bildiğin gibi adam öldürmeye yabancı değilim.
I am, as you know, no stranger to killing.
Skinwalker'lar güçlü şekil değiştirenlerdir ve yabancıların bölgelerine gelmelerini hoş karşılamazlar.
Skinwalkers are powerful shapeshifters and not particularly welcoming to strangers on their land.
Bir şeyleri yönetmeye yabancı değilim.
I'm no stranger to running things.
Tamam, bir barda sıra bekliyordum ve bir yabancı ayakkabılarımı övdü. Arkamı döndüğümde, Claudia Greco'yu gördüm, Caleb.
Okay, so I was in line at the bar and some stranger just compliments my shoes and I turn around, it's Claudia Freakin'Greco, Caleb.
Bizim için bir yabancı olabilir ama Alison ve Elliott birbirlerini yıllardır tanıyor.
Right, well, I'm sure he seems like a stranger to us but Alison and Elliott have known each other for years.
Selam yabancı.
Hey, stranger.
İşlerimizi kusursuzca yapmazsak insanlar ölüyor. Yabancılar da değil, arkadaşlarımız, ailemiz, sevdiklerimiz ölüyor. Yani espri patlatırken veya işimizi tiye alırken bunu düşünsen iyi olur!
If we do not do our jobs perfectly, then people die and not just strangers but friends, family, and loved ones, so think about that every time you crack a joke or make light of what it is that we do!
Benimle yabancı biriymişim gibi konuşma.
Don't talk to me like I'm other people.
Telefonda bir saniyeliğine bir yabancının sesini duyuyorsun ve hemen "Bollywood" ile doldun. Hayret bir şey.
Amazing.
- Okulun yabancısıyım da ben de siz son sınıflardan ince detayları alabileceğimi düşündüm. Aydınlatın beni. - Brian...
I don't know my way around the school, so I figured I'd get the deets from a couple of seniors.
- Budalanın teki olduğumu biliyorum... herkese yabancılaştım fakat o insanlarla yüzleşmek için oraya gidemiyorum, ahbap.
- want you to know that. - Okay. - I know I'm a dickhead and I have alienated everybody... but I can't go in there... and face those people, man.
Hiçbirimizin talep edecek bir şeyi kalmadan yabancıları durdurmak istiyorum sadece.
I'm just trying to stop these outsiders before there's nothing left for any of us to claim.
Teklifiniz için sağ olun ama halktan ya da yabancı birinden hediye kabul edemeyiz.
Thank you for the offer, but, uh, we can't accept gifts from the public or, um, strangers.
# Öyleyse, sen gidince neden yabancı hissettim kendimi? #
"So why did you leave me like a stranger."
Tüm yabancı yedek gemilere ateş etmesini söyledim adamlarıma. Ana gemi dahil.
I gave my crew instructions to shoot any boarding vessel, along with the ship launching it.
Iyi, afedersiniz, ama bu çok hassas bir durum. Ve ı çevresindeki bazı bebek yabancı olan sanmıyorum. Peter ve yakut çok güvenli hissediyorum yapacak.
Well, excuse me, but this is a very delicate situation and I don't think having some baby stranger around is going to make Peter and Ruby feel very safe.
Bir şey daha var. İsveçli yetkililer yabancı polislerin silah taşımasına izin vermiyor. Ama orada silah taşıman için özel izin istedim.
but I'll see you get one over there.
Yabancı birimleri de mi var?
- Do they have a foreign section too?
Yabancı bir polisle en son dağ olayında çalışmıştım. Birkaç yıl önce.
Last time I worked with a foreign cop was that mountain incident.
Alo. 1970-1980 arasındaki Yabancı Lejyonu kayıtlarını kontrol ettik.
We checked all Foreign Legion recruits from 1970 to 1980.
Ofisimde bir yabancı var.
There's a total stranger in my office.
Pierre Carnot adı ilk defa 1971 yılında, Yabancılar Lejyonu'ndan ortaya çıktı.
The first time the name "Pierre Carnot" came out... in the Foreign Legion.
Ama cidden, kim yavru köpek kostümüyle yabancının birinin peşinden karanlık bir sokağa girer ki?
But seriously, who follows a stranger down a dark alley dressed as pups?
Yabancı diyebiliriz eğer bu mümkünse.
Stranger, if that's possible.
- Birbirimize yabancı olmamalıyız.
We shouldn't be strangers to each other.
İşte bu yüzden yabancılarla konuşmamalıyız.
Which is why we don't talk to strangers.
Yabancıların yanında ölmektense aileyle ölmenin daha iyi olduğunu düşünüyor.
He thinks it's better to die with family than to die with strangers.
Herzaman bir yabancı gibi davrandım!
I'm always treated like an outsider! Rahul, stop touching me!
Özel sorunlarını bir yabancıyla konuşma ihtiyacı...
This need to talk about my private business to a stranger...
Ben sadece felaket getiren bir yabancıyım.
I'm just a foreigner who brought disaster.
Peki sizce adamın yabancı eşlerini unutup kendi eşini... seçmesi daha iyi olmazmıydı?
Don't you think it would be better for the man to forget about foreign women and choose one of his own?
Merhaba yabancı.
Hi, stranger.
Ve hafta sonunu yabancılarla geçiremezsin.
Right, and you can't share the weekend with outsiders.
Zack bir yabancıya yanaşıp, gözlerinin içine bakıp hemen o an en derin, en içten ihtiyaçlarını anlayabilen o sihirli varlıklardan biri.
Zack is just one of those magical beings who can walk up to a stranger, look her in the eye and just immediately knows her deepest, most intimate needs.
Dün gece kasabaya bir yabancı geldi.
A stranger blew into town last night.
Gördüğün gibi, burada halk, yabancıları pek hoş karşılamaz.
You see, out here... folks don't take too kindly to outsiders.
Burada yabancı çalışanların var, değil mi?
You got foreign workers here, yeah?
Bir yabancıyla, bir sandıkta olup kazanıp kazanamayacağımı bilmediğim bir dövüşe gitme sebebim mi?
In a trunk with a stranger, going into a fight we may not win?
Kulağa hiç yabancı gelmiyor!
That sounds familiar!
Son günlerde yüklü miktarda patlayıcı madde satın alan yabancı birileri oldu mu?
Are there any foreigners who purchased a big volume of explosives lately?
Sen yabancısın, sana bir şey yapamazlar.
They cannot do anything to you.
Düşündüğümde artık bir yabancı gibi fikir yürütüyorum.
When I think about it, it's like I'm contemplating a stranger.
Biz yabancı değiliz.
We ain't strangers.
Senin işin polis ve tehlikeli yabancı insanlar hakkında.
Your job was police and stranger danger stuff.
Tamam, tehlikeli yabancılar benim olayımdı, değil mi?
Okay, stranger danger... my thing, right?
Bu bir yabancıyla karşılaşıp onu öldürebilmenle ilgili.
It's about being able to walk up to a complete stranger and kill him.
Bazı yabancıların kaybolduğunu söyledi.
Some farmers had gone missing.
Yabancını İşe Getir günü değil bugün.
Uh... it's not Bring Your Stranger to Work Day.
Bir yabancının ayakkabasına çalışacak kadar sıkılmışsın.
Bored enough to spend your time studying a stranger's shoes.