Yapıyoruz translate English
19,477 parallel translation
Elimizden geleni yapıyoruz sayın başkan. Ancak insanlardan toplumumuzun işleyişine olan temel inanışlarını değiştirmesini istiyorsunuz.
We're doing what we can, Mr. President, but you're asking people to change their core beliefs about how our society should function.
Denizde arama yapıyoruz. Ancak fazla umudumuz yok.
We are searching the waters now... but we are not hopeful.
Kendi kaydımızı yapıyoruz.
We're allowed to make our record.
O halde ne yapıyoruz?
Okay, so... so what do we do?
Sadece yorum yapıyoruz, o kadar.
We speculate, nothing more.
Ne yapıyoruz?
What do we do?
- Nick, seks yapıyoruz burada.
- Nick, we're making sex.
Yapıyoruz zaten.
We are. - Mm-hmm.
Şimdi ne yapıyoruz?
So now what?
Elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz. - Efendim...
We're doing the best we can.
Kardeşinin yöntemiyle yapıyoruz.
We do this your brother's way.
Sıvıyı emmek için vakum yapıyoruz.
Creating a vacuum to suck out the fluid.
Önce sahte tıbbi şirketleren sahte satın alma istekleri yapıyoruz böylece kağıt üzerinde her şey yasal oluyor.
First we place false purchase orders from shell medical companies so that everything's legit on paper.
Hayatta kalması için 375 00 : 22 : 05,007 - - 00 : 22 : 06,807 - elimizden geleni yapıyoruz. - İyi olur.
We're doing everything we can
Yardım etmek için elimizden geleni yapıyoruz.
We're doing everything we can to help.
Bir ülkenin savunması için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz.
We are doing precisely what needs to be done in the defense of a country.
Sonra çıkartma yapıyoruz.
So we subtract.
Harika bir gösteri yapıyoruz.
We put on a great show.
Ne yapıyoruz biz?
What are we doing?
Değişiklikler yapıyoruz.
We're rejiggering.
- Bir sürü şey yapıyoruz.
- We're doing a lot of stuff.
Soruşturma yapıyoruz.
We are making inquiries.
Hala görüşmeler yapıyoruz.
We're still interviewing.
Annenle işimizi bu yüzden yapıyoruz böyle şeylerin olmasına engel olmak için.
That's why your mother and I do what we do... to keep things like that from happening.
- Biz tam olarak ne yapıyoruz?
What exactly are we doing?
- Yine doğaçlama yapıyoruz.
- We're improvising, again.
Şimdi ne yapıyoruz?
Now what?
Burada ne yapıyoruz biz?
What are we doing here?
Hepimiz elimizden geleni yapıyoruz. Acı çukurunun üzerinde gerilmiş bir ip üzerinde yürüyoruz. Bu hata yapmamız için bize cesaret veriyor.
We're all just doing our best, tightrope walking above that pit of ungodly pain that's daring us to trip up.
Bazen gerek olmadığında da mastektomi yapıyoruz, evet.
Sometimes we perform mastectomies when we don't need to, yes.
Ve bunun öyle kalmasını için elimizden geleni yapıyoruz.
And... we're trying hard to keep it that way.
Ne yapıyoruz?
What're we doing?
Burada onu yapıyoruz.
That's what we do here.
- Elimizden geleni yapıyoruz.
- We're doing our best.
Tamam şimdi ne yapıyoruz?
All right, so what do we know?
Ne yapıyoruz?
So what's our move?
Ne yapıyoruz şimdi?
So, what are we working on?
Ama biz öyle yapıyoruz.
But we are.
Bayanlar, burada ne derece bir sapıklık yapıyoruz?
Ladies, just how stalker-y are we getting here?
Burada hepimiz iş yapıyoruz.
Look, we are all businessmen here.
Peki şimdi ne yapıyoruz patron?
So what do we do now, boss?
Ne yapıyoruz böyle?
What the hell are we doing?
Tamam, ne yapıyoruz peki şimdi?
Okay, uh, so what do we do now?
O halde hâlâ burada ne yapıyoruz?
Well, then what are we still doing here?
Batınıza atış hazırlığı yapıyoruz.
Preparing to fire on your whiskey.
Bilgisayar teknisyeni numarası yapıyoruz.
We're posing as computer techs.
Pekâlâ. Nasıl yapıyoruz?
All right, how you want to do this?
Nasıl yapıldığını umursamıyoruz.
You don't care how it's made.
Sürekli sanki birbirimizi daha iyi yapıyormuşuz gibi konuşuyorsun, ama yapmıyoruz!
You keep saying that, like somehow we made each other better, but we didn't!
Ee, ne yapıyoruz?
So what are we doing?
Şüphelinin kullandığı yapıştırıcı hemen her yerde satılıyor, o yüzden alınma anını bulamıyoruz.
The glue our unsub used is sold practically everywhere, so we can't isolate point of purchase.