Yatak translate English
14,710 parallel translation
Burası Steve Avery'nin yatak odası.
This is the bedroom. Steve Avery's.
Şunu biliyoruz ki, o yatak odasına ilk girdiğinizde... -... yerde anahtar yoktu, değil mi?
Now what we do know is that when you came into that bedroom the first time, there was no key on the floor, was there?
Teğmen Lenk, 8 Kasım Bay Avery'nin yatak odasına en azından üçüncü girişinizdi.
[Strang] Lieutenant Lenk, November 8 was at least your third time into Mr. Avery's bedroom.
Peki Steven Avery'nin yatak odasına girip saatlerce arama yapmadan önce... Bir, iki, üç defa ya da neyse artık... Steven Avery'nin evinde kendisinin açtığı davada ifadesi alınmamış birisi arama yapmış olsaydı daha doğru olmaz mıydı sizce?
And before you went rummaging through Steven Avery's bedroom, once, twice, three times, whatever it was, for hours, would it have been fairer to Steven Avery if someone other than a person who had been deposed in his lawsuit
Steven Avery'nin yatak odasındaki aramada bulundunuz mu?
Did you have occasion to search Steven Avery's bedroom?
- Yatak odasına kimlerle girdiniz?
- Who did you enter that bedroom with?
Cesedin yatak odasından garaja veya çukura götürülürken ardında bırakması gereken kan izi yok.
No bloody trail of a body being carried out of that bedroom into the garage or into the burn pit.
Yatak başlığında tırmalama izi yok.
No scratches on the headboard.
Yatak başlığında ip kalıntısı yok.
No rope fibers on the headboard.
O yatak odasında birisinin öldürülmeden önce bağlandığını, mücadele verdiğini gösteren hiçbir iz yok.
Nothing that would indicate somebody restrained, struggling for their life, who was murdered in that bedroom.
Burada her gün Steven Avery ile ilgili kanıtlar duyacaksınız ; ... DNA'sı, arabada bulunan kanı garajında bulunan kurşun parçası yatak odasında bulunan araba anahtarı.
You'll hear days and days of evidence about Steven Avery, his DNA, his blood found in the SUV, the bullet fragment found in his garage, the ignition key found in his bedroom.
Ve evin içine girip Teresa Halbach'i Steven Avery'nin yatak odasında bağlı hâlde gördüğünü.
And went into the residence and observed Teresa Halbach pinned up in Steve Avery's bedroom.
Dedektiflerin aktardığına göre, sonrasında cesedini yakmak için çukura koyup ateşin üzerine yatak çarşaflarını attılar ve cesetten arta kalanların bir bölümünü yakınlardaki bir çakıl ocağına götürdüler.
They then put her body in a fire pit, investigators say, throwing bed sheets on top of the fire and scattering some of the remains in a nearby gravel pit.
Dayınız Steven'ın yatak odasında onu yatağın üzerinde gördüğünüzde böyle mi görünüyordu?
Is that how she looked when you saw her on the bed in your uncle Steven's bedroom?
Yatak.
A bed.
Burası mutfak ve burası yemek odası sonra burası oturma odası, ¨ çalışma ve yatak odası bölümleri.
Um, this is the kitchen. This is the dining room. This is the living room workspace-bedroom region.
Yatak.
BET.
Çok küçük bir yatak.
Such a tiny bed.
Yatak odandı.
Your bedroom.
İkincisi de sıcak bir yatak.
And, Jesus, a warmer table.
Ana yatak odasının karşısındaki koridorda.
It was in the hallway across from the master bedroom.
Yani, bir battaniye ve bir yatak, yapabileceğim az şey bu, değil mi?
So, a blanket and a bed, that's the least I could do, right?
Bir noktada, bu bir yatak ve kahvaltıydı.
At one point, this was a bed and breakfast.
Çok güzel bir oda. Burası Lincoln döneminde de yatak odası mıydı?
Was this a bedroom during Lincoln's time?
Ailedeki hemen hemen herkes için yatak ayarladık.
We've found beds for almost all the family.
Ayarlanabilir yatak.
It's a... It's a Craftmatic.
Kırık yatak.
Broken bearing.
Sağdaki yatak odasındaki yatakta bir bebek var.
There's a baby in the bed in the bedroom on the right.
- 3, sağdaki yatak odasına git.
Three, go bedroom on the right.
- Yatak odası temiz!
Bedroom's clear!
Alttaki yatak odasına bir şeyler koydum.
I put your things in the bedroom downstairs.
Belki de yatakta harcadığımız zamandan daha fazlasını yatak dışında da geçirirsek?
Maybe if we spent more time together out of the bedroom, we'd spend more time together in it?
Ön sevişme yatak odasının dışında başlar. - Dr. Öz aptalın teki.
Foreplay doesn't begin in the bedroom. / Dr. Oz is an idiot.
Salonun altındaki dört yatak odası var. Bu bile kullanılmayan, Ve bunu görene kadar bekleyin.
There's four bedrooms down the hall that aren't even being used, and wait till you guys see this.
- Yatak.
- The bed.
Yatak.
The bed.
Hayır, yatak.
No, the bed.
- Ben ana yatak içine benim yuva hareket edeceğiz.
- I'll move my nest into the master bedroom.
Huzurevlerine yatak örtüsü satman mı para için millete 31 çekmen mi?
The fact that you sell bed sheets to old age homes or that you jerk guys off for money.
Gidip yatak odasında oynayın.
You kids go on and play in the bedroom.
Yatak bizi çağırıyor.
Bed beckons.
Yatak odasında bulduğu bir kafa bandını kaybetmişti.
Had lost a headband, which he found in his bedroom.
Köpük yatak güreşi!
Foam mattress wrestling!
Yani, senin yatak odan.
I.E. Your bedroom.
Yatak odasında değil.
Not in his bedroom.
O yatak odası bu gece epey bi'soğuk olabilir.
That bedroom's gonna get pretty fucking cold.
Dostum, napıyorsun, annemlerin yatak odasında asılıyor musun?
Blake : Oh, dude! What are you doing jerking off in my parent's bedroom?
Uzun süre yatak yüzü göremezsiniz belki.
May be your last for a while.
Yatak çok büyük.
Well, it's a large bed.
Yatak istirahatı ve mısır şurubuna ne oldu?
"Corn cure and bed rest."
İki hafta önce, 21. doğum gününde Trevor'ı ziyarete gittiğimde, onu yatak odasında yerde buldum sonunda huzura kavuşmuştu.
Two weeks ago, when I went to visit Trevor on his 21st birthday, I found him lying on the floor of his bedroom, finally at peace.