Yazıyordu translate English
3,120 parallel translation
Ve bu eski alyansın üstünde de "benimle evlen" yazıyordu.
and this antique engagement ring labeled "marry me."
Sal Price, sizinle ilgili bir kitap yazıyordu.
Sal Price was writing a book on you.
Patoloji raporunda ne yazıyordu?
What-what did the pathologist report say?
Kayıp dosyada bu yazıyordu.
That's what was in the missing file.
Sadece bir limuzinin beni bekleyeceği yazıyordu.
It just said a limousine will be waiting.
Dün gece Carlos'un bana verdiği broşürde yazıyordu.
It was in the pamphlet that Carlos slipped me last night.
Davetiyede 12 yazıyordu.
It said "12 : 00" on the invitation.
Mailinde ; "Peyton Manning ve Dakota Fanning'le ilgili bir şeyler yap" yazıyordu.
Your email read, "do something with Peyton Manning and Dakota fanning."
Denise, Miami Beacon'e benimle ilgili bir yazı yazıyordu.
Okay, look, Denise was writing a profile on me for the Miami Beacon.
Kartta "Wish You Were Here" yazıyordu.
The postcard said "Wish You Were Here."
Sadece okunsun yazıyordu ama sevgilim.
I mean, it said, "Eyes only," baby.
Üzerinde Max yazıyordu.
It said "Max."
Bugün bir yabancıya yardım edeceğimi yazıyordu, ve işte buradayız. Yıldız falım sayesinde.
It's my horoscope.
Yıldız falımda bir gergedanla karşılaşacağım yazıyordu.
Yeah, my horoscope said I'd encounter a rhinoceros.
İlk not, bir hafta önce geldi. Cassie'nin şehri terk edip, geri dönmemesi gerektiği yazıyordu.
Uh, the first note came a week ago, saying Cassie should leave town and not come back.
Ama adını Najdjonov koyduk, Çünkü mektupta "tank da bulundu" yazıyordu.
We decided that his name be Najdjonov, because it is written in the accompanying letter, "found in the tank."
Kağıtta "Uyan" yazıyordu.
It said, "wake up."
Amigdalı engellenmiş hastalar üzerine okuduğum bir araştırmada hastaların tamamen korku duygusunu yitirdiği yazıyordu.
I read a study where obstructions of the amygdala resulted in a patient being absolutely fearless.
Ne yazıyordu?
What did it say?
Bir sürü şey yazıyordu.
well, it was full of words.
O dergi ne yazıyordu?
What'd that magazine say?
Buradan defol git " yazıyordu.
It spelled, "get the hell out".
"Doğum gününüz," yazıyordu yani doğum günleri aynıymış.
"Your fifth birthday," as in the birthday you both share.
Ama tarifin üstünde "Nick çok sever." yazıyordu, ben de bunu yapayım dedim.
But "Nick loves" was written on the recipe in my handwriting, so I thought it would be a good call.
Vasiyetinde böyle istediği yazıyordu.
This is what the will said he wanted.
Ya, Biliyorum, bana oradan bir T-shirt getirmiştin. Üzerinde, "Ne arkadaşı, bizim peynirlerimiz var" yazıyordu
Yeah, I know, you brought me back a T-shirt that said, "What a Friend We Have in Cheeses."
Ben, ee, mesajını aldım mesajında ışıklı birşey hakkında bir problem olduğunu yazıyordu?
I got your text saying there was something wrong with the light thingy?
Noelin insanların delirmesi için bir numaralı tatil olduğu yazıyordu.
Christmas- - the number one holiday for people going nuts.
Notta "Bunlardan biri ortaya çıkarsa seni öldürürüm" yazıyordu.
The note said, "If any of this gets out, I'll kill you."
Gittim ve duvarın üzerindeki yazıyı okudum. Duvarda, "Bugün, yeniden doğuyorum." yazıyordu.
I went and read the writing in the far distance on the wall and it had on the wall, "Today I am reborn."
Makalede 7 / 24 müsait oldukları yazıyordu.
The article said they were available 24-7.
Saat 9.30'da isminin baş harfleri "S. B." olan biriyle randevusu olduğu yazıyordu.
In it, there was an appointment at 9 : 30 with someone with the initials "S.B."
Emirde sadece Griselda'nın odasına gizlice girip yerini geçit kristaline kaydetmem ve lonca bankasına koymam yazıyordu.
The note just said to bind the crystal to the room and then to put the crystal in the guild's shared storage...
Uyarı da hepsi yazıyordu.
It's right there on the warning label.
Tiyatrodaki deneyimlerini yazıyordu.
He was writing about his experiences in the theater world.
Oradayken dikkatimi çeken şey sürekli Michael'dan bahsetmesiydi çünkü Michael ona duygu yüklü mektuplar yazıyordu.
During the time that I was there, what was interesting, I remember her talking about Michael a lot, because Michael was writing her passionate letters.
Şöyle yazıyordu : "Cehennem git, aşağılık avukat bozuntusu."
It said, "Burn in hell, you scumbag lawyer."
1972 turnesinden önce ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan bir mektup aldık. Kısacası eğer sorun yaratırsak başımızın belaya gireceği yazıyordu.
Before the 1972 tour, there was a letter from the US State Department basically saying that if there was any kind of fallout, we could be in trouble.
Sahi Hekim Başı biraz değişik yazıyordu.
Oh right. High Doctor seems to write rather strangely.
Gazete haberinde- - Theresa Hicks'in nişanlı olduğu yazıyordu.
That newspaper article- - it said that Theresa Hicks was engaged.
Max yazıyordu. Max birden Maxine oldu.
It said "Max."
Gazetelerde Grady'nin yalnızca 8 puan geride olduğu yazıyordu.
The papers say Grady's only eight points back.
İsmim orada yazıyordu.
My name was on that paper.
Adam Sacklar yazıyordu.
Adam Sackler was on that paper.
Ama işin aslı o bana bakıyordu, ta ki o yaz gününe dek.
But really, she was always taking care of me, till that summer.
Ne yazık ki Roman buna inanıyordu.
Shamefully, Roman believed we did.
İlk görüşte aşka inanıyordu ama ne yazık ki ilk aşkı hayranıydı.
He believed in love at first sight, and unfortunately... his first sight was a groupie.
Üzerine yazı yazılacağı için takmıyordu.
She couldn't wear it while it was being engraved.
Da Vinci "ters yazı" tekniğini tüm çalışmalarında kullanmıştı. ve bunu eğlence olsun diye yapmıyordu.
Da Vinci implemented mirror writing in all of his creations and he most certainly was not playing games when he did this.
Bizden önce fethedilen diğer tüm ırklar gibi, tarihimizin düşmanlarımız tarafından yeniden yazılacağına inanıyordu.
He believed our history, like that of all other conquered races before us, would be rewritten by our oppressors.
" Lise, kendini yazılı olarak ifade etmekte zorlanıyordu.
Lise struggled to express herself In writing.