Yaşta translate English
3,525 parallel translation
Troy, annesini çok genç yaşta kaybetmiş ve babasına da çok bağlıymış. Biz birlikte olana dek, eşcinsel olduğunu söylemekten korkmuş hep. Bir süre sonra artık beni gizlemek istemedi ve söyledi.
Troy's mom died when he was really young, and so he was really close with his dad, but he was afraid to come out to him until we got together, and then he just didn't want to hide me, so...
O yaşta kimsenin bu kadar tangası olmamalı.
No one that old should have that many thongs.
O küçük baş belaları daha araba sürecek yaşta bile değiller.
Those little bitches aren't even old enough to drive.
Hepatik fibrozis bu yaşta bir hastayı vurabilir.
Hepatic fibrosis could hit someone his age.
Şizofreni başlangıcı için uygun yaşta.
He's at the right age for the onset of schizophrenia.
- Bu yaşta evde kalınmaz be.
You can't be a spinster at my age. Spinsterism, is not age specific.
Bu Maisy'nin vereceği bir karar. Ve şimdi, karar verecek yaşta da değil.
It's for Maisy to make, and right now, she's too young to know what to do.
Bakın Tekin Bey, bu yaşta bir kızın babasını kaybetmiş olması çok ağır bir durum.
Look, it's a really difficult situation for a girl at this age to lose herfather.
Bu yaşta bu yüzden hâlâ yalnızmışım.
And that's why I'm still alone at my age.
Bu yaşta muhtemelen sen de kendi yuvanı kurmak istiyorsun, ve bizi duymak...
You're at the age where you probably wanna feather your own nest, and hearing about us...
Bunların hepsi senden daha erken yaşta siyasete giriyor veya evleniyor ya da bunun için bir üniversite tahsili var.
All of them got into politics at an earlier age than you or married into it or got a college degree for it.
Georgia Whiteley'a benzer yaşta bir kız, ve tanrı korusun...
The girl was the same age as Georgia Whiteley was, near enough, and God forbid...
Bu yaşta hâlâ mastürbasyon mu yapıyorsun?
At your age, do you still masturbate?
Genç yaşta annenizin intiharıyla onu nasıl kaybettiğinizi konuştuk babanız ve eski karınızla.
Yeah, come on, Marty. Well, I've talked to your father and ex-wife about how you lost your own mother to suicide at a young age.
Çevrendeki herkes yaşlanıp ölürken aynı yaşta kalmak çok yalnız hissettiriyordur.
Remaining the same age while everyone around you grows older and dies. That, uh, must be very lonely.
Hayır, asıl sen dikkat et. Bu yaşta sigara içiyorsun. Kemikleriniz gelişmeyecek ve büyüyemeyeceksiniz.
No, you watch it Smoking at your age makes your bones will rot and you won't grow
"yaşta öldü..."
"died at age..."
Bu yaşta o kız gibilerden fazla bulamazsın.
She's not what she seems.
Hanımefendi, bu günlerde ve bu yaşta, artık her şey mümkün.
Well, ma'am, in this day and age, everything's possible.
Bu yaşta, tüm gün ayakta durmak bel bölgesindeki sinirlerin sıkışmasına neden olur.
Standing all day at her age would cause pinching of the nerves in the lumbar region.
Sue da o yaşta.
Sue's at that age.
Genç yaşta büyükanne olacağım!
I'll be a very young grandma
Sen şarap içecek yaşta değilsin.
You're not old enough to drink wine.
Genç yaşta, yalnız kadınları.
Young, female, by herself.
Bu yaşta birisi seninle flört ettiği için bile şanslı sayılırsın.
You'll be lucky to get a frolic from anyone at your age.
Küçük yaşta çocuklarla şakalaşmak suçtur.
Fooling around with minors is a felony.
O yaşta aşk değil mezarlıkta yer ararsın.
At this age you don't look for love, but for a place at the cemetery.
O yaşta kız olmanın bazı şeyleri vardır erişilebilir olursun.
There are things about being female that at that age, it starts coming online.
Harika birşey, bu yaşta bile kafayı buluyorsunuz.
Cool! Still getting stoned at your age!
O boyutta ve o yaşta bir arabayla, ancak 10-12 kilometre götürür.
A car that size, that age, you can only go another 6, 7 miles.
Sürücülüğü biraz geç yaşta öğrendim. Şehir trafiği hâlâ beni telaşlandırıyor.
I learned to drive late in life, so city traffic still flusters me.
Alicia, senin bu yaşta seks yapmanın tehlikelerini bilmediğini söylerdi.
And Alicia would say that you are clueless about the risks of teenage sex.
Ne yaşta olursa olsun bir çocuğu kaybetmek yıkıcı bir olay ama...
Losing a child at any age is devastating, but...
Bir düşün, orta yaşta, doğu Londralı bir aktör bu ancak Bob Hoskins olur, değil mi?
Think that it - middle-aged, Cockney actor, it's just Bob Hoskins, isn't it?
Fakat o zamanlar 19 yaşındaydım ve o yaşta lastik ve sihirden meydana gelmişsinizdir.
But I was 19, so at that point, you're just made of rubber and magic.
Kadın benimle aynı yaşta.
The woman was the same age as me.
Madde bağımlılığı ile beraberdir, özellikle çocuk ya da genç yaşta ünlü olan kişilerde.
It's associated with substance-related disorders, particularly with people who become celebrities as children or teenagers.
Annesi küçük yaşta ölmüş ve bir çeşit aile olduk işte.
His mother had died when he was little, and we became a family, of sorts.
Genç yaşta ölmeyeceksin.
You won't die young either.
Bu yaşta benden ne bekliyorsun?
How much do you expect from me at this age?
Çünkü kimse bu yaşta doğal nedenlerle ölmez. Kızın ne halde olduğunu görmüyor musunuz?
Don't you see how this girl looks, woman?
En küçüğü 7,5 yaşında bir kız, Katie ile aynı yaşta.
Th-The youngest one is like this 7 ½ - year-old little girl, same age as Katie.
Bu yaşta ve günümüzde anlamsız bir yatırım ama küçük sorunlar büyük adamların aklını oldukça karıştırdığı çok açık.
Pointless possession in this day and age, but it is remarkable how large small irritations can loom in the minds of great men.
Bu yaşta!
At this age!
O yaşta birkaç günlüğüne evden çıkar, çok şeyi kaçırırsın.
At that age, you take off for a few days, you miss so much.
Küçük yaşta onun yanında işe başladım.
I started to work with him when I was a child.
Her insan her yasta bu hastaliga yakalanabilir.
Anybody can get this disease at any time
Okul yasta.
The school's in mourning.
Bu yaşta mı?
My age?
Böyle genç bir yaşta doktorluk yapan bir kadın olarak.
A female becoming a doctor and at such a young age.
Polisler yasta.
Officers mourn.