Yemege translate English
14,045 parallel translation
Ne? Baba'yı yemeğe götüreceğim.
I'm taking Barbara to brunch, what?
Gel, bir şeyler yemeğe çalış.
Look, come and try and eat something, please.
Onu yemeğe davet etmeliydin.
You should have invited him for lunch.
Yemeğe bakıyorum.
Watch over lunch.
Beni yemeğe davet ettiğiniz için teşekkürler.
Thanks for inviting me over to dinner.
Uzun zaman önce onları yemeğe alışkın değildik.
It wasn't that long ago we used to eat them.
Akşamki yemeğe gelecek misin?
I hope. So, are you dragging yourself to this event?
Sana destek olacağımı söylemiştim ama yemeğe gitmek istemiyorum.
I know I said I would give you my support, but I really don't want to go to this dinner.
Şu anki en önemli mesele ekip üyelerini bir an evvel haberdar etmek. Yarın, birinci yıl dönümümüzü kutlamamız için ekip olarak hep beraberce yemeğe çıkacağız. Şefim.
The most urgent thing now is letting the team members know.
- Bizi yemeğe çağırsan nasıl olur? - Ooh.
How about you have us over for dinner?
Yemeğe A.J'i de davet ettim sorun olur mu?
I hope it's okay- - I invited A.J. to dinner.
Haydi yemeğe çıkalım.
Let's have dinner.
Şu merkez cadddeki İtalyan restoranına yemeğe gitmiştik hatırlıyor musun?
Do you remember... when we had dinner at that, uh... that Italian place in Central Square?
Yemeğe ilaç katıyorlar.
They drug the food.
Buraya ilk taşındığımızda sen ve David bizi yemeğe alıp ilgilenmiştiniz.
When we first moved here, you and David had us over for dinner and looked after us.
- Gece dışarı çıkan bir kadınım yani düz ya da topuklu. Ayrıca düz ayakkabı bu yemeğe yakışmaz.
I'm a woman on a night out, so it's heels or flats, and flats don't go, so...
- Yemeğe gitti.
She's at a dinner.
- Gemma aradı döndüğünü ve bu yemeğe gitmek istediğini söyledi. Ama bu kadar kısa sürede çocuk bakıcısı bulamamış. Ben bakarım dedim.
- Gemma called, said she was coming back, and wanted to keep this dinner, but the short notice meant she didn't have childcare, so I offered.
- Evet, yemeğe kalacaklar.
Yeah, they're staying for dinner.
Bir adam müvekkilini yemeğe çıkaramaz mı?
Can't a man just take his client out to dinner?
Öyleyse beni affedebilirsen ben de ortağımı yemeğe götürebilir miyim?
Well, if you can forgive me, what do you say I take my partner out to lunch?
Pekala millet, yemeğe!
All right, everybody, let's eat!
Çalıştık sonra yemeğe gittik daha sonra biraz daha çalıştık.
We worked - and then we had lunch, and then, we worked some more.
Bir keresinde kız arkadaşımın annesiyle yemeğe gittik ve yemeğin sonunda bana ailemin ömrüm boyunca sarıldığından daha çok sarıldı.
I had dinner once with my last girlfriend's mom, and by the end of that meal, she had hugged me more times than my family has hugged me in my entire life.
Onları güzel bir mekana yemeğe götürsek hayatlarıyla ilgili bir şeyler öğrensek ve teşekkür etsek nasıl olur?
Hey, what if we took them out to a nice dinner and learned more about their lives and just said thank you?
Brian ve ben size teşekkür edebilmek için yemeğe çıkaralım dedik.
Brian and I just wanted to take you to a nice dinner to say thank you.
Sizi yemeğe çıkarmak istememizin bir diğer sebebi de sizi daha iyi tanımak ve buraya geliş hikayenizi öğrenmek.
Another reason that we wanted to take you guys out was to learn more about you and how you got here.
Bu akşam tekrar yemeğe çıkmak istiyorlar.
They all want to have dinner again tonight.
- Bir daha yemeğe çıkamayız.
We can't have dinner with them again.
Aynen, tek bir yemeğe çıkmak istedim.
No, I just wanted to do one dinner.
- Pekâlâ, yemeğe nereye gidiyoruz?
All right, where should we go eat?
Normal bir yemeğe çıkarırsan ertesi gün, sürekli stres yapacaksın :
Plus, think about it like this : if you do the normal date dinner, then it's like, the next day, you'll be stressing out about,
Haftaya tekrar yemeğe çıkmalıyız.
We should get dinner again next week.
Gellar'lar bu akşam yemeğe gelebilirlermiş.
Hey, sweetie. The Gellars said they're good for dinner tonight.
Yarın arkadaşım Megan'la yemeğe gidelim mi?
Hey, can we go get dinner with my friend Megan tomorrow?
Annem benimle Johanna'yı bu akşam yemeğe davet ediyor.
Mum's inviting me and Jóhanna for dinner tonight
- Yemeğe kalacak mısın Andri?
- Staying for dinner, Andri?
Yemeğe katılacağı gelecekten belirlendi ve Paul'un bunu engellemek için yapabileceği bir şey yok.
PAUL DOES ATTEND THE DINNER IN THE FUTURE, AND THAT MAKES IT IMPOSSIBLE FOR PAUL TO DO ANYTHING THAT WOULD PREVENT IT.
Şimdi odana git ve seni yemeğe çağırana kadar kapıyı kapat.
Now go to your room and close the door until I call you for dinner.
Beni yemeğe davet etti.
He asked to take me to dinner.
Hep beni oraya yemeğe götüreceğini söylüyorsun ve hep son anda iptal ediyorsun.
You always say you're going to take me there for dinner and then you always cancel at the last minute.
Bırakayım, karınız ve kızınız Beni yemeğe kalmam için zorlasın.
Shall I leave, lest your wife, daughter force me to have dinner.
Akşam yemeğe gittiğimizde bu ufak tartışmalara devam ederiz.
We can have the same cute discussions there at the table.
Başka biri daha seni yemeğe mi davet etti?
Did someone also call you for dinner, go
Yemeğe gel.
Come for lunch
Yemeğe oturduğumda,
When I sit down to eat,
Sizleri bu akşam yemeğe davet ediyorum.
I'm inviting you guys to dinner tonight.
Bir patron en sevdiği çalışanlarını yemeğe davet edemez mi?
What? Can't a boss invite his favorite employees to dinner?
Bak, uğrayıp seni yemeğe götürürüm diye düşündüm.
Look, I thought I'd swing by, take you to lunch.
Patronum bu gece beni evinde yemeğe davet etti.
My boss invited me to a dinner party at his place tonight.
Aptalca bir yemeğe gitmek isteyebilirmiş gibi duruyordu.
She seems like she might want to go to some stupid, stuffy dinner party.