Yoğunum translate English
426 parallel translation
- Üzgünüm, çok yoğunum.
- Sorry. Too busy.
Korkarım şu an çok yoğunum.
I'm afraid that I'm pretty full up.
Şu an oldukça yoğunum.
I'm pretty busy just now.
- Bu akşam çok yoğunum.
- I'll be pretty busy tonight.
Duygusal olarak çok yoğunum, tıpkı Reader's Digest gibi.
Very sensibly condensed, as in the Reader's Digest.
Aslında bu hafta çok yoğunum.
I've got a pretty heavy week.
Yoğunum.
I'm busy.
Teğmen, yapamadım kusuruma bakma. Bu günlerde o kadar yoğunum ki.
Well, Lieutenant, I'm sorry I couldn't make it.
Son zamanlarda çok yoğunum.
I've been busy lately.
Benim öğretmeye vaktim yok, dışişleri ve diğer meselelerle çok yoğunum.
I have no time for teaching, being busy with foreign affairs and other situations.
Bu sabah oldukça yoğunum ama öğleden sonra uygun. Saat ikiyi çeyrek geçe gibi gelirseniz görüşebiliriz.
I'm pretty full up this morning, but this afternoon's all right... if you'd like to come in at, say, quarter past 2 : 00 and ask for me.
Çok yoğunum.
They've been keeping me pretty busy.
Bugün çok yoğunum.
I'm busy... Another time.
Aslında bugün ben de yoğunum.
Actually, I'm busy today myself.
Bunu anlatınca büroda kimse inanmayacak ama... son derece yoğunum.
Nobody's going to believe this down at the office... but I'm on a very tight schedule.
Ama bu aralar çok yoğunum.
But I'm very busy at this moment.
Bugün çok yoğunum.
I've got a lot of work.
Sorun şu ki, korkunç bir şekilde yoğunum.
The trouble is, I'm so frightfully busy.
Geç oldu. Yarın da çok yoğunum.
It's late and tomorrow's a work day.
Ama okul başladı ve oldukça yoğunum.
But school has started and I'm busy.
Bugün yoğunum.
I have a busy day.
Bugün biraz yoğunum
I'm a bit busy today
- Evet. Çok yoğunum.
Very busy.
- Yoğunum.
- I'm busy.
Gerçekten çok yoğunum.
I'm really very busy.
Bak, çok yoğunum zaten.. Bu olayla iligili birşey bilmiyorsun gibi geliyor bana.
Look, I'm really busy, and since you don't seem to know anything...
Bak.Çok yoğunum zaten.. Bu olayla iligili birşey bilmiyorsun gibi geliyor bana.
Look, I'm really busy, and since you don't seem to know anything...
Bu hafta çok yoğunum.
I'm very busy this week.
Ben çok yoğunum, biliyor musunuz?
You're a little dense, do you know that?
Bu aralar çok yoğunum.
I've got a lot of work at the moment.
Bakın Müfettiş Bey, inanın şu sıralar çok yoğunum.
Look, Detective. When I'm busy,
Hafta sonu siparişleri olduğundan o gün çok yoğunum.
It's a very busy day for me with the weekend orders.
Bu sabah çok yoğunum, hastanede olmam gerekiyor.
I'm very busy this morning, I should be at the hospital.
"Çok yoğunum."
" Very busy.
Önceleri futbol maçlarını severdim, Ama şimdi, yoğunum.
I like football match before, but now, I'm busy
Çok yoğunum.
Things have been hectic.
Biraz yoğunum da.
I kinda overbooked.
Bugün biraz yoğunum, sanırım gelemeyeceğim.
I feel as if I might be coming down with something.
Bu sabah yoğunum, en başarılı travma doktorum gelmedi.
I've got my hands full this morning. My top trauma guy didn't show up.
Ben gerçekten çok yoğunum ve...
I'm really busy, and...
Şu an gerçekten epey yoğunum.
Now, really, I'm quite busy.
Kusura bakmayın, ama bugün çok yoğunum.
If you don't mind, I have a very busy day.
Biliyorum ama inanılmaz derecede yoğunum.
I know but I'm too busy to fetch them.
Eğer gerçekten çalışmayı düşünüyorsan ben burada çok yoğunum.
Of course, if you're interested in actually working, I'm up to my butt here.
Yarın yoğunum.
I have a big day tomorrow.
- Hayır, çok, çok yoğunum.
- No, I'm just really, really busy.
Biraz yoğunum.
I'm kind of swamped here.
Ne? - Biraz yoğunum.
- I'm kind of swamped.
Burada gerçekten yoğunum.
I'm really busy here.
Şu aralar işte çok yoğunum.
I'm so busy at the yard right now.
Çok yoğunum.
I'm very busy.