Yükseliyor translate English
1,951 parallel translation
Harry. Harry, bir 8.6 var ve gittikçe yükseliyor.
Harry. harry, I got an 8.6 and climbing fast.
Fakat güneş tekrar yükseliyor.
But the sun is rising again.
Bu su, aslında bir tür buzul, yeraltı okyanusundan yükseliyor ve yüzeyden dışarıya sızıyor yer yüzeyini dolduruyor, buz pateni alanı yapan bir zamboni gibi.
This water, actually a kind of glacial ice... is rising from an underground ocean... and oozing out onto the surface... repaving it as a Zamboni does an ice rink.
Yani su yükseliyor.
That means the tide is coming.
Dedikodular yükseliyor. Morgan Carter, 4 ay önce bir Hollywood gece kulübünün dışında bayılmıştı.
Rumors abound that Morgan Carter who collapsed outside a hollywood nightclub four months ago
Gece ikiden beri ateşim artarak yükseliyor ve endişe verici derecede balgam üretiyorum.
My fever has been tracking up exponentially since 2 : 00 a.m., and I am producing sputum at an alarming rate.
Sapık-metrem tavana vurdu, daha da yükseliyor!
My perv-o-meter is revving up to the max and higher!
Oh, olamaz, basınç yükseliyor.
Oh, no, too much pressure.
Mide asidim yükseliyor. Bunun yanı sıra karnımdaki diğer şeylerde.
As well as other contents of stomach.
Test puanlarınız yükseliyor ve ev ödevlerini daha hızlı yapıyorsunuz.
Your test scores go up and you're doing homework faster, so you can do more work.
- Satürasyon yükseliyor.
Sats are up, 96.
Atesi yükseliyor.
His, uh... temperature went up.
Düzey sağda 1'den 4'e kadar yükseliyor.
From the right, the levels ascend from 1 to 4.
Gümüş kazıklarımız pek kalmadı, Dolunay yükseliyor.
We're low on silver tips, full moon's on the rise.
Su yükseliyor!
Quickly! The water's rising!
Mor-mavi kertenkele hızla dana ayağı ile aynı ısıya yükseliyor.
The purplish-blue lizard quickly takes on the same temperature and colour as the arum.
Ateşim yükseliyor.
My temperature is increasing.
- Tahviller yükseliyor!
Stocks are rising!
Ratingler her gün yükseliyor.
The ratings keep going up every night.
Yılana yaklaştıkça ses yükseliyor.
And that gets louder the nearer you get to the snake.
Baloncuklar... yükseliyor, yukarıya ve yukarıya sonra...
Bubbles... go up, and up and up and then...
Bir kaç dakika sonra kan derinin yukarısına yükseliyor.
And after a few moments, the blood is drawn to the surface of the skin.
Highland Life hisseleri yükseliyor, Meynell her şeyini kaybetmiş olmalı.
The Highland Life price is rising, Meynell must have lost everything.
Yüksek nüfuslu bölgelerde % 66'ya ulaştı ve yükseliyor.
66 % in major population areas, and rising.
X-Tonik yükseliyor.
Extonic rising.
Bu işten pis kokular yükseliyor.
Something about this does stink.
Böylece hem gerekli vuruş sayısına ulaşıyor, hem de altıncı sıraya yükseliyor.
This is for par and a share of sixth place.
Kalp atışları tavan yaptı. 220 ve yükseliyor.
His heart rate is through the roof. 220 and climbing.
Ameliyathaneye götürün. Satürasyon yükseliyor.
The O2 sats.
Top yükseliyor ve tam ortadan geçiyor, millet.
It's up, and it's right through the middle, folks.
Isı yükseliyor.
The temperature is rising.
Şimdi su yükseliyor, ama gideceği yeri biliyorum.
Now the water's rising but I know the course.
- Beni tüketiyorsun. - Isı yükseliyor.
- Well, you're exhausting me.
Göğsü yükseliyor.
Good chest rise.
Satürasyon yükseliyor.
Sats coming up.
- Satürasyon yükseliyor.
- Pulse ox is coming up.
Hararet yükseliyor,... adam kutuyu kesin satacak.
Now that the heat's getting too high, he wants to off load the box once and for all.
Ateşi hala yükseliyor, Shane.
He's still running a fever, Shane.
Hala yükseliyor, Shane.
He's getting even hotter, Shane.
Satürasyon yükseliyor.
- Yeah. - Pulse ox coming up, strong pulse.
Yükseliyor.
It's spiking.
Seviyeler hâlâ yükseliyor.
The levels are still rising.
Tansiyonu gittikçe yükseliyor, nabzı düşüyor.
She's been getting progressively more hypertensive and bradychardic.
Sonbaharda Futbol hava soğuk. Koruyucular çarpışınca, hayranların çığlıkları yükseliyor. O anda ölümü düşünmek zor.
fall football... chill in the air, pads cracking, fans screaming, going so hard you think you might die, but then you don't.
Her nefes verişimizde karbondioksit seviyesi yükseliyor.
Every time we breathe out, the carbon dioxide level in here increases.
Ateşi 39.5 derece ve yükseliyor.
Her temperature's 103... it's rising.
Ateşi yükseliyor.
Her fever is going up.
- Çok mu yükseliyor?
- High up?
Kan basıncı tekrar yükseliyor.
BP's going back up.
Korkmuş durumda, nabzı yükseliyor. Haydi.
He's scared, his pulse is elevating, step up.
Sıcaklık yükseliyor.
Temp's climbing.