Yükü translate English
1,668 parallel translation
Bugün, endüstriyel sistemde madenciliğin çıkardığı iş her bir kamyon yükü için 32 kamyon yükü çöpün üretilmesi ve biten ürünün yerini arazi dolgusu ve çöp yığınlarına bırakması anlamına geliyor.
Today, the throughput of the industrial system from mining wellhead through to finished product that ends up in a landfill or an incinerator for every truckload of product with lasting value 32 truckloads of waste are produced.
Ayrıca Hilma o kadar yükü çekemez.
And Hilma won't be able to pull the load.
" Böyle olmasını beklemiyordum. Ama Hobbs'un parasının yükü beni başka yönlere gönderdi.
Quinn : " l never intended this to happen, but the burden of Hobbs'money sent me in a different direction.
Yükü çok fazla olmalı.
I know the burden must be awful.
Bütün yükü Kuang Yumin üzerine atamayız.
We can't blame it all on Kuang Yumin.
Ve bil ki, kendi oğlumun yükü varken, asla başka bir yükün altına girmem.
And no, I never drink enough to mistreat my son.
Aileleri de omzularındaki yükü hafifletmek için her şeyi yapmaya hazırmış.
And they were willing to do anything to ease their burden.
Ve şimdi, anlaşılana göre, bu işin yükü bir grup Amerikan misyoner ve bir grup Alman Nazi işadamı tarafından halledilecek.
So now, it turns out that the burden of work is to be carried out by a group of American missionaries and a group of German Nazi businessmen.
Kim bilir Paul'un kanına ne girdi. Ne yapmış olursa olsun, bu yükü bunca yıI sırtında taşıdı.
Imagine what must have gone on in Paul's mind, whatever he may have done, the burden he's had to bear all these years.
İkimizin de fazlasıyla yükü var.
We both have plenty of baggage.
Peki, Karen, madem kimsenin hatası yoktu neden 12 saat önce bu yükü taşıyamadın?
All right. If this was a no-fault, why did this carry so much weight with you 12 hours ago?
Bunu, sırtındaki yükü çatıma taşımadan önce düşünecektin.
You should have thought of that before you brought your baggage to my roof.
Hayır, sıcakkanlı ve hoş bir kadın bulmuş. Bu yükü paylaşmak için... Ve bir çok şeyi de....
No, he found a warm, caring woman to share his burden and so much else.
Yükü başkasıyla paylaşmanın zamanı geldi.
It's time for somebody else to share the burden.
Evet, yolcuları ve yükü getirmek zorunda kalacağımı bildiğim için aldım.
OKAY. SO? AND HERE IS A PICTURE OF DR. REICHTER,
Seni öldürmenin yükü ona ağır geldi.
Your murder weighs heavily on him.
Butun yükü sen yalnlız Kaldirdin, abla
You've carried the entire burden alone, sis.
Çocuğunuzu, sizin bu hırsınızın ağır yükü altında ezilmesine zorlamanız çocuk işçiliğinden de beter.
Forcing your children to bear the burden of your ambitions. It's worse than child labour
Çünkü bence bu şekilde bu yükü üzerlerine alacaklar.
Because I think they will then take it upon themselves.
Bu yükü kaldıramadı.
He couldn't deal with it.
Ama şimdi anlıyorum ki taşıdığı yükü şikayet etmeden taşımış.
But now I understand the burden he carried... uncomplainingly.
Çantada mühürüm var. Artık yükü altında eziliyorum.
In this bag I carry the great seal of my office which I find now too heavy to hold.
Bu yükü üzerimden atmam içindi.
I just - It would help me get rid of my shame.
Tanrıya şükretmekten ziyade ruhumu yücelttiğini ve üzerimdeki yükü hafiflettiğini anladım.
Now, I find that the more I praise God, he lifts my burdens and raises my sprits. Amen.
Bütün yükü ben üstlendim o sakat.. - O tekerlekli sandalyedemi?
I've been married in them five times, they're so lucky.
Onu yetiştiremezdim. Yükü senin omzuna atmak istemedim.
I wasn't equipped to raise him, and I didn't want to burden you.
Bütün yükü sen çekiyorsun ve Johannes de çok zamansız geldi.
You've been under a lot of pressure. And Johannes wasn't exactly planned.
- Sen ve şu şirketin tüm yükü beş yıldır benim üstümde.
- You and this whole company have been riding on my back for five years.
Bay Chase yükü değiştirmek için emir aldım.
Sr. Chase got an order to revise the load.
Bu yükü istediğimizi mi düşünüyorsun?
Do you think we want this burden?
Yükü bana atıyor.
He's leaning on me.
Avrupa Deneysel Bilim Paketi için küçük bir roket yükü destek ünitesi.
A small payload support structure for a European science experimental package
Sıradaki soru Kuantum boşluğu yüzünden yükü boşaltılmış iki anot arasındaki güç nedir?
Next question : "What is the force between two uncharged plates " due to quantum vacuum fluctuations? "
Sen kendi ıvır zıvırlarınla uğraşırken, bütün yükü ben üstleniyorum.
I'm carrying the weight around here while you're off doing your own thing.
Endişeyle turtacının dönüşünü beklerken Olive'in kalbindeki yükü hafifletmek için küçük bir şey yaptı.
It did little to lighten the load in Olive's heart as she anxiously awaited the pie maker's return.
Bu yükü bana yüklemeye kalkma.
You do not get to put that on me.
Biraz dinlenelim, üzerimdeki yükü atalım.
Gonna relax, take a load off
Buradan çok daha kararli ayrildim, ve bu yükü tasimamam gerektigi sonucuna vardim.
I left here much more determined than when I arrived... to carry out... this disengagement.
Rahatlamis gibi hissettiriyor isin gerçegi tasidigin o yükün yok oldugunu bilmek... Suçlamanin yükü.
It feels like a relief... to tell you the truth... to know that that burden is gone, the burden of blame.
Sanki ben oğlumu sokakta buldum da sırtına vuracağım yükü, dağlara salacağım!
As if I found my son in the street... I'm gonna load him with goods and send him of into the mountains!
Pekala, şu yükü sırtımızdan atalım artık.
All right, let's rip their throats out.
Bu yükü omuzlarınızdan almama izin verin.
So let me help you take it off of your shoulders.
Yükü mekanik olarak boşalttık, sanki hiç orada bulunmamıştık.
We unload mechanically, as if we're not even present.
Ama bir özür işe yaramaz. Çünkü Casey her zaman muharebeye hazır haldedir. Yani onun yükü hisleri.
But, you know, an apology is not gonna work because Casey is combat-ready at all times which means his feelings are liabilities.
Stres yükü, stres seviyeleri...
Do you remember? Stress loads.
İzin verinde bu yükü taşımanızda yardım edelim.
let us take some of this work off your hands.
Rakibimiz Samba, hemen önümüzde o yüzden bu gece pruva takımının yükü ağır.
Our competition, Samba, is, uh, right above us, so there's a lot of pressure on the bow team at nighttime.
Bu yükü biraz boşaltmanız iyi olur gibi görünüyor.
It seems it would do you good to unload some of that burden.
Hayatımızın yükü şu anda bu kablolarda. Birler ve sıfırlar olarak uçuyorlar.
And these cables right now, find back and fourth, zeroes and ones.
Herkesin taşıması gereken bir yükü vardır.
You know, everybody comes with some age.
Fakat sinir sistemleri bu yükü kaldıramadı.
But the neural nets couldn't handle the load.