Yıkıcı translate English
10,356 parallel translation
Yıkıcı ama yeteri kadar büyük ölçekli değil.
Destructive, but not nearly large scale enough.
... korkunç yıkıcılıkta bir güç. Tanrı ve baş melekleri tarafından korkunç bir savaş sonucu yenildi.
A horribly destructive, amoral force... that was beaten back by God and his archangels in a terrible war.
- Daha az yıkıcı bir oyun oynayalım.
Maybe something less destructive.
- Cesetler geldiğinde hepsinin beyninin ön lobunda yıkıcı hasarlar vardı.
When the bodies came in, they all had catastrophic damage to the frontal lobe.
Beyninin ön lobunda yıkıcı bir hasar oluştu.
She suffered catastrophic damage to the frontal lobe of her brain.
- Çaresizlik, yıkıcı bir duygudur.
Helplessness is a destructive emotion.
Ana olay sendin. Yıkıcı değil, iyi bir şey yapmaya çalışan biri.
The main event was you, a man trying to do something good, not...
Sonra ekibi hızlandırmaya başladım ve o yılın sonlarında iPod'u ortaya çıkardık.
And so I started ramping the team up, and, you know, we delivered the iPod later that year.
- İngiliz tacı, uzun yıllardır korunuluyor ve sahip çıkılıyor
The English Crown has been protected and defended for thousands of years.
Rahibe Mathias'ın ne dediğini duydum. Acıyı saklamak için bir göreve çıktığını ve bunu kısmen sen de yapıyorsun.
I heard what sister Mathias was saying about hiding pain by taking on a mission, and I know that's what you're doing a little bit.
Ya girin ya çıkın ama lütfen şu kapıyı kapatın.
Either you enter or you leave Monsieur. but don't leave the door open.
Orada kıçımızı yırtıyoruz.
They got us wildcatting out there.
Harvey su anda dısarıda duzeltmek icin kıcını yırtıyor.
Harvey is out there right now busting his ass to fix everything.
Dedigim gibi, Harvey duzeltmek icin kıcını yırtıyor bu da duzeltecek demek.
Like I said, Harvey's busting his ass to fix it, which means he's gonna fix it.
Dışarı çıkıp sadece filmlerde yıkılmış olarak gördüğüm şehirleri gezeceğim.
I want to go out and see the America whose greatest cities I've only seen destroyed in movies.
Ve fazladan çıkan kıllarıyla normal bir bıyığı var!
And he's got enough extra hair for a mustache!
Çıktığımız için kıskanıp Katya'yı aradılar yani.
So, they called katya Because they're jealous we're dating?
Taşıyıcı dallar kırılıyor!
The support branches are breaking!
Biraz sakin olmalıyız. Dışarı çıkıp bir davul çemberinde oturmalıyız.
Maybe we should calm down, go outside, sit in on a drum circle.
Yerinden çıkarırsak kuantum alanı yıkılır ve zaman döngüsü sona erer.
We remove it, and the quantum decoherence collapses the field and the time loop should end.
Biliyor musun, hala benimle çıktığına inanamıyorum yani istediğin her erkeği elde edebilirsin ben de birazcık yaşlıyım ve sen de muhtemelen benden çok daha zekisin istediğin zaman durdurabilirsin beni.
You know, I still can't believe you're going out with me. I mean, you could have your pick of any guy, and I'm a little bit older, and you're probably a lot smarter, and feel free to stop me at any point.
Dışarı ne çıkarsa kıyıya koy.
Do you even have a placenta?
İfadeniz Amy'ninkiyle aynı, çünkü ikiniz de liderlerinizin yüzünü kara çıkardığınız için yıkılmış durumdasınız.
Your expression is the same as Amy's because you're both devastated that you just let down your mentors.
Hâlâ dışarı çıkıp eğlenebildiğimizi kanıtlamalıyız.
We need to prove that we can still go out and have fun.
- 40 yılda bir gece dışarı çıktık!
I mean, the one time we go out.
Axl'ın birinci babasıyım ve ilk oğlumun tembel kıçını kaldırıp evine yardım etmesi gerek.
Well, I'm Axl's first dad, and I need my first son to get his lazy butt home to help out.
Ben mi çok sıkıcıyım yoksa bu ailedeki herkes çok mu bencil?
Am I so boring or is everyone in this family that self-involved?
Reddington'un yardımıyla, kızı kurtardık ve başkente bir saldırıyı önledik.
With Reddington's help, we were able to save her and prevent an attack on D.C.
Kapıyı kilitledim ama oradan çıkamayız artık.
I secured the door but we can't go out that way.
Turneye çıkıyorum ve Lisa'da star olmak için gereken yetenek, zekâ ve yıldız şeklinde kafa mevcut.
I'm going out on tour, and she's got all the makings of a star : talent, smarts and a star-shaped head.
Homer bence şu Çığlık Dehşeti dekorasyonlarını kaldırmalıyız.
Homer... I think we should take down Everscream Terrors.
Çıkışını güvence altına almak için, masum olduğunu kanıtlamalıyız.
In order to secure your release, we must prove your innocence.
Kılıç, üç yıldızdır. Aslında biri yıldız değil, Orion Nebulası'dır. Orion kuşağından aşağıda durur.
The sword, the three stars, although one isn't actually a star but the Orion Nebula, hanging down from Orion's belt.
Ya da belki ben senin amirine başka şeylerle birlikte sahtekarlık yüzünden parmaklıklar arkasında olması gereken bir kadınla çıkan en yeni dedektifi hakkında ne düşündüğünü sormalıyım.
Or maybe I should ask your police chief what he thinks about his newest detective dating a woman who should be behind bars for fraud, among other things.
Evet ama oraya bu şekilde gidemeyiz, yırtık dondan çıkmış gibi duruyoruz.
Yeah, but, we can't all go in there like this, - we'll stand out like a sore thumb!
- Arabadan çık! - Kapıyı açın!
Log out of the car!
Sen çık. Maja'yı da yanına al.
You can go.
Bir yıl falan kadar çıktık. Sonra evlendik, sonra da Dollis Hill'e taşındık.
Yeah, we courted for, er, a year or so and then got married, before we moved to Dollis Hill.
Dani'yle neredeyse bir yıldır çıkamadık.
Dani and I haven't been able to get out in, like, a year.
Ben şehirden ayrılmadan önce kızlarla yemeğe çıkmalıyız.
Hey, you know, before I leave town, we should go have lunch, you know, with the girls.
Ferry Park ya da Se Gi ortaya çıksın ve bir yıllık zamanımı alsın diye sarhoş olmak istedim.
I want to get drunk up until the last drop, so that Se Gi or Perry Park would come out and take away about a year of my time away.
Ben de arkadaşım Anna'yı arayıp yerime bakıcılık yapabilir mi diye sordum ve o da yaparım dedi ve işlerin nasıl gidiyor diye ona mesaj atıyordum ama Anna bana cevap vermedi ki bu garip çünkü Anne en hızlı cevap yazan insan gibidir...
I called my friend Anna to see if she could babysit for me and she said she would and I've been texting to see how it's been going but Anna hasn't gotten back to me which is weird'cause she's like the most...
Hızlı bir çıkış yoluna ihtiyacımız var büyük jüriyi ikna etmeli, iddianameleri araştırmaya başlamalıyız.
Which is why we need to fast-track... convene a grand jury, start seeking indictments.
Clara'nın uzay kıyafetindeki gümüşsü şeyi çıkarmalıyız.
We need to pull that silvery stuff out of Clara's space suit.
Adam'la 13 ay kadardır çıkıyorsun. Bu da bir yıl bir ay eder.
Like you have been going out with Adam for 13 months...
- İki yıldır çıkıyorsunuz.
Well, you've been courting for two years.
Sana güvenmiyorum. Düşüncesiz davranışın Victoria'yı tehlikeye atmadan onun hayatından çıkıp gitmen için ne gerekirse yapacağım.
I do not like you, I do not trust you, and I will do whatever it takes to cut you out of Victoria's life before your reckless behavior puts her in danger.
Her yıl düzenlenen Reno sürüşünde, Vago'lar sıkıcı aile toplantılarında buluşur.
Every year on the Reno run, the Vagos hold their annual mega-church meet.
- Çıkış yap Yıldız.
Make the bounce, Ace.
Döşemeleri sökeriz, kartonpiyeri yıkarız çivileri kılıç testereyle sökeriz.
Remove the trim, cut through the drywall, take out the studs with a reciprocating saw.
Cüzi miktarda çıkarcılık, bu topluluğu yıkımın eşiğine getirdi. Ama benim sayemde, insanlar başkalarını da düşünüyor.
Petty self-interest brought this community to the brink of destruction, but because of me, people are thinking about things other than themselves.