Yım translate English
248,494 parallel translation
Sanırım çıktığım bu yolda, dünyadaki en depresif insan olmalıyım.
I think having been on the journey that I've been on, I should be the most depressed person on the planet.
Yılbaşından itibaren tüm programları yapmalıyım.
I have to sketch all schematics, starting from the new year.
Acayip hızlıyım ama onlar...
I mean, I'm hauling ass, but they're...
Tutuklanacak mıyım?
I am arrested?
Beynin bilhassa hafıza ve algı bölgelerini hedefleyerek hakimiyeti ellerinde tutuyorlar, haksız mıyım?
They hold on to power by targeting the part of the brain specifically to do with memory and perception, correct?
Keşişlerden yardım talep edip bunlara sebep olan benim. O yüzden bitiren kişi de ben olmalıyım.
I asked the Monks for help and started all of this, so I have to be the one to finish it.
Asla bir randevuya çıkmamalıyım.
I should never go on another date.
Sadece kızlardan uzak durmalıyım.
I should just stay away from girls.
Ben de Dünya Başkanıyım.
I am the President of the world.
- Muhtemelen haklıyım.
Well, I probably am.
Dünya'nın Başkanıyım kesinlikle! Bundan sonra iki uçak isterim!
I'm totally the President of Earth, and from now on, two planes!
- Sana sahip olduğum için çok şanslıyım. - Aman dikkatli ol, çok sıcak.
I am so lucky to have you.
Belki de avukatımı aramalıyım.
Maybe I should be calling my lawyer.
- İstişarede bulunmalıyım.
I shall seek consultation.
Ben de bir parçasıyım.
I'm part of it!
Ben de simülasyonun bir parçasıyım.
I'm part of the simulation!
Gördüğün üzere körüm ve psişik olarak bunlara bağlıyım yani son birkaç saate ait anılarım hâlâ burada kayıtlı olmalı.
I'm blind, you see, so I'm psychically wired into these so my memory print of the last few hours, will still be intact on here.
- Çok heyecanlıyım Alan.
- Fingers crossed, Alan.
Catchlove, bu amaçsız bir kıyım olacak!
Catchlove, this is senseless slaughter!
Ama bu ödemeye değer bir bedel, haksız mıyım?
That's a price worth paying, isn't it?
Ama artık boş değil, haksız mıyım?
It's not empty now, is it?
Bu bir akın değil, haksız mıyım?
This is not an exodus, is it?
- Şu an ben kadın mıyım?
Oh! - Am I a woman now?
Onun tasma giydirmesindense cezamı çekmeye razıyım.
Take me back to jail then. I'd rather do the time than help her make a collar.
Hayır ama Gary birkaç margaritadan fazla içmişti ve bir yolcu onu geminin başında "Dünya'nın kralıyım." diye nara atarken görmüş.
No, but Gary'd had more than a few margaritas, and another passenger reported seeing him up on the bow shouting, "I'm the king of the world."
Ben de Noel Baba'yım ve beni buradan çıkarırsan en vahşi hayallerinin bile ötesinde olan bir hediye veririm.
I'm Santa claus, and if you let me out of here, I'm prepared to give you presents beyond your wildest dreams.
- Umarım yıldırım değildir.
- I hope that's not lightning- - - [woman] Oh, my God.
- Tanrım, bu yıldırım.
That's lightning.
28 yıldır biniyorum, bu işte ciddiyim ama hiç profesyonel olarak yapmadım.
I've been riding for 28 years seriously, but never as a professional.
İlk yıl dopingsiz yarıştım.
The first year I did it totally clean.
Bu, yıllardır emek verip kazandığım itibarımı zedeleyebilir.
This could damage my reputation that I've worked on for years...
Yetki alanımız atletizmi ve Rusya'yı kapsıyordu.
Our mandate was athletics, track and field and Russia.
Bu yıl kendimi gerçekten daha güçlü hissediyorum.
I feel that I'm really stronger this year.
ALTINCI ETAP COL DE LA MADELEINE - 1992 M Tek planım, bu yıl çok daha iyi bir performans sergilemekti.
My whole plan was to have a substantially better performance this year.
Yani gelecek yılki olimpiyatlara katılamama olasılıkları var mı?
Does this mean they could potentially miss next year's Olympics?
B'nin A'yı doğrulaması lazım.
The B has to confirm the A.
Bulmaz mıyım!
- Ha!
Son 18 yılda yanında ben vardım.
How do you know? I'm the one that's been with him for these last 18 years.
Haksız mıyım Doktor?
Isn't that right, Doctor?
3614 şifresiyle kapıyı açmam lazım ama sayıları göremiyorum.
3614 - need it to open the door, but I can't see the numbers.
- Sorunu hâlâ anlamadım, açsana kapıyı.
I don't understand the problem. Just open the door.
Evet, yerde küçük delikler bıraktı. Halıyı da o yüzden aldım.
Yeah, it left little holes in the floor, that's why I bought the rug.
Daha sonra minibara bakar mıyız?
Hey. Later, we'll check out the minibar?
Yani yaptığımız şey, her bir gıcırtıyı bulmak için bütün odanın haritasını çıkarmak oldu.
So what we did was map out the entire room to identify every squeak.
Şimdi herkes toplandığına göre bağlantıyı kurmaca oynayalım.
Now that the gang's all here, let's play connect the dots.
Son iki yıl için çoğunuzun bilmediği şey ise çalışanlarımızın ve askerlerimizin çoğunun zombi olmasıdır.
What most of you don't know is that for the better part of two years, most of our support staff and all of our soldiers have been zombies.
Friday, Gargantua'yı yapmamıza yardım etti. Gemisinin toplarından birisinden şekil almış, harika bir maden ekipmanı.
'Friday helped us build the Gargantua, a remarkable piece'of mining equipment fashioned from one of his ship's artillery.'
- Aşağıda 10 yıl kaldım.
I was down there for ten years.
Tanrım, onca yıl öyle sıkıcıydın ki ama her gününe değerdi. - Bunun için işte!
My God, you were so boring for all those years... but it was worth every day of it... for this!
Köprüye vardığımızda bizi durdurmak için binlerce yıl düşünme fırsatları olacak.
By the time we get to the bridge, they'll have had thousands of years to work out how to stop us.
Sahiden bunu yapacak mıyız?
Are we really going to do this?