Zafere translate English
835 parallel translation
Soğuğa karşı zafere doğru
Towards victory over the cold
Açlığa karşı zafere doğru
Towards victory over starvation
zafere yürüdük.
and burning trains
Zafere hücum!
"The command is forward... to victory..."
Yıl sona ermeden zafere ulaşmak için güçün her zerresini kullanmak.
Give every ounce of strength... to win victory before the end of the year.
Tekerlekli sandalyemde zafere koşarken.
I'd have been in my chariot... on my way to glory.
Haydi şimdi savaş meydanına çıkın ve adamlarınızı zafere götürün.
Go out on that battlefield and lead those men to victory.
Zafere inanarak gururla savaşa gidelim.
Let's bravely go to battle believing in victory.
Zafere ne ihtiyacım var ne de arzum.
I feel neither the desire nor the need for triumph.
Bu muazzam zafere ilişkin ayrıntılı haberleri yarın dinleyebilirsiniz.
More news of this triumphant victory tomorrow.
Prens zafere ulaşır.
The prince is victorious.
Zafere.
To victory.
Zafere!
To victory!
- Sen bizi yönetmeden asla zafere ulaşamayız.
Without you to lead us, we will never triumph.
Birbirlerini nasıl desteklediklerini, açıkça amaçlarını gördüm, zafere ne kadar inandıklarını, ve dostluk geleneğini nasıl geliştirdiklerini gördüm.
How they supported one another, how clearly they saw their aim, how much they believed in their victory and how they passed the traditions of friendship on to the young.
Diz çökmüş duasını ederken, azizlerin sesi tekrarlayarak kulaklarında yankılanıyor onun bir askere dönüşerek Fransız ordusunu komuta edeceğini ve zafere ulaşacağını söylüyorlardı.
As she knelt there, the voices of the saint spoke to her again and again, urging her to become a soldier, to lead the armies of France to victory.
Bir süre sonra savaşta Mick bizzat onlara önderlik edecek ve onları zafere taşıyacak.
In a brief moment Mick himself will lead them in a battle and lead them to victory.
Ve işte seni zafere götürecek çocuk.
And here's the boy that's gonna ride you to glory.
zafere olan inancınızı asla kaybetmeyin.
You know that you never need lose faith in her final victory.
Onunla arkadaş olmak istiyorum... ve seninde son derece kusursuz olmanı istiyorum... ve zafere hazır ol, tamam?
I want to make friends with him... so be a perfect hostess tonight... and charge it up to victory, alright?
Yaşamalı ve bizi zafere götürmelisin.
You must live and lead us to victory.
Atilla sizi zafere götürecek.
Attila will lead you to conquest.
Genç bilim adamı Doktor Serizawa olmasaydı bu zafere erişilemezdi.
This victory could not be achieved if it weren't for the young scientist, Dr. Serizawa.
İlk beş aylık planımız tüm çiftliği zafere taşıdı.
Our first five month plan is a farmwide triumph.
Bunlar dışında talih benimle beraberdi. Ya da General Sommer'in bir askeri zafere ulaştıracağını söylediği "o soğuk öfke".
Otherwise Fortune has favoured me, or "that cold fury" which, according to General Sommer makes the victorious soldier.
İzin ver, memurun olup cezanı biz uygulayalım, zafere ulaşıp sana övgüler sunalım.
Make us thy ministers of chastisement... that we may praise thee in thy victory.
Zafere giden yolda heba ettiğin birliklerin ne kadarı işime yarardı acaba?
How many Macedonian troops that I could use have you lost on your road to glory?
Şimdi de... zafere. - Bana!
And now... to the victor.
Ama, bu çekilmeyi bile zafere dönüştürmüştü.
But he turned even this retreat into victory.
Bu ıssız bölgede yenilgiyi zafere çevirdiniz.
Here in the wilderness you have turned defeat into victory.
Şey, Lloyd, zafere dostların paylaşabileceği bütün iyi şeylere.
Well, Lloyd, here's to the victory and all the good things friends can share.
Beş kez atlarımı zafere götürdü.
Five times, he's driven my horses to victory.
Halkım takımını Mesala'ya karşı zafere koşturacak biri için dua ediyor.
My people are praying for a man to drive their team to victory over Messala.
Planladığım şekilde gitmek istiyorum özellikle dört beyaz at ve bando çalacak yas olmasın gururlu ve yüksek adımlarla zafere gidiyormuşum gibi.
I want to go... the way I planned, especially the four white horses... and a band playin'. No mourning, but proud and high-steppin', like I was goin'to glory.
Seni zafere götürmesine... izin ver. Lotna... benim son mutluluğum.
Lotna... is my last joy.
Büyük zafere giden yolda ufak tefek hatalar göz ardı edilmelidir.
To achieve the greater goal, we must overlook the small mistakes.
Nihai zafere bizi yüreklendirecek konuşmalara ihtiyacımız var.
We need a pep talk. We need faith in our ultimate victory.
Ve zafere!
And to your victory!
Tüm dünya Drummond'a karşı elde edeceğimiz zafere tanıklık edecek.
The whole world will be watching our victory over Drummond.
İsis ve Serapis davanızı zafere ulaştırsınlar.
May lsis and Serapis bring victory to your cause.
- Zafere.
- To victory.
Eğer parti üyeleri olarak, savaş alanından çekilirsek gelecekte savaş gücü haline gelip.. zafere kadar mücadele edebiliriz.
If we can't withdraw from the battlefield the party members who withdrew will become the future fighting force and fight until success
- Bu Yunanlar'ın zafere döndürüp adamlarının moralini bozduğu saldırıları kes.
- Halt these senseless attacks which the Greeks are turning into victories, demoralizing your men.
Bu adam sizin kolayca vazgeçtiğiniz zafere götürecek sizi.
This man will lead you to the victory which you have forsworn so easily.
Bu son kahramanlık mesajı Yunanistan'ı zafere götürdü.
This last message of the fallen heroes rallied Greece to victory.
Her şey yolunda giderse tarihi bir zafere tanık olacağız.
If all goes well, we'll witness a historic win.
Harika! Her şeyimi bu zafere yatıracağım.
I put everything on a victory.
Adı geçen adamlar, gözü pek ve cesur davranışlarıyla, bu birliği pusuya karşı tam zamanında uyarmış ve böylelikle muhtemel bir yok oluşu zafere çevirmişlerdir.
These men, who through their daring and valiant action were able to warn this command of an ambush and thereby turn a possible annihilation into a victory.
Ölüme karşı kazanılmış zafere, kötünün iyiye karşı zaferine.
A celebration of victory over death... of evil over good.
Ezilmiş bir kamışı bile kırmayacak, tüten fitili söndürmeyecek. Adaleti zafere ulaştırıncaya dek. "
He will not break a bruised reed or quench a smouldering wick until the time comes when he crowns his judgement with victory.
ZAFERE GİDEN YOLU KORUYUN ULUSAL TAHVİL SENETLERİ SATIN ALIN
- Thanks, fella.