Zarqawi translate English
72 parallel translation
Eğer Underlay Saddam'sa, Szura Zerkavi'dir.
If Underlay is Saddam, Szura is Zarqawi.
Ben Zarkavi'yim.
I'm Al-Zarqawi.
Saddam, Al Zarqawi ile görüşüyor, o da El-Kaide ile ve Atta Saddam'ın danışmanıyla Çekoslovakya'da buluşuyor.
That Saddam is talking to Zarqawi, who is talking to al Qaeda and Atta met Saddam's intel chief in Czechoslovakia.
Bak, Usame, Zarkavi'yi köpeklere yem olarak verdi çünkü çok güçleniyordu, değil mi?
Look, Osama fed Zarqawi to the dogs because he was getting too powerful, right?
10 yıl evvel Ürdün'ün ekonomik politikasını eleştirdiği için düştüğü hapiste, El-Kaide'nin Irak lideri Abu Musab al-Zarqawi ile tanışmış.
Ten years ago while he was jailed for criticizing Jordan's economic policies, he met Abu Musab al-Zarqawi, leader of Al-Qaeda in Iraq.
2006'da Zarqawi'nin öldürülmesine kadar mektuplaşmışlar.
They remained pen pals up until Zarqawi was killed in 2006.
Zarqawi ona dediğine göre,
According to what Zarqawi told him,
Zarqawi öldürüldü ve hiç bir şey olmadı.
Zarqawi was killed and nothing happened.
Zarqawi ve adamları en birinci önceliğimiz.
Zarqawi and his lieutenants, these are our top priority.
Bu askerler Zarqawi'yi ortaya çıkarırlar.
We'll let these dogs sniff out Zarqawi.
- Zarqawi'nin bir numaralı askeri.
- Number-one soldier Zarqawi.
- Zarqawi mi?
- Zarqawi?
- Zarqawi.
- Zarqawi.
- Evet, Zarqawi'nin nerede olduğunu öğrenmek istiyoruz.
- Yeah, we'd like to know where Zarqawi is.
Zarqawi'ye dair verebileceğin bir bilgi var mı?
Do you have information for us about Zarqawi?
Kasap'ı bulursak, Zarqawi'yi de bulurmuşuz.
You find the Butcher, you find Zarqawi.
Kasap'ın, Zarqawi'nin iki numaralı adamı olduğunu düşünüyoruz.
We believe that the Butcher is Zarqawi's number two man.
Kasap'ın, Zarqawi'nin celladı olduğunu biliyorsun değil mi?
You know the Butcher is Zarqawi's enforcer?
Ebu Musab el-Zerkavi adlı adamın.
A man called Abu Musab al-Zarqawi.
Zerkavi sırra kadem basmıştı. Hakkında çok az şey bilinen bir gizemdi.
Zarqawi, who lived only in secrets, in mystery, with so little known.
Tüm dünya Zerkavi'yi gördüğünde, ben o oteldeydim.
That's where I was when Zarqawi showed himself to the world.
Önünde, yerde duran Nicholas Berg. Zerkavi'nin kaçırdığı Amerikalı genç müteahhit.
Beneath him is Nicholas Berg, a young American contractor Zarqawi had kidnapped.
Zerkavi savaşı kızıştırıyordu.
Zarqawi was escalating.
Zerkavi'nin aracısı elinde bir DVD kapımı çaldı.
A Zarqawi contact knocked on my door, a DVD in hand.
En başından beri, Zerkavi başyapıtını filme çekiyormuş. Savaşın akışını ebediyen değiştirecek şeyi.
From the beginning, Zarqawi had been filming his masterpiece, something that would change the war forever.
Burada gördüğümüz şey, Zerkavi'nin terör örgütünün... bir Amerikan konvoyuna saldırısı.
What we see here is Zarqawi's terrorist group's attack on an American convoy.
Zerkavi'nin iletişim kampanyasının ince düşünülmüş bir ayağı bu... ve onu yeni küresel cihadın yıldızı haline getiriyor.
This is a very, very sophisticated part of Zarqawi's information campaign, stamping him as the star of the new global jihad.
Bölge, Zerkavi'nin kendi için istediği bir ganimetti.
The area was a prize in the midst of the city that Zarqawi wanted for himself.
Zerkavi, Hayfa Caddesi'ni ele geçirmişti.
Zarqawi had taken over Haifa Street.
Zerkavi, Bağdat'ın göbeğinde Manhattan'ın merkezi kadar bir bölgeyi... ele geçirmişti.
Zarqawi had seized the equivalent of midtown Manhattan, right in the middle of Baghdad.
Cadde boyunca Zerkavi'nin siyah bayrakları ve savaşçıları var.
Zarqawi's black flags line the streets, his fighters everywhere.
Zerkavi'nin adamlarından biri bordürden indi... ve el bombasının pimini çekerken aracımızı durdurdu.
One of Zarqawi's men stepping out from the curb, pulling the pin on a grenade, stopping our car.
Zerkavi'nin adamını beni öldürürlerse, bölge için savaşmakla tehdit etti.
He threatened Zarqawi's men with a turf war if they killed me.
Zerkavi'nin adamı da biliyordu.
Even Zarqawi's men saw that.
Ve Zerkavi de hiç uzakta değildi.
And Zarqawi was never far away.
Amerikalılar bıkıp usanmadan Zerkavi'yi arıyordu. O ise savaşın kontrolünü eline geçiriyordu.
The Americans pursued Zarqawi relentlessly, but still he was taking over the war.
Nihayet Zerkavi'nin adamları savaşıyor... ve ABD ordusunun gücüne meydan okumaya cesaret ediyordu.
At last, Zarqawi's men were making a stand, daring to confront the full might of the US military.
Diğerleri kaçmışken burada kalan Zerkavi'nin intihar savaşçıları... hızla etrafımızı sarmıştı.
We were the first American unit into the city and were quickly surrounded by Zarqawi's suicidal fighters who had stayed behind when everyone else had fled.
Zerkavi'nin altı intihar cihatçısı... birkaç binada köşeye kıstırılmıştı.
It was six of Zarqawi's suicidal jihadis cornered in a block of empty houses.
Avantaj, Zerkavi'nin adamlarındaydı.
- Who is shooting? WARE [narrating] : Zarqawi's men had the advantage.
Evin içinde sürünmüş... kimisiyle göğüs göğse çarpışarak, Zerkavi'nin beş adamını öldürmüş.
On his own, he'd crept through the house, killing five of Zarqawi's men, some in hand-to-hand combat.
Zerkavi bu savaşla kendi gücünü göstermişti. Adamları ihtişamlı bir nispet gösterisiyle ölmeye can atıyordu.
For Zarqawi, the battle had been a display of his power, his men willing to die in nothing more than an act of glorious defiance.
Şu ana kadar Zerkavi ülkenin büyük kesimini kontrolüne almıştı... ve İslam devleti vizyonunu... hayata geçirmek için giderek daha da barbarlaşıyordu.
By now, Zarqawi controlled large chunks of the country and he was becoming more barbaric, bringing his vision of an Islamic state to life.
Zerkavi'nin dünyaya hiç göstermek istemeyeceği görüntülerdi bunlar. Arabada tuttukları bir adamın akıbetini açıklayan ilanı yapıştırıyorlar.
This is footage Zarqawi never meant the world to see- - these men posting notices announcing the fate of a man held in their car.
Usame bin Ladin'in yardımcısı Zerkavi'ye aşırı şiddeti gemlemesini tavsiye etmişti.
Osama bin Laden's deputy wrote to Zarqawi, urging him to curb his violent excesses.
Zerkavi'nin üst düzey askeri yetkililerinden birinin... sabit diskinde bulundu bu film. Videoları bana, önceleri Zerkavi'ye katılıp sonra o terör şebekesinden... ayrılmayı tercih ettiğini bildiğim isyancılar getirdi.
This film was retrieved from the computer hard drive of one of Zarqawi's top military officials, videos brought to me by insurgents I knew who'd drifted to Zarqawi but eventually chose to resign from the terror network.
Zerkavi'nin dünyası, içindeki herkesin... onun çarpık gerçekliğinin mahkumu olduğu tasavvur edilemez bir dehşetti.
[men pleading in Arabic] Zarqawi's world was one of unimaginable terror, everyone within it a prisoner of his distorted reality.
Henüz gitmediğim tek yer Zerkavi'nin iktidarının tam kalbi olan... kendi İslam devletini biçimlendirdiği Anbar isimli bölgeydi. Ramadi de karanlık başkenti olmuştu.
There was only one place left to go- - into the very heart of Zarqawi's power, to a province called Anbar where he'd forged his Islamic state, to a city he'd made his dark capital, a city called Ramadi.
Zerkavi'nin savaşçılarını dışarı çıkarmak için küçük devriyeler yem olarak... sokaklara gönderiliyor.
No winners here, just kids on an impossible mission, patrols sent out onto the streets as little more than bait to lure out Zarqawi's fighters.
Bizim mi, Zerkavi'nin mi propagandası?
Is this ours or Zarqawi's propaganda?
Adı Zarqawi.
His name is Zarqawi.