Zayıflığını translate English
664 parallel translation
Tabi ki sizi davaya dahil ettim. zayıflığınızı ve ahmaklığınızı görüp sizi kaybederken izlemek için.
Of course I brought you into the case to see your weak and silly handling, to watch you fumble and lose it.
İnsan zayıflığının bir türü ile karşı karşıyayız.
Well, you see, it's a form of human weakness.
Vücudumun zayıflığını ve ruhumun tamahkârlığını görsünler diye!
Let them see me in the weakness of the flesh and the meanness of the spirit!
Onun zayıflığını bana karşı kullandın.
You used his weakness against me.
Eğer O'na katılmış olsaydım zayıflığını kolayca bulabilirdim.
If I had joined forces with him I could've found his weaknesses more easily.
Ne kadar korkutucu olduğunu biliyorum, Ama zayıflığını da biliyorum.
I know how fearsome he is, but I also know his weakness.
Dalekler'in zayıf bir tarafını bulabilsek tek bir zayıflığını...
If we could find a weakness in the Daleks, just one...
Zayıflığınızı biliyorum!
I know your weakness!
Bana gelince, ben bir subayın zayıflığını onu kişisel olarak seven askerlerin sayısıyla ölçerim.
As for me, I measure an officer's weakness by every man that likes him personally.
Bu zalimliğinizin göstergesi olacak ve zayıflığınızın eğer öldürmezseniz gene iradesiz diyecekler 1340.
If you don't kill me, it will be a sign of weakness.
Senin ne zayıflığını yakaladı ki böyle davranıyorsun?
What dirt does she have on you to make you fuss like a puppy that has to take a crap?
her birinin zayıflığını biliyorum.
I know every single weakness of each of them.
Her birinin zayıflığını biliyorum.
I know every single weakness of each of them.
Zayıflığını alır, alyuvarları güçlendirir.
Clears up anemia and strengthens red corpuscles.
Bedenlerimizin zayıflığını telafi etmek için zihinlerimiz gelişti hepsi bu.
Our minds grew strong, to compensate for weak bodies.
Kendimi sana yakın hissediyor olmam benim bir zayıflığım.
It's na? ve for me to feel attached to you.
Zayıflığın tek biçimi kalp sahibi olmadan güç sahibi olmaktır.
Power without heart, that's only a form of weakness.
Çocukların ruhsal zayıflığı, en az fiziksel zayıflıkları kadar üzücü.
The children s mental debilitation is as sad as their physical weakness.
İkimizi de erdem dediğin zayıflığınla yok etmek zorundasın.
You must destroy us both with that weakness you call virtue.
Fakat doğandaki bu yumuşaklık, ateşli silahların nihai amacı bakımından, zayıflığı gösterir ve sadece kendinin değil bütün mücadelenin de çöküşüdür.
But this softness in your nature with regard to the ultimate purpose of firearms... betrays the weakness, the decadence, not only of yourself but of your entire race.
Laura, talihsiz bir zayıflığın var.
Laura, you have one tragic weakness.
- Zayıflığın gururun.
Your weakness is your pride.
Zayıflığa cana yakın yaklaştığımızdan beri, doktorlara da yer yok.
Then there is no place for doctors, since our approach to weakness is sympathetic.
Her şey bittiği zaman zayıflığın tehlikesi de kalmaz.
The danger of weakness when it is over.
Sana her şey bitince zayıflığın tehlikesi kalmaz demiştim.
I said there would be danger of weakness when it is over.
yani insanın zayıflığı... ve şeytanın gücü.
That is man's weakness and satan's strength.
Eğer kişinin nefsi yeterince güçlü be temizse yaratığın ruhu çok yaşlanmadan önce onu vücuttan çıkartırız, fakat bir nedenden dolayı nefis güçsüzse anne babadan miras kalan bir zayıflık bir kazara doğum, o zaman...
But if the soul of the man is strong and clean... we'll generally exorcize the spirit of the beast... before it is many years old, but... if for some reason, the soul is weak... an inherited weakness... an accident of birth, then...
Ve karşı tarafta yaratığın ruhunda ne zayıflık varsa samimiyet, kardeşlik, sevgi insan ruhunun kazanmasını sağlar.
And in turn... whatever weakens the spirit of the beast... warmth, fellowship, love... raise the human soul.
İnsanlığın bütün zayıflıklarına hizmet veren çok büyük kârı olan işin içinde olacağız.
We're gonna be in the big, profitable business of catering for all human weaknesses.
"Benim zayıflığımdan faydalandığın için"
"Because you took advantage of my disadvantage"
Bir kör adamın zayıflığı kulaklarıdır.
A blind man's weakness is in his ears.
Hannah, hanıma zayıflığımın geçici olduğunu söyle.
Hannah, tell the lady that my frailty is temporary.
Ama onu temin et ki eğer bu rezil uzun ömrümü ve geçici zayıflığımı bağışlarsa ilk şiir kitabımın son kalan imzalı baskısı ile ödüllendireceğim.
But assure her..... that if she'll forgive my disgraceful longevity..... and this temporary decrepitude..... I will present her with the last signed copy of my first volume of verse.
Bir başkasını asla kendi zayıflığınla sınama.
Never test another man by your own weakness.
Onun ne olduğunu öğrenmeliyiz ki zayıflıklarının nerede yattığını bulabilelim.
We must learn what that is if we are to find out where their weakness lies.
Dünya'nın zayıflığına dair kanıtla yuvaya döndüğümüzde neler olacağını biliyorsun. Anlıyorsun.
I think you do.
- Bu fark senin zayıflığın.
- The difference is your weakness.
Okumalarımız enerjinizin çok azaldığını gösteriyor, kalkanlarınız da zayıflıyor.
Enterprise, our readings confirm your power extremely low, your shields buckling.
Ve dönüşmemiz emredilen bu insan, bu aziz bu insan, bir taraftan hayatın çetin şartlarıyla, varoluşla insan hayatının dinamikleriyle arzularıyla, zayıflığıyla, hassaslığıyla sınava tabi tutulur.
that we are asked to become, this man is, on the one hand, governed by the difficulties of life, of existence, of living the life of man, with his passions, his weakness, his tenderness.
Zayıflıklarını ve utandığın şeyleri söyle.
Confess your weakness and little daily shames.
İşte zayıflığımızın gerçek sebebi budur.
That's the reason for our weakness.
Kadınların sözde zayıflığı erkek icadıdır.
So-called female weakness is a male invention.
Juan'ın yaptığı şey onun zayıflığı.
That thing with Juan was just a fleeting weakness.
Sanatçının arkasında bıraktığı şey, zayıflıkları değildir zayıflıkları değil, eserleridir.
What remains of an artist is not his weaknesses, which may shock you, but his work.
Kızıl zayıflığımızın kokusunu alabiliyor.
Carrot can smell something here the weakness.
"Bir anlık zayıflığıma geldi, benim hakkımda ne düşüneceksin?" diyen şu kadınlardansın.
And then you say :'It happened in a weak moment.'
İnancınızın zayıflığı rahatsız edici.
I find your lack of faith disturbing.
En büyük zayıflığın bu işte!
That's your main weakness.
Galactica'yı, güçlerini, zayıflıklarını ve en önemlisi komutanı Adama'yı tanıdığım için.
For I know the Galactica, her strengths, her weaknesses, and most important, her commander, Adama.
Zayıflığımı bağışlayın.
Forgive my weakness.
"Kulların senin gücünü bilemez, sen bizim zayıflığımızı bilirsin."
I know not thy ways, but thou knowest mine.